‘‘Bir gün Gaziantep’e tekstil makinesi satmak için bir Fransız kadın geldi. Satış yaparken bize diyor ki ‘Tekstilin beşiği sizsiniz ama Çin ve Hindistan geliyor. Teknolojinizi yenilemezseniz sizi geçerler’. Bunu söylüyor ama derdi bizim geçilmemiz değil tabii ki. Arkasından da ekliyor; ‘En iyi makineleri biz Fransızlar üretiyoruz. Bizim makineleri alın rekabeti kazanın’ diyor. Beni bu durum çok etkilemişti. Çünkü eminim bu Fransız kadın, Hintli’ye Çinli’ye de ‘Türkleri geçmek istiyorsanız bizim makineleri almanız şart’ diyordu. O zamanlar çok düşündüm ve şu gerçeği gördüm; ‘aslında Avrupa’nın tekstilde ve diğer sektörlerde ‘metalden’ başka geliri yok. Bu yüzde ‘çeliğe hükmetmeyen namusuna mukayyed olamaz’ dedim kendi kendime ve makine yapmaya koyuldum.’’
”Biz başladık başlayalı sadece benim ürettiğim makineler yüzünden ülkem 500 milyon dolar tasarruf yapmıştır. Çünkü Avrupa makine alanlar bile eskiye göre yarı fiyatla makine ithal edebildiler. Biz zaten daha da ucuza satıyoruz.”
”Avrupalı makinecilerin canını yaktım. Çünkü ben bir makineyi üretince otomatik olarak satış fiyatını yarıya indirmek zorunda kalıyorlar. Sadece Türkiye’ye değil bizim gibi tekstilde ekmek arayan Suriye, Lübnan, İran, nereye olursa biz de makine satıyoruz ve doğal olarak Avrupalı makineciler fiyatlarını bizim seviyemize çekiyorlar. Kurşun geçirmez iplik üreten makineyi 2005’te üretmiş olurum ama kendine sanayici diyen büyük ağalar bir destek verse eşek gibi çalışır 6 ayda düğmesine basarım’’
‘‘Bir defa Paris’te bir fuardan çıkardılar, Fransa’dan sürgün ettiler. Ancak, biz aynı makinelerı modüler yapınca bu defa da onlar bizden çalıp ürettiler. Almanlar, Fransızlar benim halı ipliği makinesini kopyaladı.’’