Ümitsiz Olma Türkiye! Ümitsiz Olma Türkiye!
İran İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kurumu Genel Sekreteri Ayetullah Mohsen Eraki, Suriye’deki düzenin İsrail’e karşı direnişin ön cephesi olduğu için bu cephenin yıkılmasını istemediklerini dile getirdi. Eraki, İran’ın hiçbir zaman askeri olarak Beşşar Esed’e destek vermediğini savunarak, Türkiye’nin İslam birliği için çaba göstermesini istediklerini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen ve yarın Türkiye’deki alimlerle bir araya gelecek olan İranlı heyet, Konya Müftüsü Şükrü Özbuğday’ı makamında ziyaret etti. Heyet başkanı Ayetullah Mohsen Eraki, İslam dünyasında yaşanan krizlerin ve dökülen kanların sona ermesi ve Müslümanların birlik ve beraberliği için çaba göstermek gerektiğini dile getirdi.

İran’ın Kum şehri ile Konya’daki bilimsel merkezler arasında işbirliği sağlamak için Konya’yı ziyaret ettiklerini anlatan Genel Sekreter Eraki, İslam birliği için Türkiye’nin çaba göstermesini beklediklerini dile getirdi. Eraki, İslam dünyasının birliği için adımlar atılması gerektiğine değinerek şunları söyledi: “Biz çok önemli konumda olan Türkiye’nin bu İslam birliğinin kurulması yönünde de çaba göstermesini bekliyoruz. Yarın İstanbul’da düzenlenecek Ulema İstişare Toplantısı'nda ele alınacak konularla birlikte İslam dünyasının birliği için adımlar atılmasını bekliyoruz. Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta dökülen kanlar Peygamber Efendimiz'in çocuklarının kanlarıdır. Çünkü biz bütün Müslümanları Peygamber Efendimiz'in çocukları olarak görüyoruz. Türkiye ve İran Müslümanları ve ulemasının çabası ve yardımıyla bu İslami kardeşliğin sağlanmasını umuyorum. İran ve Türkiye dini müesseseleri arasında iletişim ve işbirliğinin sağlanmasını istiyoruz.”

"İSRAİL’E KARŞI SURİYE CEPHESİ YIKILMAMALI"

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Eraki, İran’ın askeri anlamda Suriye’ye yardım ettiğine ilişkin soruya “İran hiçbir zaman askeri olarak Suriye’ye destek vermemiştir. Biz İran’ın Beşşar Esed’in şahsına yardım ettiğini kabul etmiyoruz. Suriye’deki düzenin İsrail’e karşı direnişin ön cephesinde olduğuna inanıyoruz. Rivayetlerimizde vardır ki Hz. Ali ile Muaviye arasında savaş oldu. Fakat Hz. Ali buyuruyor ki, ‘Eğer yurt dışından yabancılar Muaviye’ye saldırırsa ben o yabancılara karşı Muaviye ile birlikte olurum.’ İran İslam inkılabının başından beri yani 35 yıldan beri İsrail’e karşı savaşan cephede İran İslam Cumhuriyeti’nin yanında bir tek ülke vardı o da Suriye idi. İsrail’e karşı ilk zafer Suriye’nin yardımıyla Güney Lübnan’da yaşandı. Biz İsrail’e karşı bu sağlam cephenin yıkılmamasını istiyoruz. ABD’nin ve Batı'nın Suriye meselesinde müdahale etmemesini istememiz de işte bundan dolayıdır. Bu mukavemet cephesinin yıkılmamasını istiyoruz. Dolayısıyla İran zaten bunu başından beri söylüyor: Suriye’de savaş yoluyla Beşar Esed’in yıkılması Batı'nın istediği bir gücün orada iş başına gelmesini sağlayacaktır. Suriye’de eğer bir değişim yapılacaksa bu barışçıl yollarla olmalı ve bu Suriye halkının katılımıyla gerçekleşmelidir. ABD’nin ve Batı’nın müdahalesiyle Suriye’de yapılacak bir değişikliğin, ABD’nin istediği bir düzenin, Suriye’de İsrail’in çıkarlarını savunacak bir düzenin orada ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Ben de inanıyorum ki Türkiye’nin alimleri, halkı ve yöneticileri de böyle bir durumu hiç istemiyorlar.”

"İRAN, TÜRKİYE VE ARABİSTAN BİRLİK OLURSA SURİYE MESELESİ ÇÖZÜLÜR"

ABD’nin Suriye’ye yapacağı müdahaleye kesinlikle karşı olduklarını ifade eden Eraki, “Sadece Suriye’de değil, ister Irak’ta ister Mısır’da ister İslam dünyasının diğer ülkelerinde yabancı güçlerin, ecnebilerin asker bulundurmalarına karşıyız. Ve bu ihtilafların halledilmesi için ilk önce yabancıların oradan dışarı atılmasını biz savunuyoruz.” dedi.

Avrupa ve ABD’nin her türlü müdahalesi İslam dünyasında İsrail’in çıkarlarını savunmak anlamına geldiğini ifade eden Eraki daha sonra şunları söyledi: “Hepimiz biliyoruz ki ABD’nin bu bölgede savunduğu ya da dünyanın her yerinde savunduğu ilk çıkarlar İsrail çıkarlarıdır. Biz şuna inanıyoruz ki Suriye meselesinin çözümünde eğer Türkiye, İran, Arabistan birlikte hareket ederlerse yabancı güçlerin müdahalesine gerek yoktur. İslam dünyası ulamasının kalplerinin Allahu Teala'dan birbirine yakınlaşmasını niyaz ediyoruz ki bu ihtilafların bertaraf edilmesi için yabancı güçlerin müdahalesine gerek kalmasın.”

"ABD, İRAN’A KARŞI KİMYASAL SİLAHI DESTEKLİYORDU"

Genel Sekreter Ayetullah Mohsen Eraki, Suriye’de kullanıldığı iddia edilen kimyasal silahlar hakkında İran’ın yaklaşımının sorulması üzerine şunları söyledi: “Bir defa şunu kabul etmek gerekiyor, hiç kimseyi suçu ispatlanmadan cezalandırmak olmaz. Ne kadar Beşşar Esed’in kullandığına dair iddialar varsa da muhaliflerin kullandığına dair de o kadar iddia vardır ortada. Karşı tarafın da elinde deliller olduğunu söylemesine karşın diğer taraf da elimizde deliller vardır diyor. Yani BM denetçilerinin orada bunu kimin kullandığına dair hiçbir görüş belirtmeden ABD'nin müdahale etmek için hazırlık yapması, demek ki orada kimyasal kullanmak önemli değil, oradaki insanların canı önemli değil, ABD’nin çıkarları önemlidir. Bizim yakın geçmişte buna benzer tecrübelerimiz var. Daha 10 yıl önce Irak’a saldırdıklarında kimyasal silahların bulunduğunu bahane ederek saldırdılar ve sonra da böyle bir şey olmadığını söylediler. Şimdi de Suriye’ye saldırsınlar bu bahaneyle, daha sonra belli olacak ki böyle bir şey yoktur. Bunun sonucu ne olacak? Ve bu kadar kan dökülecek, insan ölecek? Nasıl böyle bir şey olabilir? İslam dünyasındaki bu ateşin sönmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz. Suriye halkı için istikrar barış diliyoruz. Bugün Suriye’deki kimyasal silahı savunan Amerikalılar, İran – Irak savaşında kendileri Irak’a, İran’a karşı kimyasal silah kullanmasını emrediyorlar. İlk kimyasal silah saldırısına uğrayan ülke İran’dır. Yüzlerce, binlerce İran askeri İran- Irak savaşında kimyasal silahlardan öldürüldüğü o günlerde ABD, İngiltere ve Batı bunu destekliyordu. Hala bile bu kadar zaman geçmesine rağmen İran’da kimyasal silahlardan yaralanan insanların her gün biz ölümüne tanık oluyoruz. Yani ABD’nin bu kadar açık bir şekilde Saddam’ın kimyasal kullanmasına destek verdiğini görerek şimdiki iddialarını kabul etmek ne kadar mantıklı olabilir? Bu itham, bu suç bütün uluslar arası kuruluşların delilleriyle ortaya koydukları, kanıtladıkları bir suçtur. Biz Suriye halkını ister muhalif ister karşı taraf olsun Müslüman kardeşlerimiz olarak görüyoruz. Onların çocukları bizim çocuklarımızdır. Onların yetimlerinin gözlerinden dökülen yaşlar bizim içimizi acıtıyor. Suriye’de yıkılan her ev bizim için faciadır. Her namazımızın sonunda tüm Müslümanların sorunlarının bertaraf edilmesi için dua ediyoruz. Bu yolda üzerimize düşen ne varsa yerine getirmeye hazırız.”

Editör: TE Bilisim