AKP'nin milletin aklıyla alay eden yalanlarından biri de, ülkenin perişan halinin 7 Haziran seçimlerine fatura edilmesidir. Güya, siyasi istikrar bozulduğu için bütün bunlar oluyormuş. Yalçın Akdoğan'ından başbakanına, Cumhurbaşkanından yanaşmalarına kadar hepsi benzer şeyler söylediler veya ima ettiler. Milleti AKP giderse, istikrar bozulur masallarıyla korkutmaya ve esir almaya çabalıyorlar.

                                         

ÜLKENİN İÇİNİ BOŞALTTILAR

          Bu güdük zihniyete göre siyasi istikrar da, millet iradesi de AKP'nin varlığı ve menfaatleriyle sınırlıdır. Eğer AKP tek başına iktidar oluyorsa milli irade önemli ve her şeyin üzerindedir ve istikrar tamamdır. Aksi oluyorsa milli irade hükümsüzdür ve her şey berbat olmuştur. Oysa ki, daha düne kadar ne kadar güçlü bir ülke oluşturduklarını, her şeye hazırlıklı ve dayanıklı bir yapı meydana getirdiklerini anlatıyorlardı. Şimdi farkında olmadan, 13 yıl tek başlarına idare ettikleri ülkenin içini nasıl boşalttıklarını, nasıl dayanıksız hale getirdiklerini ve kurdukları düzenin en küçük bir esintide nasıl yerle bir olabileceğini itiraf ettiklerinin ya farkında değiller veya milletin bunu anlamayacağını zannediyorlar.  

                                       

 KİMİ KANDIRIYORSUNUZ?

          Kimi kandırıyorsunuz ve hangi istikrardan bahsediyorsunuz? Ülke yönetimi 13 yıldır sizin elinizde. 7 Haziran seçimlerinde millet sizi alaşağı etti, ama yeni bir hükümet kurulamasına izin vermediğiniz için, değişen bir şey olmadı.Yeni bir hükümeti kurdurmadığınızı biz iddia etmiyoruz, Bülent Arınç itiraf ediyor. AKP tek başına yönetimi elinden kaçırmasın diye, bütün koalisyon formülerini işlemez hale getirdiniz. Ortada 7 Haziran seçimleri öncesinden farklı hiçbir şey yoktur. Milletin zihnini bulandırıp yeniden tek başına iktidar yakalamayı bir defa daha deneyebilmek için, ülkeyi apar-topar bir seçime sürüklediniz. PKK'nın vatanın bölünmesini öngören 10 şartını hiç düşünmeden kabul edip törenle imzalarken, MHP'nin ülkenin varlığını ve birliğini ve anayasa ve hukuku teminat altına almak için istediği 4 maddeyi kabul edilemez bulup, rest çektiniz.

                                         

PKK'YI İÇİNİZE ALDINIZ

        Başbakan birçok defa çıkıp övünerek, düşmüş bir hükümet olmalarına rağmen, ihtiyaç olan her tedbiri hiç düşünmeden ve sanki tek başına iktidarmış gibi kararlılıkla aldıklarını söyledi mi? Şu anda güya, bir seçim hükümeti var, ama kabineyi oluşturanların tamamı AKP'nin atadıkları. Hükümet kendi seçilmiş ve AKP'ye bağlılığı dışında pek de bir mahareti olmayan bürokratlarını, akşam istifa ettirip sabah bakan yaptı. Tek fark, seçim hükümeti öncesinde PKK ve uzantılarıyla dışarıda görüşüyor ve anlaşmalar yapıyordunuz, şimdi içinize aldınız ve ortak kabine kurdunuz. AKP-PKK ortaklığı ete kemiğe büründü ve hükümet şeklini aldı. Hepsi bu kadar. Siyasi istikrarsızlık masallarıyla bu milleti kandırabileceğinizi, bu gerçekleri değiştirebileceğinizi mi zannediyorsunuz?

                                     

YALAN, TALAN VE İHANET

Ülkenin bugünkü perişan halinin sebebi siyasi istikrarsızlık filan değil, bizzat AKP'nin yalan, talan ve ihanet siyasetidir. Her gün, hatta her dakika bu vahim siyasetin bir başka yüzünü görüyoruz. Yalanın hangi boyutlara vardığı, millet aklıyla nasıl alay edildiğinin çok sarsıcı örneklerine şahit olduk. O hale geldi ki, söyledikleri üç kelimenin en az ikisi yalan. Kendi yalanlarını kendileri itiraf etmek ve düzeltmek zorunda kalıyorlar. Talanın çapı, 17-25 Aralıkla birlikte Türkiye'yi aştı ve dünya tarihine geçti. Buzdağının altında daha nelerin olduğu AKP gittikten sonra ortaya çıkacak. İhanet ise ne acıdır ki, oluk oluk kan akıtıyor, ülkenin belli bir bölgesinde isyan provaları yapılıyor ve bölünmenin ayak sesleri geliyor. Şimdi de çıkmış, terör mitingleri düzenliyorlar. Güler misin, ağlar mısın?

                                 

BAHÇELİ'NİN TESPİTLERİ

          Türk milleti gerçek yüzünüzü net biçimde görmüştür ve ne yapsanız fayda etmeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, yaptığı son basın toplantısında yüzünüze bir ayna tutmuş ve 13 yıllık sicilinizi önünüze koymuştur. Yaptığı tespitlerin ne kadar doğru ve isabetli olduğuna bütün Türk milleti şahittir. Şu cümleler aslında 13 yılın özetidir:  "Bir zamanlar haklı olarak ileri sürdüğümüz kaygı ve uyarılarımızı vehim, asılsız korku, kötümserlik şeklinde yorumlayanlar şimdilerde bizimle aynı çizgiye gelmişlerdir. Dün söylediklerimizin bugün teker teker çıkması bir kehanetin değil, millet ve tarih şuuruna sahip olmanın üzücü de olsa mükâfatadır. Biz olacakları, olması muhtemel hadiseleri isabetle teşhis ettik ve AKP'yi yıllardan beri doğru yolda değilsin, gelişmeler ve gidişat hayırlı değil sözleriyle eleştirdik. Türklük ve Türkiye düşmanlarına kulağını kaptıran bu zihniyet, ne teessüftür ki, bizi duymadığı yetmezmiş gibi samimiyetle bile dinlemedi. Nitekim saklamaya imkan yoktur. Bugün yaşadıklarımız son 13 yılın bakiyesidir. Bugünkü kanlı mizan son 13 yılın özetidir. Pandoranın kutusu açılmış, içinden cüsse ve cüret kazanmış ihanet çıkmıştır."

                                       

 GERGİNLİK DAHA DA ARTACAK

        Hiç kimse bir şey söylemese dahi, kendi itiraflarınız, nereden gelip nereye gittiğinizi ve bu millete neye mal olduğunuzu anlatabilmek için fazlasıyla yeterlidir. Çaresizliğinize, AKP'nin son kongresinde bütün dünya şahitlik etti. Siyasetle, ilkeyle, ahlakla, Anayasa ile izahı mümkün olmayan trajikomik şeyler yaşandı. AKP'nin iktidarı kaybetmesinin ülkeyi nasıl feraha çıkaracağını, bu karanlığın nasıl hızlı bir şekilde kapanacağını ve ortalığa nelerin saçılacağını gören Cumhurbaşkanı, her şeyi göze alarak yeniden meydanlara çıkma hazırlığı yapmaktadır.Anayasanın açık ve kesin hükümlerine rağmen Cumhurbaşkanının meydanlara çıkıp bir partiye oy istemesi, ülkenin içinde bulunduğu olumsuzlukların daha da artmasından, gerginliğin daha da büyümesinden ve AKP'nin sonunu daha da hızlandırmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.