Cumhurbaşkanlığı seçim süreci hızlı bir şekilde ilerliyor. Beklendiği gibi yine tek taraflı, yine yalanın, yanıltmanın, iftiranın, karartmanın ve her türlü istismarın önde olduğu bir propaganda yöntemi sürdürülüyor. Havuz kurup haram paralarla satın aldıkları medya üzerinden, yanaşma ve beslemeleri marifetiyle bir yanıltma ve karalama yapıp, algı operasyonu yürütüyorlar. Duruma göre vaziyet alarak, nabza göre şerbet vererek, gittikleri yerin özelliklerine göre nutuklar atarak, milleti uyutmak için tam bir seferberlik başlattılar. Ellerindeki devlet imkanını, iktidar fırsatını, sınırsız para gücünü, akıl almaz bir şekilde kullanıyorlar. 

 

İftar sofraları 

Bu mübarek Ramazan ayında dahi, hak, hukuk, adalet, vicdan, iman tamamen rafa kaldırılmış, hatta yok edilmiştir. Başbakanlık imkanlarını, devlet gücünü hoyratça kullanacaksınız, kucak muhabbetine dayanan milyar dolarlara ihtiyaç kalmadan örtülü ödenekten sınırsız harcamalar yapacaksınız; ama rakipleriniz kıt kanaat şartlarda sizinle eşit bir yarış götürecek. Başbakanlıktan istifa etmemenin kanun ve Anayasa'ya uygun olduğunu söylüyorsunuz. Hadi diyelim ki, kanunlar ve Anayasaya göre devleti arkanıza almakta bir sakınca yok. Peki vicdanı, ahlakı, imanı nereye koyuyorsunuz? Bütün bunları yapıyorlar, sonra da hiç utanmadan, sıkılmadan hem de iftar sofralarında dinden, imandan, dürüstlükten, adaletten bahsediyor, milletin karşısında vaaz veriyorlar. Hiç olmazsa bu mübarek Ramazan ayına biraz saygınız olsun. 

 

Kıyamet alameti 

Yetim hakkını odalar dolusu dolarlarla evlerinde istifleyenlerin, milletin anasına küfreden müteahhitlerle talan düzeni kuranların, sit alanlarına villa siteleri inşa ettirenlerin bilezik masalı anlatması, dürüstlük ve ahlaktan dem vurması, eğer bu milletin aklıyla alay etmek değilse, kıyamet alametidir. (Bilezik hikayesinin gerçeği yansıtmadığı, bizzat sözü edilen kız çocuğunun beyanları ile ispatlanmıştır.) Zerre kadar vicdanı olan, biraz Allah korkusu bulunan hiç kimsenin bu durumu onaylaması ve destek vermesi mümkün değildir. Yalanı, talanı ve ihaneti din ve iman istismarı üzerinden millete hazmettirebilirsiniz de, Allah'a hesabı nasıl vereceksiniz? Bir tane yetkin ve etkin din adamı gösterin ki, yalanın, talanın, ihanetin, iftiranın, karalamanın, haksızlığın, adaletsizliğin dinimize uygun olduğunu, bunu yapanlara destek vermekte bir sakınca bulunmadığını ve imanı zedelemeyeceğini söylesin. Gösteremezsiniz. Ama, hepsi ispatlı şahitli, belgeli ve aleni olan, bütün dünyanın ibretle izlediği hırsızlıkların, yalanların, ihanetlerin, adaletsizliklerin, eşitsizliklerin dinen büyük günah olduğunu, böyle bir düzene onay verenlerin imanının zedeleneceğini söylemek için din adamı olmak gerekmiyor. Ortalama bir akla ve imana sahip olan herkes bunu bilir ve söyler. 

 

Herkes tarafını belirlemeli

Cumhurbaşkanı seçimi bir şahsın veya partinin, hatta zihniyetin meselesi olmaktan çoktan çıkmıştır. Bir tarafta milletin verdiği iktidarı BOP'a teslim edenler, Obama'nın sopasıyla hizaya gelip, istenilen her şeyi emir sayıp yerine getirenler, 12 yıldır amansız biçimde yalan, talan ve ihaneti sürdürüp bu ülkeyi bölünme noktasına sürükleyenler ve dinimizi bu rezilliklere alet etmeye çabalayanlar var. Diğer tarafta Allah korkusuyla, millet ve vatan sevdasıyla bu ülkenin varlığını birliğini ayakta tutmaya, hakkı ve hukuku üstün kılmaya, sınırlı imkanlarla bu rezil düzeni aşmaya uğraşanlar var. Millet seçimini bu gerçeklere, bu değerlere, bu ölçülere göre yapacaktır. Bu kadar açık, bu kadar net ve bu kadar kesindir. Bunun dışında söylenenler yalandır ve bu milletin aklıyla alay etmektir. Herkesin tarafını belirleyeceği zaman çoktan gelmiştir. "Bilmiyordum, yanılmışım, kandırılmışım, ben kendi hesabımı yapıyordum" demeye kimsenin hakkı yok. Ya dürüstlüğün, ahlakın, bölünmez bütünlüğün, ay-yıldızlı bayrağın, insafın ve imanın yanında olacaksınız, ya da küçük menfaatler, özel hesaplar uğruna haksızlığın, ihanetin, hırsızlığın ve ahlaksızlığın tarafını tutacaksınız. Bunun ortası yoktur ve herkes seçimini yapmak zorundadır. 

 

Ekmeleddin İhsanoğlu farkı 

Verilecek oylar artık bu bir siyasi tercih olmaktan çıkmıştır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'da din, ahlak, iman, dürüstlük, samimiyet, çalışkanlık, vatan sevgisi, millete bağlılık dahil, ortalama bir vatandaşın tercihini etkileyen, oy verilmesine sebep olan her ne varsa, tamamı çok daha fazlasıyla ve gerçek anlamıyla sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nda da mevcuttur. Akıl, izan ve ahlak sahibi hiç kimse, "Erdoğan'da şu olumlu özellik var, ama İhsanoğlu'da yok" diyemez. Ancak, sayın İhsanoğlu'nda olumlu ve değerli anlamda bulunup da, Erdoğan'da olmayan yüzlerce, belki binlerce şey sayılabilir. İçeriyi bıraktık, dışarıdaki itibarımız, saygınlığımız ve etkinliğimiz açısından dahi, sayın İhsanoğlu büyük bir şans, fırsat ve çıkış kapısıdır. Zira, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana itibarının bu kadar yerlerde olduğu bir dönem ne yaşandı, ne de AKP sonrasında yaşanacaktır. Oy verme hakkına sahip herkes, büyük bir vebal altındadır. Sadece ülkenin perişan halini ve AKP elinde karanlık geleceğini değil, hesap gününü de unutmamalıdır.