İnsanlar bir karar aldıklarında kararın kendilerinin olduğunu savunsalarda aslında o kararı almalarında ortamın, çevrenin, aile hayatının ve kişinin benlik algısının çok büyük etkisinin bulunduğu açık bir gerçektir. Her ne kadar bireyin kendisi seçmiş gibi görünsede; insana ortamı hazırlayan çevrenin etkisi bulunmaktadır. Kişinin o düşünce yapısını sağlayan ise kişinin yetişmesinde büyük öneme sahip ailesinin belirleyici bir etken olmasıdır.
Eğitim hayatı insanoğlunun doğumundan ölümüne kadar süre gelen; bireyin gerçek dünyada kendine yer edinebilmesi için gerekli olan bilgi ve birikimleri sağlayan bir yapı olarak düşünüldüğünde, bu süreci gerçekleştiren bireylere bir takım üst düzey sorumluluklar getirmektedir. Bu sorumluluğu yüklenen bireyler eğitimin önceden planlı programlı bir şekilde olması gerekliliğine dikkatleri çekmektedir. O halde eğitimin en büyük gerekliliklerinden biri de eğitimin planlanması kadar eğitim sonucu yapılabilecek mesleklerin çoğu bireylere iyi bir şekilde tanıtılması ve bireylerin bu tanımlamaları kullanarak eğitim ve öğretim yaşantılarına buna göre katılım göstermelerine olanak sağlanılması gerekmektedir. Eğitimde kariyer planlama ülkemiz eğitim sisteminin ilk basamağı olan anasınıfı ve anaokullarında başlamakta ancak ilköğretimde duraksayarak ortaokul kademesinin son aşamalarında tekrar belirmektedir. Öğrenciler daha sonra hayatlarına böyle bir sistem ve programdan habersiz devam ederken tekrar lise hayatının son dönemlerinde yol ayrımına geldiklerinde seçim şansı tanınarak yada seçebildiğini düşünmeleri sağlanarak seçilmektedirler. Bireyler yapmaları gereken bir çok şey varken hayatlarının en verimli zamanlarında sistemin gerekliliğini yerine getirmek zorunda bırakılmaktadırlar. Doğruluğu yada yanlışlığını tartışmanın yersiz olduğu bir sistemin içerisinde işlemeyen bir planlamadan bahsetmek ne kadar doğrudur tartışılır. Ancak yumurta kapı mantığından uzak bir planlamanın ve düzenli işler bir denetleme mekanizmasının varlığı biraz daha sistemi rahatlatacaktır. Şuanda ülkemizde gelecek yılın ne getireceğini merak ile bekleyen iki genç nesil kuşağımız bulunmaktadır. Bunlardan birisi üniversite hayatına atılmak için bir kaç yıl boyunca çabalamış ve öğrenim hayatını sürdürmek amacıyla yaşadığı çevreyi değiştirmek zorunda kalan benim öğrencim, ikincisi ise üniversite öğrenimini yeni bitirmiş veya bitirecek olan ancak hangi mesleğe yöneleceğini bilemeyen bir kaç yaş büyümüş ve yeni yeni olgunlaşan benim öğrencim. İkiside bu dönemlerinde ortak bir özelliğe sahip karamsar ve düşünceli hayatını planlamak isteyen; ancak bu planlamada yalnız kalan yalnız bırakılan.
Ne istediğini bilen ve en başında kendine güven duygusunun yanında başkalarına da güvenen bireylerin yaşadığı bir toplumun varlığını görmek dileğiyle...
Mehmet AŞKIN