(Yahya Kemâlin muhteşem şiiri)

Yahya Kemal Beyatlı’nın o muhteşem şiirini yeniden okumanın ve o samimi duaya aynı samimiyetle “âmin” demenin tam zamanıdır şimdi: "Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi. Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın. Galip et çünkü bu son ordusudur İslâm'ın".

Yahya Kemal’in bu şiirini, Hazreti Muhammet’in Bedir öncesi yaptığı duaya nazire olduğunu bilmeden sevmiştim. Prof. Dr.Mustafa Kafalı Hoca’dan, Hazreti Peygamber’in Bedir öncesi Allah’a “Galip et, çünkü ilk ordusudur İslam’ın” diye dua ettiğini öğrenince şaire bir kere daha saygı duydum ve şiiri daha bir sevdim.

Bu ordu, Anadolu yaylalarında yedi düvele kafa tutmuş ve işgal edilmiş, yanmış yakılmış bir vatanın harabelerinden yeni ve güçlü bir devlet inşa etmeyi başarmış bir ordudur. Her ne kadar kumpaslarla kahramanları tasfiye edilmek ve yerlerine aklını, yüreğini ve haysiyetini birilerine peşkeş çekenler yerleştirilmek istense de bu ordu Milli Mücadeleyi yapan ordudur ve kışlalarında hala o ruh yaşamaktadır.

Ve bu ordu, kimileri hangi çapulcuları hangi ad altında teşkilatlandırmaya kalkarsa kalksın, hala her düşmana boyun eğdirecek, her güce diz çöktürecek, her beli kıracak bir ordudur. Bu ordu, kim ne kadar inkar etmeye kalkarsa kalksın, kim dağdan taştan adını silmek için beyhude uğraşırsa uğraşsın Türk Milleti’nin ordusudur, ne mutlu ona ve ne mutlu bu büyük millete. Bu ordunun yedi düvele kafa tutmak için muhtaç olduğu kudret göğsündeki imanda ve damarındaki asil kanda mevcuttur.

Bu ordu “İslam’ın son ordusudur…”

Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?

GEÇMİŞE DEĞİL GELECEĞE BAKMA ZAMANI

Çok eski bir Türk geleneğidir “kurultay”; Selçuklu ve Osmanlı’ya “divan” adıyla geçmiştir. Bırakın bir büyük meydan muharebesini, en küçük bir kalenin, bir palanganın alınması ya da savunulmasında bile toplanır kurultay ya da Osmanlıdaki adıyla divan. Herkes neyi görüyor, neye inanıyor ve ne düşünüyorsa, bey, şad, yabgu, paşa, han ve hünkâr demeden konuşur, kendince münasip olanı çekinmeden söyler. Ama kösler vurulanda ve ordu hücuma kalkanda ya da cenk başlayanda artık herkes tek yürek olur, inanarak, iman ederek ve canını ortaya koyarak savaşır.

Şimdi gün geriye bakıp “ah şöyle olmasaydı, böyle olmasaydı” diye hayıflanma günü değildir, gün ileriye bakıp saldıran ordunun arkasında sonuna dek ve en az o ordu kadar inanarak durma günüdür. Bu coğrafyada güçlü orduya herkes her zaman ihtiyaç duyacaktır. Ve biz Türk Milleti olarak, kim ne derse desin, kim kime benzetmeye beyhude yere çabalarsa çabalasın, hala bu coğrafyanın en ileri toplumu ve hala “İslam âleminin son umudu” bir milletiz ve bizim ordumuz, dün olduğu gibi bugün de “İslam’ın son ordusudur.”

Zaman orduya, devlete ve millete dua zamanıdır.

Editör: Kerim Öztürk