Günümüzde ülkelerin gelişmişlik seviyesinin en önemli göstergelerinden biri fert başına düşen milli gelirdir.Fert başına milli gelir demek bir ülkenin bir yıl içerisinde elde ettiği hasılanın ülke nüfusuna bölünmesi ile elde edilen ortalama rakamdır.Bu rakamın ülkemizde on bin ABD doları olduğu söylenmektedir.
Fert başına milli gelirin üç bin dolar civarından on bin dolara çıktığı söylenmektedir.Dolayısıyla refahın üç kat arttığı iddia edilmektir.Oysa gerçek, iddia edildiği gibi değildir.Çünkü gelir dağılımı adil değildir.Türkiyede nüfusun yüzde yirmisi gelirin yüzde seksenini paylaşırken, nüfusun yüzde sekseni gelirin kalan yüzde yirmisini paylaşmaktadır.Yani zenginler ile fakirler arasında uçurum bulunmaktadır.Ve bu uçurum gün geçtikçe daha da derinleşmektedir.
Gelmiş geçmiş hükümetlerin – şimdiki hükümet de dahil – bu uçurumun kapatılması konusunda hiçbir gayreti olmamış, olsada sonuç alınamamıştır.
Hükümetler kazançtan vergi alamayınca dolaylı vergilere yüklenmekte (KDV, Özel İletişim Vergisi, Özel Tüketim Vergisi vb.) birçok isim altında tüketimden vergi almaktadır.Yani zengin ile fakirden aynı vergiyi almaktadır.Diğer bir ifadeyle zengin ödüllendirilirken, fakir de cezalandırılmaktadır.
Diğer taraftan kayıt dışılığın (kayda geçmeyen, devlete beyan edilmeyen kazançlar) yüzde kırk-elli civarında olduğu tahmin edilmektedir.Devlet kayıt dışılığın önlenmesi konusunda da herhangi bir ilerleme kaydedebilmiş değildir.Bir yanda vergisini ödeyemediği için hacze muhatap olanlar varken, öbür tarafta vergi ile hiç tanışmayanlar bulunmaktadır.
Ülke kaynaklarının adil bir şekilde paylaşımı için vergi sistemi acilen ıslah edilmeli, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır.Kısaca kamu yükü vatandaşlara güçleri oranında yüklemelidir.