Amerika’da Türk olmak!

İstanbul’dan başlayan ve yaklaşık 10.30 saat süren uçak yolculuğunun ardından Newark Havalimanına THY uçağımız iniş yapıyor.

Seyahat öncesi öngörülen riskleri sorunsuz atlatıp bizi karşılayan kıymetli insanlarla buluşup hasretle kucaklaşıyoruz. Daha ilk anda önceki Avrupa seyahatlerimizde alışık olduğumuz derli toplu yapıları ve şehir alt yapı manzaralarını burada da gözlemliyoruz.

Zira ABD, Avrupa ülkelerinden göç edenlerin oluşturduğu Avrupa’nın devamı gibidir. Nüfus yapısı beraberinde sosyokültürel olarak Avrupa ile her türlü benzerlikleri olan ve ayrıca dünyanın her yerinden sürekli göç alan bir ülkedir.

ABD’ye gidip ülkenin gerçek sahibi yerli Kızılderilileri görmeden eski göç edenlerin yeni göç edenleri karşıladığı göçmenler ülkesidir. Bu göç Avrupa ile başlayan yerlileri soykırıma uğratan dünyanın birçok ülkesinden göç edenleri Amerikan kazanında sosyolojik erimeye tabi tutup Amerikan Bayrağı İngilizce ile bütünleşmeye çalışan çok gizemli ilişkilerin ördüğü çok enteresan bir ülke okuduk ve şimdi gözlemliyoruz.

Amerika’da bizi karşılayıp misafir eden ve temas ettiğimiz birçok Türk dostumuz yaklaşık 40 yıla yakın bir süredir Amerika’da yaşıyor.

Sokaklardaki insan manzaraları sanki Birleşmiş Milletler’in cadde ve sokaklarında harmanlanması gibidir.

Konuşulan resmî dil İngilizce olmasına rağmen ülkeye gelen özellikle yeni göçmenler ağırlıkta herkes kendi dilini konuşuyor.

Evet, biz asıl konumuza gelelim. Burada yaşayan Türkler çok büyük sahipsizlik yalnızlık ve gurbet kahrı çekmiş hayatın her kesiminde gelecek kurma mücadelesi veren Türkler kendi aralarında akraba ötesi sıcak dostluklar kurmuş, belli müşterek mekanları paylaşıp sıla hasretini azaltarak ayakta kalmaya, ülke şartlarına intibak edip daha iyi şartlarda iş için dil öğrenme çabasına girdiler.

Geçmişte yaşananlarla alakalı çok hatıralar dinledik içimiz burkuldu. Biz devlet olarak insanlarımıza o ülkelerin yasaları çerçevesinde yeterli rehberlik ederek onlarla kesintisiz temas kurarak en azından manevi destekle ülkemizin kültür elçisi yapabilirdik. Maalesef insanları kendi kaderlerine terk ettik.

Bu yetersizlik ve aczi Avrupa ülkelerinde de yaşadık. Zira Almanya’da işçi olarak çalışan bir ailenin evladı olarak aynı gözlemleri burada da müşahade ediyoruz.

İnsanımızın kıymetini yeterince bilen devlet anlayışına burada hasret kaldık. ABD’de yine herkes kendi göbeğini kendi kesti. Kahvehanesi, lokantası, marketi vb. özellikle Türklerin yoğun yaşadığı yerlerde cadde ve sokaklarda yerlerini aldı.

Cuma için Erzurum, Bursa vb. şehirlerimizi hatırlatan bir Ulu Camiinde Karatay Türklerinin çoğunluğunu teşkil ettiği cemaatle cuma namazını kıldık. Lakin ezan cami içinde okunuyor. Dışarda okunmasına izin verilmiyor ama çanlar dışarda.

Hristiyan ülke olmaları sebebi ile serbest olarak sürekli çalıyor. Biz Türk milleti olarak tarihte kurduğumuz tüm devletlerde çanları hiç susturmadık. İnanç ve ibadet hürriyetinde Türkler eşsiz referansları olan bir millettir. Cuma hutbesini dinlerken bunları düşündüm ceddimize bir kez daha rahmet okudum.

ABD tam bir yasa egemenliği baskısı kuran bunu toleranssız uygulayan bir devlet olarak göze çarpıyor. Adeta bu baskıların insanların içine sindiği, özellikle trafik tam bir yasaların kendini hissettirdiği çok farklı polis hikayelerini dinleyince polise garip garip bakışımıza neden oluyor.

İlk gün 11 Eylül saldırılarında vurulan ikiz kulelerin kalan alt demir aksamını New York’un hemen yanı başından geçen nehrin kenarına dikmiş kitabesiyle serbestçe turizme açmışlar.

Üzerinde bu tanıtım levhası önünde hatıra fotoğrafı çektirdik. Saldırının olduğu o görüntüleri yıllar önce Türkiye’de tv ekranı başında çok büyük heyecanla izlemiş adeta donup kalmıştık.

Burada o heyecanı yeniden yaşar gibi olduk. O günleri hatırlayıp endişeyle irkildik. İşte o menfur saldırıda 3.000 kişi ölmüş binlerce kişi sakat kalmıştı. Hala saldırının gizemi ve üzerinde yapılan spekülasyonlar sürüyor.

Gezdiğimiz her yerde Türklerle karşılaşıyoruz. Nehrin kenarında Manisa Salihli’den evlatlarını ziyarete ve gezmeye gelen bir aileyle tanışıyor hemen sohbete başlıyoruz.

Yine birçok alış veriş merkezinde Türkçe konuşanlar sokakta yer yer Türkçe konuşmalar dil bayrağımız Türkçemiz iletişim köprülerine vesile oluyor.

Yapılan espriler Türkiye’yi aratmıyor. Sanki Sultanahmet Meydanı’ndayız.

Evet, buralarda yaşayan her insanımız makul ve yasal ölçüler içinde Türk milletinin parçası ve yalnız olmadığını hissettirecek STK vb. yapılarla ve rehberlikle hem kendi hayatlarını kolaylaştırır hem de Türk diasporasının alt yapısını oluşturabilir.

Evlerde araçlarda şehrin her tarafında bol bol ABD bayrakları asılı. Yaptığımız düğünde tamamen Türk töresi icra edildi. Kız evinden gelin almaya Türk bayrağı asılı araçlarla gittik. Türkiye’de alışık olduğumuz asker uğurlaması ve düğün konvoyu görüntüleriyle sokak ve caddeler inledi. Bol bol davul zurna ile Türk oyunları oynandı.

Türkiye’yi aratmayan düğün şenliği görüntüleri yüreklere su serpti, hasret giderildi. Genelde Türkler için düğünler eğlenmeye fırsat oluyor. Düğünde her yöremize ait folklor gösterileri icra edildi zira her ilimizden ülkede yaşayan Türkler var.

Ülkeye eğitim için gelenler ayrı bir kesimi oluşturuyor. ABD’de doğan kuşak artık çalışma hayatının her toplumsal kesimin parçası olmuş. Bu insanlarımız eskiden döviz aracı olarak görülürdü şimdi aynı hata tekrar edilmemeli!

Türkler artık ne döviz ne oy deposu değil her yönüyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin, milletin bir parçası olma şuuru ve misyonuyla yeryüzüne dağılmış olmalıdır.

Tüm Türkler sevinçte tasada bir olma şartlarının sürdürülebilir kılmak hem yöneticilerin hem hepimizin boynunun borcu olmalıdır.

Özetle ABD’de Türk olmak orada dayatılan sistem ve kurallarla yaşamayı becermek Türk olarak kalmayı başarmaktır.

Burada Türk olmak Türkiye sevdasıyla gurbetçilik, sıla özlemi çekmek, su gibi akıp giden yılları bitirmek vatan hasreti ile ömür tüketmektir.

ABD’de bulunmama sebep olan oğlum Salih ve gelinim Duygu’nun Türkiye’de yaptığımız düğünün ABD ayağında onları yalnız bırakmamak içindir.

Buram buram Türkiye kokan oyunları, gelenekleri ve havasıyla Türk geleneklerinin töresinin uygulandığı bu mutlu günümüzde yanımızda bulunan yardım, katkı ve desteklerini esirgemeyen gurbetçi dostlara en derin saygı minnet ve teşekkürlerimi iletiyor.

Dünürümüz Selim beyefendi ve eşi Melek hanıma geleneksel Türk konukseverliğinin üst sınırlarını zorlayan fedakarca bizi ağırlamalarına gönülden teşekkür eder, evlatlarımız Salih ve Duygu’ya ve evlenen tüm çiftlere mutluluklar dilerim.

Asya’nın Orta Noktası: Tuva Asya’nın Orta Noktası: Tuva

Sabri ŞENEL – 28.10.2022 / Ümraniye-İSTANBUL

Amerika’da Türk olmak 4

Amerika’da Türk olmak 5

Amerika’da Türk olmak 1

Amerika’da Türk olmak 7 -4

Editör: Kerim Öztürk