Türk milleti tarihte kurduğu tüm devletlerde hiç bir inanca etnisiteye kendi dilini ve inancını dayatmamıştır. Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesinden uzaklaşınca ya kendi içinden ya da bu insani anlayışını zaaf olarak algılayan unsurların etnikçi veya azınlıkçı yaklaşımı, ülke dışı müstevli emperyalist planlarının parçası olunca devletin zayıf anlarında bünyeyi alt üst eden saldırılarla birçok devletimizde bölünme, parçalanma veya yıkıma yol açmıştır.

En son Osmanlı’da Ermeni, Rum, Yahudi azınlık sunulan imtiyaz ve imkanlarla kendi altın çağını yaşamıştırlar. Osmanlı’nın yarı nüfusa yakın gayri müslim azınlıktan veya farklı etnisitelere asırlarca hayat hakkı ve imtiyaz tanınmasına rağmen Osmanlı’nın çöküşüne yıkılışına engel olunamamıştır.

Osmanlı, Türk, devlet ve millet geleneklerine göre kurulmasına rağmen, Türk, kan, can vergi vb. bedel öderken hatırlanmış imtiyaz bir tarafa dışlanmıştır.

Osmanlı ne bir din ne de etnisite dayatmamıştır. Zira azınlıklar hem ticari hem dini hem de sosyal ve siyasal imtiyazlarla asırlarca çok rahat yaşamış, dinini, dilini, kültürünü ve neslini muhafaza etmiştirler.

Arnavut, Arap, Laz, Kürt vb. her sosyal kesim imparatorluk imtiyazı altında bulunmasına rağmen müstevlilerin birçok kışkırtma, isyan taşeron rolüne aparatına soyunmuş, çok ağır bedeller ödenmiştir.

Osmanlı’nın son 200 yıllık döneminde çağı okuma değişim tartışmaları batıdaki sosyal vb. değişim seviyesine ulaşamamıştır.

Bir koca Türk imparatorluk batış, çöküş, yok oluş noktasına gelmiş, Allah’ın lütfu milli mücadele kahramanlarını Atatürk öncülüğünde sahneye çıkarmıştır.

Bu Türk’ün makus talihini değiştirmiş, Türk milleti devleti ve milleti ile sığındığı son kale Anadolu’da imparatorluğun küllerinden yeniden doğmuştur.

Artık imparatorluğun sonu milli devletin başlangıcı olmuştur. Her seferinde zaaf diye sağlanan imkanları istismar eden müstevliler Türk milletine çok ağır bedeller ödetmiş, milyonlarca şehit Yemen çöllerinde, Balkan, Kafkas ve Ortadoğu coğrafyasında değil mezar yeri mezarlık bölgesi bile belli değildir.

Artık Türk milleti milli kimliği dili Türkçe, bayrağı, İstiklal Marşı ve her türlü kuruluş değerleri ile T.C çağı çok doğru okuyarak 20. asrın sonuna damgasını vurmuş sonsuzluğa yelken açmıştır.

Aksine T.C Türk’e imtiyaz değil her insanını eşit yurttaş yapmıştır. Türkçe okuma yazma ile ülke aydınlanma dönemine girmiş Atatürk’ün ölümü ile kendi milli rotasından çıkarılıp ABD Rotasına sokulmuştur.

Dün Ermeni, Rum, Yahudi azınlık dayatması ile devleti çökertenler bu sefer sağ sol gladio, kontragerilla vb. komünizm, kapitalizm dayatması ile emperyalistlerin hedef ülkesi olmuştur.

İşte bu ihanet tezgahlarını kuranlar her seferinde zehri muhataplarına altın tepside sunarak ya azınlıkçı ya da etnikçi maskelerle içten ve dıştan kuşatma yapmış sonuç almak üzereyken tezgah tuzak ters çevrilmiş oyun bozulmuştur.

Son 40 yıla yaklaşan yeni terörist bölücülük FETÖ vb. dinci bölücülük, CİA, MOSSAD İngiliz, Rus, Çin vb. emperyalist mahfillerinde üretilen yeni senaryonun “Kürt sorunu” adı altında Kürtçülük ihanet oyununun ülkeyi bölmek parçalamak için sahneye konmasıdır.

Sorunun adı “Kürt sorunu” değil emperyalistlerin Türk milletine diz çöktürmeyi hedefleyen terörist bölücülüktür. Ambalajı Kürtçülüktür.

Bunu planlayanlar Avrupa’da niçin yüzbinlerce Kürt kardeşimize Kürtçe eğitim vermiyor?

Amerika niçin ülkenin milyonlarca Fransız, İspanyol, Alman, İtalyan vb. kökenli vatandaşlarına kendi dillerinde eğitim hakkı vermiyor?

Amerika’da Amerikan bayrağını ve İngilizce dilini tartışmak mümkün değilken Türkiye’yi insan hakkı vb. gerekçelerle müstemleke muamelesine tabi tutarak BOP gibi plan üstüne planla İsrail’e ve kendilerine kukla olan etnik federatif özerk yapılarla uydu devletlerle Osmanlı’da İngilizin ve müttefiklerinin başaramadığı Türk son kale Anadolu’dan tasfiye etmenin yeniden peşine düştüler.

Tarih tekerrür ediyor. Onlar bu planın peşinde koşarken Türk milleti T.C’nin kuruluştaki kodlarına fabrika ayarlarına dönerek Atatürk’ün ruhu ile yeniden doğacak kıyamete kadar bu topraklarda var olacağız.

Yine Türk milleti kazanacak etnikçiler, işbirlikçiler, bölücüler, emperyalistler kaybedecek. Mesafe alsalar da hangi ağır bedeli ödesek de son can son damla kan son damla teri harcayarak Türk milletini ve her değerini savunacağız. Asil Türk milleti uyanıyor. Milli diriliş, uyanış çığ gibi büyüyor.

Hiç bir ülkeye, millete, devlete düşman değiliz ama asla bağımsızlıktan vazgeçmeyeceğiz ve gereğini yapacağız.

Dr. Sakin Öner “Ergenekon’dan Çanakkale’ye Türk Ruhu”nu anlattı Dr. Sakin Öner “Ergenekon’dan Çanakkale’ye Türk Ruhu”nu anlattı

Dosta, düşmana duyurulur. Herkes ayağını denk alsın. Her insanımız birliğin, beraberliğin kıymetini bilsin. Aksi pişmanlık yok oluştur.

İngilizce ve Amerikan bayrağı ABD birleştireni oluyor da Türkçe ve Türk bayrağı kime batıyor?

Sabri ŞENEL – 17.11.2022 / Ümraniye/İstanbul

Editör: Kerim Öztürk