Milli istihbarat Teşkilatı(MİT) ile İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı Birimlerin ortaklaşa düzenlediği bir operasyonda Çin yönetimine Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlılar ve onların kurudukları STK.larının faaliyetleri hakkında topladığı bilgileri Çin İstihbaratına aktaran 7 kişi Çin’e casusluk yaptığı iddiası ile tutuklandı. Çin Casusu şüphelilerinin evlerinde yapılan aramalarda külliyetli miktarda çeşitli ülke paraları ile Tabanca ve fişekler ele geçirildi.
28 Şubat tarihinde Türk basınında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheliler hakkında düzenlenen tutanakların bir kısmı yayınlandı. Bu olay diaspora Uygurları arasında büyük şoka sebep oldu. Ayrıca, öteden beri Çin’in Türkiye’deki sınır ötesi baskı ve zulümleri hakkındaki endişeleri kanıtlanmış ve Çin’in bu sınır ötesi baskı ve zulmünün boyutu konusunda ciddi gelişmelere yol açtı.
Çin Casuslarına Operasyon Yapılıyor
7 kişiden oluşan Çin casusluk şüphelilerine 20 Şubat 2024’te operasyon düzenlenmesi ve yakalanması olayı Türkiye’de Çin’in Casusluk faaliyetlerine karşı yapılan ilk olay olarak kayıtlara geçmiş ve casusluk faaliyetlerine ait bilgiler Emniyet raporları ile kısmen de olsa medyaya yansımıştır. Devletimiz bu operasyonla Çin yönetimine çok önemli bir uyarı ve mesaj göndermiş olmaktadır. Çin Casuslarının yıllardan beri Türkiye’de casusluk faaliyetlerini yürüttüğü ve Uygurların bu durumdan çok rahatsız ve endişe içinde oldukları zaman zaman gündeme getirilmekteydi.Bu Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlıların korku ve endişelerinin giderilmesi için büyük bir etken olmuştur.
Çin İstihbaratına bağlı Çin Ajanlarının eylemleri şöyle ;
- Doğu Türkistan STK.larında çalışan bazı kişilere ülkelerinde yaşayan aile ve yakınlarına pasaport verilerek Türkiye’ye gelmelerinin sağlanması karşılığında kendilerine maddi çıkarlar sağlanacağı, çalıştığı STK.ları hakkındaki bilgilerin, kimlerin yardım ettiği ileride ne gibi faaliyetler yapılacağı ülkemize gelerek Türkiye’de yüksek öğrenim gören Uygur öğrencilerin sayıları ile öğrencilerin tam isim listelerinin kendilerine verilmesini talep etmiş ancak kendisi derhal kovulmuştur.
- Çin Casusları Türkiye’ye gelerek Uygurların yoğun olarak yaşadıkları İstanbul ve Kayseri gibi şehirlerde ev tutarak aylarca Uygurları yakından izledikleri ve casusluk konusunda kendilerine verilen görevlerinin tamamlanması ile geri dönüş yapıyorlardı.
- Çin casusları Uygur öğrenciler için yemekli toplantılar düzenleyerek onlarla bu toplantılarda bir araya geldiği bire bir temas sağladıkları onlara açıkça talimatlar verdiği hatta bazılarını ülkelerindeki aile ve yakınları üzerinden şantaj yaparak Çin karşıtı toplantı ve eylemlere katılmamaları için tehdit ettiği biliniyor.
- Çin’in kuruluş yıl dönümü(01 Ekim)Çin yeni yıl bayramı başta ÇKP’nin çeşitli özel günlerinde Çin’in Ankara ve İstanbul Temsilcileri lüks otellerde kutlamalar tertip ederek Çin istihbaratının Türkiye’nin kolları olan Çindaş ve işbirlikçi Dernekleri kullanarak bazı düşük vicdanlı ve zayıf karakterli Könglukara Uygurların bu toplantılara katılmalarını sağlıyordu.
- Çin yönetimi her yıl Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal günü başta diğer çeşitli vesilelerle düşük karakterli bazı Uygurları iğfal ederek Çin Muhacirlerinin Temsilcisi adı altında Çin gezisine götürmekte ve Doğu Türkistan’da yaşayan Türklerin huzurlu ve tüm temel insanı haklarına sahip oldukları yalanını bu sözde Çin Muhacir Temsilcilerine söyleterek onları bu yalanlarına alet etmektedir.
- 2021 yılında İstanbul’da Çin İstihbaratının Pakistan’a casus olarak gönderdiği ancak, verilen bu casusluk görevini yapmayı reddederek Türkiye’ye gelerek İstanbul’da yaşamaya başlayan Yusufcan isimli bir kişiye suikast düzenlemiştir. Yusufcan aldığı kurşun yarasından dolayı felç kalmıştır.
- Çin, Türkiye’de Çin’in Doğu Türkistan’daki baskı, zulüm ve soykırım suçlarını ifşa ederek Çin’e tepki gösteren Türk Vatandaşı bazı yazar ve Aktivistler hakkında Polis ve Cumhuriyet Savcılığına şikayet etmeyi bir adet haline getirmiştir.
- Çin yönetimi, Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmünden kaçarak 2014’te Güneydoğu Asya ülkelerine sığınan ve Devletimizce Türkiye’ye uçaklarla taşınan Uygurları Çin casuslarının İstanbul’a göndererek Suriye ve Irak’taki çatışma bölgelerine gitmelerini organize ettikleri bilinmektedir.
- Haklı ve meşru Doğu Türkistan davasını itibarsızlaştırmak ve Türk Milleti nezdindeki sevgi ve desteğini yok etmek amacı ile yine casuslarını Türkiye’ye salarak çeşitli isimler altında yasadışı isimler altında oluşumlar tertiplemektedir.
- Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistan toplumu arasındaki birlik ve beraberliği bozmak ve birleşerek birlikte tek koldan mücadelesini sürdürmelerini engellemek için ajanlarını görevlendirmiştir. Bu münafık casuslar görünürde hiç bir iş yapmamakta buna karşılık bol harcamalar yapmaktadır. Bu Çin Ajanları aldıkları emri yerine getirmek için var gücü ile fesatçı eylemlerini sürdürmektedir.
- Devletimiz Çin casuslarının Türkiye’deki bu menfur eylemlerine son vermek amacı ile 20 Şubat tarihinde MİT ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünün ilgili birimleri ile birlikte ortaklaşa bir operasyon düzenlemiştir. Sonuçta 6 Çin casusu gözaltına alınarak tutuklanmıştır.Bu casusların evlerinde yapılan aramalarında önemli miktarda çeşitli paralar silah ve mermiler ele geçirilmiştir.
- İstanbul’da Ağır Ceza Mahkemesinin bir süre önce Çin istihbaratına çalışan 6 Çin casusunu toplam 32 yıl hapis cezasına çarptırmış ve bu ceza Yargıtay tarafından onanmıştır.
Türk Avukatların Son Operasyonla İlgili Yorumları
Güvenlik Kuvvetlerimizin Türkiye’de faaliyet gösteren Çin casuslarına yönelik operasyonları ile ilgili olarak Özgür Asya(rfa.org/Uyghur) radyosuna konuşan Türk Avukatları Çin Casuslarına yönelik bu operasyonu şu sözlerle yorumladılar :
Prof.Dr.İlyas Doğan – Ankara HBV.Ün.Öğretim Üyesi
Ankara Hacı Bayram Veli(ABV) Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve Türkiye’deki Uygur mültecilerin yasal işleriyle yakından ilgilenen Avukat Prof.Dr.İlyas Doğan şunları söyledi : ” Bu son operasyonun Çin’in Türkiye’deki Casusluk Faaliyetleri için açık bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Bu operasyon basit bir gözaltı olayı değildir. Emniyet güçleri İnsanları devlete karşı açıkça suç işlediklerinde ve suç ihtimali olduğunda ancak göz altına alır ve sorgular. Suç işleyen kim olursa olsun, İster Türk vatandaşı olsun, ister yabancı olsun bir sebebi olmadan tutuklanmaz. İnsanlar suç işledikleri için göz altına alınır. Ancak her göz altına alınan suçlu değildir ve kişi şöphe üzerine tutuklanır. Suçu sabit ise yargılanır ve suçluluğuna yargı karar verecektir. Göz altına alınan bir kişi şüpheli olarak elde edilen kanıt ve belgeler çerçevesinde sorgulanır. Göz altına alınan şüphelinin kısa süre sonra serbest bırakılması da mümkündür. Çünkü, mahkemenin tutuklu ile ilgili delillerin onların yargılanması için yeterli olup olmadığına bakacaktır. Gözaltı süresi değişebilir. Bu süre gün hafta ve hatta aylar sürebilir. Yani tutuklu Türkiye’ye karşı bir suç işlemiş ise, daha uzun süre tutabilirler. Kesin bir şey söylemek için davanın ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir. Şu anda ayrıntıları henüz bilinmeyen ve dava açılma aşamasında olan bir dava hakkında yorum yapmak uygun ve yasal değildir. Tutuklanan kişinin suçlanabilmesi için belirli nedenlere dayanmaları gerekir.” şeklinde konuştu.
Av. Abdulhalim Yılmaz İstanbul Barosu Üyesi Kayıtlı Avukat
Ustanbul’da yaşayan Uygur Türklerinin hukuki sorunları ile yollardan beri yakından ilgilenen Avukat Abdülhalim Yılmaz’ın değerlendirmesi ise şöyle ;
” Çin Casusu oldukları şüphesi ile 21 Şubat’ta göz altına alınan bu kişiler aslında Çin’in baskı ve zulmüne uğradıkları için özgür ve huzurlu yaşamak için Ülkemize gelip yerleşen kişilerdir. Bir kaç gündür bununla ilgili haberler var. Ancak olayın detaylarına dair hiçbir bilgi ortada yok. O an bunun farkında bile olmayabiliriz. Ancak davranışlarının ve/veya kendilerine söylenenlerin şüpheli olduğu açıkça söylenebilir. Bunun üzerine polis harekete geçti, ardından savcılık da bu kişiler hakkında yasal işlem yaptı, mahkemeye sundu, mahkeme de göz altı kararı vermiş olabilir. Bu kişilerin Çin istihbaratıyla bağlantılı oldukları için tutuklandıkları açık ve net.
Çin Casuslarına Operasyon Bir ilk Eylem Değil
Abdülhalim Yılmaz, bu gözaltı olayının Çin’in Türkiye’deki istihbarat faaliyetleriyle ilgili ilk eylemi olmadığını belirterek : ” Geçtiğimiz yıl bazı Uygurlara yönelik komplo şüphesiyle çok sayıda kişi tutuklanmışti. Ancak, Çin’in Türkiye’de güçlü bir casusluk faaliyetinin bulunduğunu söyleyebilirim. Açık olan şu ki, Çin istihbaratı Türkiye’de uzun süredir aşırı faaliyetler yürütüyor. Uygurlar Türklerinin hukuki sorunlarını halletmet ve yardımcı olmak için 25 yıldır çalışıyorum. Şunu yakinen gördüm ; Doğu Türkistanlılar ülkelerinden rahat yaşayabilmek için Ülkemize sağındılar. Ancak burada da Kendi içlerinde bile rahat değiller. Çünkü, çeşitli sebeplerle başkalarından şüphelenebiliyorlar. Geçen yıl Çin istihbaratıyla ilgili bir operasyon yapılmış ve çok sayıda kişi tutuklanmıştı. Yani bazı Uygurlar komplo şüphesiyle kaçırıldı. Bunların arasında Türk vatandaşı olanlar da vardı.
Çin’in Sınır Ötesi Baskıları ile son Operasyon İnsan Hakları Örgütlerinin Gündeminde
Çin çasusluğu şüphesi ile göz altına alınanlar ile Çin’in Türkiye’deki sınır ötesi baskıları insan hakları gruplarının dikkatini çekiyor ve Uygur mültecilerin korunması yönünde çağrıların artmasına yol açıyor.
İspanyol “Savunma Savunucuları Örgütü” tarafından 2023 yılının ağustos ayında yayınlanan bir raporda Çin’in Türkiye’de yaşayan Uygurlara birlikte yaşadıkları Uygurlar hakkında bilgi vermeleri için nasıl baskılar yaptığını ortaya çıkaran bir rapor yayınladı. Raporda, Çin polisinin Türkiye’deki sınır ötesi operasyonlarında Uygur bölgesindeki halk komitelerini, Türkiye’deki Çin diplomatik kurumlarını ve casuslarını kullandığı belirtildi.
Yalkun Uluyol İnsan Hakları Savunucuları Örgütü (Defenders of Defense) işbirliğiyle yapılan raporun hazırlayıcısı ve araştırmacılardan biri. rfa.Org’a yaptığı açıklamada Şüphelilerin Çinli yetkililere verdikleri küçük bir bilginin bile “casusluk başlatıcısı” olabileceğini söyledi.