AB, Macar ekonomisine darbe vurmaya hazırlanıyor AB, Macar ekonomisine darbe vurmaya hazırlanıyor
 "Formül, kıvam ve zamanlama" her üretim için önemli faktörlerdir.

Olay, kavram ve gerçeklere pozitif, duyarlı, vicdanî, evrensel bir gözlükle bakabilmeli; yakını da uzağı da aynı netlikte görmeye çalışmalıyız.

Mantık, ahlâk, adalet ve zerafet temeline "oturmayan" her sunum ve öğretinin, değişen zamanın gerçeklerine toslama ihtimali vardır.

"Turan", "hilafet", "sınıfsız toplum" benzeri sloganik mesajlar, işsiz ve aç insanlarda ters etki bile gösterebilir.

Değerlerimizi olur-olmaz her zeminde ön plana çıkarmak, onları aşındırabilir.

Bireyi ve iradesini merkeze alan bir "toplumsal bilinç" hedeflemeliyiz.

Karl Marx'ın "eşitlik, özgürlük, barış" çıkışı haklı fakat, insanın varoluş gerçeği ve beklentilerini karşılayamadığı için başarısızdır. Nitekim bolşevik yapılanmanın politbürosunda bir tek işçi ve köylü görev alamamış ve bu sosyal ütopya yıkılmıştır.

Hitler'in, Mussolini'nin "arı ırk" arayışı da kanla, hüsranla sonuçlanmıştır.

Ülkemizde de din, milliyet veya emek adına yapılan "kitle hareketleri" huzur, kalkınma, mutluluk getirmemiştir.

Belli yer ve zaman için haklı olabilecek çözümler, her yer ve zaman için haklı/geçerli olmayabilir.

İnsanlar belirsizlik ve düzensizliğe karşı, kötü de olsa, mevcut düzene razı olabilirler.

Unutmayalım; kanaat toplumlarının her zaman "kaybedecek" bir şeyi vardır ve her "yürüyün!" dediğinizde hemen yürümezler.

Sivil örgütlenme, hak arayışı elbette; aldanma ve aldatılma olmadan; duygu, inanç ve psikolojik sömürü de olmadan; dürüst, şeffaf ve mertçe yapılırsa; katılım da yüksek olur, istenilen sonuç da alınır.

Sembol, şekil ve politik "ulular"dan arındırılmış; milli ruh, evrensel akıl ve bilimsel metodlarla yürütülecek bu nevi tavırlara biz "toplumsal bilinçlenme" diyoruz.

Türk milleti İstiklal Harbi ve Cumhuriyetin ilânı ile toplumsal bilinçlenmesini gerçekleştirmiş, istikametini çizmiştir.

Artık, ihtiyaç önceliklerimizi mantıklı ve net şekilde belirleyip en verimli yoldan yürümek zamanıdır.

Kimseden eksiğimiz yok, hatta fazlamız(!) var.

Acaba bazılarımızın hala bocalıyor olması ve tereddütler yaşaması, bu "fazlalıklarımız" yüzünden olabilir mi?

Öyleyse çözüm; herbirimizin bireysel nefis muhasebemizi yapıp yontulması, törpülenmesi gereken fazlalıklarımızdan, bagajlarımızdan kurtulmaktadır.

İşte o zaman, idrakimize giydirilmiş deli gömleklerinden de kurtulur; toplum organizmasında sağlıklı bir hücre olarak yerimizi alabiliriz.

Formül bu. Kıvamı ve zamanı da denk getirirsek, üretim kendiliğinden gelir."

Not: Siz ne yazarsanız yazın, okuyanın ne anladığı önemliymiş. Serde gazetecilik olunca (haberi takla attırma) Ali Rıza Malkoç Bey'in yazısının özeti diye yola çıkıp galiba yeni bir yazı yazdım.????

İrfan ÇEP (Kocaçoban)

Editör: TE Bilisim