Hükümetin PKK'ya nasıl teslim olduğunun ve bu durumun ülkeyi ne hale getirdiğinin çok acı ve çok çarpıcı sonuçları ortalığa saçılıyor. Başta başbakan olmak üzere AKP sözcülerinin açıklamaları çaresizliğin ve teslimiyetin itirafı olmaktan ileri gidemiyor. Milletten aldıkları yetkiyi PKK'ya teslim ettiler. Şimdi yapılan tehditler karşısında çaresizce yalvarıyor ve yeniden kan siyasetine sarılıyorlar.
MASADA NELER VAR?
         Ankara'da kurulan şeref masalarında görüşülenler zaten, ülkenin ne hale getirildiğinin ispatıdır. "Çözüm" denilen şeyin ne olduğunu defalarca sorduk. Birkaç kişi dışında hiç kimse hala bilmiyor.Ancak, şeref masasının diğer tarafında oturan PKK'nın yayın organları, bebek katilinin ellerine hangi taslağı verdiğini ve çözüm denilen ihanetin ne olduğunu net biçimde ortaya koydu. AKP şeref masasında bebek katilinin taslağını müzakere ediyor. Bunların ne olduğunu dünkü yazımızda yazmıştık, bir defa daha hatırlatalım; "PKK'nın anayasal ve yasal güvenceye kavuşması, demokratik özerkliğin kabulü, anadilde eğitim ve başta bebek katili olmak üzere bütün tutuklu teröristlerin serbest bırakılması ve siyaset yapmalarına izin verilmesi."
BİRBİRLERİNİ TAMAMLIYORLAR
         Ankara'da kurdukları şeref masasına HDP heyeti bebek katilinin ellerine verdiği bu taslakla Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın karşısına oturdular. Hükümet bunlardan hangisini seçimden önce, hangisi seçimden sonra vereceğini düşünüyor, PKK'da tamamının hemen yerine getirilmesini istiyor. İkisinin de amacı aynı. Birbirlerini tamamlıyorlar. Seçimde milleti nasıl kandırırız? AKP, seçim meydanlarında, "bak işte görüyorsunuz kan durdu, ülkeye huzur geldi, hatta PKK silah bıraktı" diyerek milleti kandırmanın hesaplarını yapıyor. PKK'da bölgede, "bak görüyorsunuz hükümeti dize getirdik. Bölgede devlet biziz. Bizden başkasına oy verirseniz, buralarda yaşama şansınız kalmaz" diyebilmenin peşinde. Elbette bu kadarla da kalmayacak, arkasından bağımsızlık talepleri gelecek.Kısacası, şeref masalarında müzakere edilen şey ülkenin varlığı ve birliğidir.
GERÇEK MUHATAP İMRALI
         HDP heyetinin kendi iradesi olmadığı için, AKP'den kopardıklarının yeterli olup olmadığını Kan dillilere ve İmralı'daki caniye soruyor. Zaten AKP'de HDP'yi değil İmralı canisi ve Kan dillileri muhatap alıyor. Milletin gazabından korkup doğrudan onlarla görüşemediği için HDP'yi aracı yapıyor. Sonuçta gerçek muhatap İmralı canisi ve Kan dillilerdir. Sadece bu kadarı AKP'nin nasıl bir ihanet içinde olduğunu belgelemekle kalmıyor, Anayasaya göre ağır bir suç işlediğini de kesin şekilde belgeliyor. Tam bu noktada tehdit ve şantaj devreye giriyor. PKK 6-7 Ekim kalleşliklerini hatırlatarak, hükümete gözdağı veriyor. Hükümet de devleti yönettiğini hatırlayıp güya bu tehditlere cevap veriyor.
PARALEL MASALLAR
         HDP Eş Genel Başkanı Selehattin Demirtaş'ın Güvenlik Paketi ile ilgili olarak 'sokakta engelleriz' açıklaması tam bir ihanettir. Ancak, bu ihanete yol veren ve bu hainlere bu cüreti kazandıran da AKP hükümetidir. Bütün bu gerçekler orta yerde dururken başbakanın çıkıp paralel masalları anlatması bu milletin aklıyla alay etmenin yeni versiyonudur. Masayı siz kuracaksınız, tavizi siz vereceksiniz, bebek katilinin yattığı ini siz parti genel merkezine çevireceksiniz, ülkenin birliğini ve varlığını siz masaya yatıracaksınız, tehdit ve şantajlara siz boyun eğeceksiniz, ama sorumlu paralel yapı olacak. Ortada bir paralel yapı olduğu doğrudur. Ancak bu paralellik AKP ile PKK arasındadır. Paralel rayları İmralı ile Kan dilliler arasına döşeyip, istasyonu da Ankara'da kurdunuz. Bu milletin aklıyla daha fazla alay etmeyin.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUN
         Başbakanın sözlerinin ne kadar ciddiye alındığının ve ne tür sonuçlar doğurduğunun bir acı sonucu da HDP adına yapılan açıklamalardır. Sırrı Süreyya Önder, Aynel Arap (Kobani) olayları ve Selahattin Demirtaş'ın tehditleri ile ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sözlerine ve cevap verirken, aynen şöyle diyor: "Eğer Kobani olayları nedeni ile biz, HDP'yi suçluyorsa başbakan koltuğunda oturduğu için bizim hakkımızda suç duyurunda bulunmalı. Eğer bunu yapmıyorlarsa bizi suçlamıyorlardır." Hadi buyurun sayın başbakan, gayet açık, gayet net. HDP'yi suçladınız. Hatta yardımcınız İmralı canisini suçladı. Şimdi suç duyurusunda bulunun. Bu suç duyurusunu yapmadığınız süre içinde söylediklerinizin hiçbir önemi ve ciddiyeti olmayacaktır.
YOLUN SONU
         AKP ile geçen 12 yılın, "çözüm" denilerek yıllardır milletin kandırılmasının vardığı yer ne acıdır ki, yine kan siyaseti olmuştur. Ülkenin varlığına ve birliğine sahip çıkıp, bu alçaklara hadlerinin bildirilmesini, kan siyaseti olarak değerlendirenler, şimdi kan tehditleri ile bu milleti oyalamaya ve ihanetlerini hazmettirmeye çabalıyorlar. AKP ile bu yolun varacağı yer artık kesinleşmiştir. PKK ile şeref masası kurup kan üzerinden pazarlık yapmanın hayırlı, faydalı bir sonuç doğurması, huzur ve barış getirmesi eşyanın tabiatına aykırıdır. AKP çıkmaz bir yola girmiş ve kendisiyle birlikte ülkeyi de felaketin eşiğine getirmiştir. Tek ve son çare bu zihniyetten kurtulmak ve bu ihanet yolundan dönmektir.