Anlı şanlı gazetelerde manşet manşet görürsünüz: ‘’falan kişi kavşakta infaz edildi’’ diye. Cahilliklerine ne demeli! “İnfaz”, bir yargı kararını yerine getirme, uygulama demektir. *İnsanlar infaz edilmez. İnfaz edilen cezadır. *
Adam kocaman politikacı olmuş, milletvekili olmuş. Çıkmış kürsüye “yasa kadük oldu ” diyor. Kadük; Latince “caducus” sözcüğünden gelir. Bu da Latince “cadera” (düşmek) sözcüğünden türetilmiştir. “Kadük” sözcüğü; bir yasama döneminde yasalaşma süreci içinde tamamlanmayan yasa tasarıları için kullanılır.
*Yürürlükteki yasalar için kullanılmaz. *
Türkçe’de “hafsala” diye bir sözcük yoktur.. “Havsala” vardır. (Havsalam almıyor) (Havsala: Zihnin bir şeyi anlama, kavrama yetisi )
Türkçe’de “Mehta” diye bir sözcük yoktur... Doğrusu ‘’mevta’’dır. Ölü ya da ölmüş kimse demek.
Türkçe’de “..dillere pelesenk edilmiştir..” diye bir deyiş yoktur. “..dillere persenk edilmiştir’’ vardır. Pelesenk, türlü bitkilerden elde edilen kokulu reçine demektir..
Persenk: ‘’Konuşurken dile dolanan, gereksiz yere tekrar edilen sözler’’ demektir.
Türkçe’de “deveyi hamuduyla yutmak ” diye bir deyiş yoktur. ''Deveyi havutu ile yutmak'' vardır.
Havut; deve semeri, demek.
“Hamut”un sözlük anlamı ise: Araba koşumunda atların boynuna geçirilen ağaç ya da üstüne geçirilen çemberdir.
Bu şekilde uzun uzun anlatsam sayfalar yetmeyecek. İşte size buna benzer yanlışlar. Kısaca:
“Güzele bakmak sevaptır” değil, “Güzel bakmak sevaptır”.
“Azimle sıçan duvarı deler” değil,
“Azimli sıçan (fare) duvarı deler”.
“Göz var, nizam var” değil, “Göz var, izan var”.
“Aptala malum olurmuş” değil, “Abdal’a malum olurmuş”.
“Kısa kes, Aydın havası olsun” değil, “Kısa kes, Aydın abası olsun”. (Aydın efesinin abası dizlere kadardır)
“Su uyur, düşman uyumaz” değil, “Sü uyur, düşman uyumaz”. (Sü: asker)
“Saatler olsun” değil, “Sıhhatler olsun” (Sıhhat: sağlık)
“Su küçüğün, söz büyüğün” değil, “Sus küçüğün, söz büyüğün”.
“Elinin körü” değil, “Ölünün kûru”. (Kûr: mezar)
“Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” değil, ''Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz”. (Ane: Bağdat’ta bir uçurum)
“Haydan gelen huya gider” değil, “Hayy’dan gelen Hu’ya gider”. (Hayy: Allah, Hu: Allah)
Osman Aydoğan