GÜNCEL

Anadolu tarihi ve medeniyeti Ön Türklerle başlar!

Gerçekten 'Türk Tarih Tezi'nde ortaya konulduğu gibi, Anadolu'da Türk'ün tarihi çok eskidir. Örneğin: Anadolu kök kültüründe, Sümerler (MÖ. 4000-2350), Subarlar,(MÖ. 3000), Hattiler (MÖ. 2500-1750) var.

Gerçekten 'Türk Tarih Tezi'nde ortaya konulduğu gibi, Anadolu'da Türk'ün tarihi çok eskidir.

Örneğin: Anadolu kök kültüründe, Sümerler (MÖ. 4000-2350), Subarlar,(MÖ. 3000), Hattiler (MÖ. 2500-1750) var.

Yine; Asur yazıtlarında, Mari Yazıtlarında geçen Türki krallığı,

Şartamhari Tabletlerinde geçen Turukkular (MÖ 2250ler) var, Etiler var.

Yine eklemeli dilli Frigler, Urartular, Saka-İskit Konfederasyonu var (MÖ.9 yy -.

Yani var oğlu var Anadolu kök kültüründe Türkler hep var, ama, sorsan 1071'de gelmişiz!

Oysa Herodot Tarihi; MÖ. 625 yılında Zile'deki savaşı kaybedene kadar bütün Anadolu'ya İskitler hakimdi der.

Romalı Pompei Drog vd Amasyalı Strabon MÖ 336 ya kadar Trakya'da İskit hakimiyeti devam etmiştir, demişlerdir. (Kağan/Çar Atey'in Mekadonyalı İskenderin babası Filip'e yenilip ölümüne kadar. Sonra da İskitler Hun tayfaları arasına karışmış, İskit generalleri Hun ordusuna komuta etmiştir. Yani yine yok olmadılar bildiğümiz manada ad değiştirdiler.)

Zaten eski Çağlarda Türk ismi yerine Kımız içen benzer özellikler taşıyan Turani kavimlere şu isimler verilmiştir:

Persler: Saka, Sak

Grekler ve Ermeniler: İskit, şak

Urartu: İşgulu-Saga

Asur: Aşguzai yada İşkuzai

Çin: Sai, Sak

Tevrat: Aşkenaz

Romalılar: Hun

Doğu Romalılar/Bizans: Türk.

Sakalar/İskitler adıyla ilk doktora çalışmasını 1993 yılında kitaplaştıran Prof Dr İlhami Durmuş; Anadolu’ya gelerek yerleşen kavimler arasında Turani ya da Aziyenik tabir edilen Türklük ve Türklerle bağlantılı çok sayıda kavim de yer almaktadır diyerek,

Sumerliler, Subarlılar, Kutlar, Elamlılar, Kaslar, Hurriler, Hattiler, Frigler ve Urartulular da bu gruba dahildir demektedir.

https://t.co/ucJS22ZeXW

-KUMAN KİTABINDA TÜRKLER-

Pompeji Trogi'nin epimatoru Justinus, İskitlerin özellikle Mısırlılardan daha eski olduğunu şu şekilde belirtti: “Her ne kadar İskitler ve Mısırlılar arasında soyun eskiliği konusunda çok uzun bir çekişme olmuşsa da İskitlerin soyu en eski olmuştur.” Mısırlılar üstün olmalarına rağmen, İskitlerin her zaman daha eski olduğu görüldü.

Artık belgelerin bolluğu İskitlerin kolektif adının farklı Türk soylarını içerdiğini açıkça gösteriyor.

Eski yazarlar, Massagetler, Alanlar, Sakalar ve Partlara, “İskitler” diyorlardı.

Son zamanlarda Grek yazarları onların açıkça Türk olduğunu söylüyor.

Theophanus Byzantinus, Perslerin kendi dillerinde “Kermichionlar” dedikleri Massagetlerin Türkler olduğunu açıkça beyan etmiştir.

Ammianus Marcellinus, Alanların Massagetlerden türemiş olduğunu açıkça şöyle ifade etti: “Alanlar dağların adından bu adı almışlardır.”

Strabon'un Massagetlere benzer zikrettiği Sakalar, bir zamanlar Oxus ve Jaxartes arasındaki bu bölgelerde ikamet ediyorlardı. Bütün zaman boyunca Türk insanlarının ele geçirmiş oldukları bu bölgeleri tutmuş oldukları biliniyor.

Gallia'nın önde gelen öğreticisi Guiardus de Lauduno, XIII. yüzyılın başında Partların bu zamanın Türkleriyle, halklarının karakterleri nedeniyle en iyi şekilde bir araya geldiğini "Çünkü kökleri Türk olanlar, eski adı dolayısıyla Partlardır." diyerek belirtti.

Burada Part krallarının kolektif adının Arsak (Romalılar arasında Arsac-es) ve Massagetlerin etnik adında (Mas-sag) Saca-rum'un (Saklar) eski adının (Grekler arasında Sakai) kuşkuya yer bırakmamış olduğunu gözlemliyorum.

Sak, Saka oriental Türk sözünün sağ, akıllı, yetenekli, ileri görüşlü anlamına gelen kelimelerle aynı olduğu görülür.

Kuman Kitabı Codex Cumanicus'ta verilen bu bilgilerin Türkçesi

Prof.Dr. İlhami Durmuş'ın İskitler Makalesinden alınmıştır .

Muğlalı/Karialı, Herodot’un “Grekler hırsızdır, tanrılarını bile Mısırlılardan aldılar” sözü unutturuldu...

Medeniyetin,

Mezopotamya-Anadolu-Mısır-Türkistan-Hindistan ve Çin aksından doğduğu unutturuldu... Ama Avrupa emperyalizmi yine de kendine bir kök bulamadı. Sonunda Grekleri ata ilan edip işin içinden çıkmaya çalıştılar. Oysa Avrupa daha önce Turani Avrupa Tarih Tezini okutturuyordu. (Bakınız: Antik Yunan Aldatmacası/KARA ATENA)

Son yıllarda eski Türk tarihiyle özellikle Gizlenen Kök Atalarımız; Sakalar/İskitlerle ilgilenen çok kişi var... bu çok güzel bir gelişmedir. Bunda son yıllarda yapılan araştırmalar ve arkeolojik buluntuların etkisi olmakla birlikte, benim de Twitter üzerinden (saka_larr) yarattığım farkındalığın payı büyüktür. Bu konuda 100 bine yakın tivit paylaştım. (Sakaların kökenini Alman Baron Bunsen gibi eski bilginler 17 bin yıl geriye götürüp, Sibirya Havzasından ve Hakasya'dan başlatmaktadırlar. Yani en eski Turani kavimdir.)

Eski Yunan, Roma ve Bizans Tarihçileri, Erzurum'dan, Urfa'ya, Denizli'den Filistin'e kadar nerede bir Türk görseler onlara İskit demişler. Demek ki o yıllarda Anadolu ve civarda Türk ismi yerine İskit ismi kullanılmaktaydı. Zaten Turani kavimlerin kültürel özellikleri birbirine benzemektedir, başka kavimlerde bulunmaz.

Aydın ilimizden olan, meşhur

Homer/Homeros'un Odysseia 'sından başlayarak eski kaynaklarda, MÖ. 8. Yy dan beri Anadolu'da İskit Türkleri var. MÖ. 6. Yy da da var, MÖ. 2. Yy da da var...

MS. 50 yılında İncil'de de geçer İskitler, her yerde varlar yani.

Yine bu kaynaklarda MS 190'da da Doğu ve G. Anadolu'da İskitler var.

Çoruh vadisi İskit yatağıydı diyen Ksenophon'dur (Anabasis).

Bilge Atatürk, Ankara'da bir bölgeye İskitler adını vermiştir. Alacahöyük kazılarını başlatan, Anadolu en az 7 bin yıldır Türk beşiğidir diyen Bilge Atatürk'ün, Sümerbank, Etibank, İskit isimlerini bilmeden koyması düşünülebilir mi? Düşünülemez, çünkü Türk Tarih Tezi kitaplarında tam 124 Batılı bilginin binlerce eseri vardır ve hepsinin altını çizerek okumuştur.

Konuya dair Prof Dr Osman Karatay'ın aktarımı:

https://youtu.be/_FqYWLPD6Ik

Batılı tarihçiler MÖ 4. Yy dan beri Anadolu'da varlığı tespit edilen Karamanlılara da,

MÖ. 5. Yy dan beri Anadolu'da varlığı tespit edilen Kıpçaklara da İskit demişler.

Uzlara, Peçeneklere, Komenlere, hatta 1071 de Malazgirtten gelen Türkmenlere ve Oğuzlara da, Bizanslı tarihçiler ve de 10 ciltlik Ermeni Tarihi yazan(1241-1265 yıllarında) Ermeni tarihçi Genceli Kiragos, İskit demiştir, hatta bu eserinde, İskitler 1071'de Anadolu'ya geri döndü demektedir.

İskitler ile ilgili eski kaynaklar;

Cengiz Özakıncı aktarımı likte,

https://youtu.be/FXd3zlaqILA

Bizans Ordusu'ndaki Türk unsurlar Malazgirtte Alparslan'ın ordusunun İskit/Türk ordusu olduğunu anlayıp Alparslan'ın ordusuna katılmışlar ve Bizans psikolojik olarak çökmüş sol tarafını kaybetmiş savaş orada şekillenmişti.

Peki birbirinini hiç görmeyen, dili ve inancı farklılaşan bu askerler, her iki tarafında İskit/Türk olduğunu nasıl anlamışlardır? 'Kültür millidir...'

AlpArslan, o gün beyaz atına binerek atının kuyruğunu topuz yapmıştır. Begleri ve komutamları da bunu yapmıştır. Uzlar, Peçenekler, Çar İskitler'de savaş zamanı atlarının kuyruklarını topuz yaparlardı.

Bizans ordusundaki Uzların da (Balkan Oğuzları) atlarının kuyrukları aynı şekilde topuzdur. Karşıdakilerin de Türk olduğunu böyle anlamışlardır. Bu ayrıntıyı bizim tarihçiler pek bilmez! Ama Attaliastes gibi Bizans tarihçileri Uzlar ve Peçeneklerin bu yüzden yer değiştirdiklerini yazmaktadır.

Şubat 2020 de gazetelere yansımıştı, Erzurum'da Kıpçaklara ait bir Taşbaba daha bulundu ve tarihi MÖ. 5. Yy da tarihlendi. Taşbaba kültürü sadece Türklerde vardır.

Geniş detaylar: Antropoloji profesörü, Prof Dr Mustafa Aksoy'un 20 ülkede ve 18 yılda saha çalışmasıyla hazırladığı: Tarihin Sessiz Dili/DAMGALAR kitabında var.

Taşbaba haberinin detayı;

https://www.hurriyet.com.tr/…/erzurumda-kipcaklarin-mezar-t…

Prof İbrahim Tellioğlu'nun 'Doğu Karadeniz Kıpçakları' kitabı da konuya ışık tutmaktadır.

Rum ve/veya Ermeni diye bildiklerimizinde aslında (Rum=sonradan Roma vatandaşı manasındadır) yine bu Hırıstiyanların bir kısmının aslının da Kıpçak olduğunu biliyoruz. Hatta doğuda kalan Avşar/Oğuz boyunun bir kısmının kürtleşip, az bir kısmının da Osmanlı'da Diyarbakır Kadıaskeri yapılan(1517-20) İdrisi Bitlisinin çıkarttığı Türk düşmanı fetvalar üzerine Ermenileştiğini de biliyoruz.

Yani bir yere gitmedik, erimedik,

kaybolmadık da, lakin sürekli din değiştirmiş Atalarımız...neredeyse dünyada girmedikleri din kalmamış, şu toleransa bakın... ama şimdi ki Türklerde maalesef toleransın 'T'si bile kalmamış! Oysa ne diyordu Türkistanın Piri, Ahmet Yesevi: "Din seçim, Türklük ise Kaderdir."

Yani Roma'nın vergi politikası sebebiyle, Karamanlılar gibi Kıpçaklar ve diğer Turani Budunlar, sonradan Şamanizmi bırakıp Ortadoksluğa girdiler.

Sanat tarihçisi, Doç dr Haluk Tarcan'ın Karamanlılar, Urumlar aktarımı;

https://onturk.org/2011/04/12/karaman-rumlarimiz/amp/

Küçük Pontus Rum prensliğini MÖ. 311'de İrandan gelen Part Türkmen devletinin bakiyesi Mihridat ve oğlu kurmuştur.

Yani Trabzon'da Pontusu (uzak deniz demek) kuranlar Yunanlılar değil Turanlılardır. Zaten tarihin hiç bir döneminde Yunanistan'dan Trabzon'a bir göç yoktur.

Yunan tarihçi Yorgos Kardotos'un ifadesiyle: Yunanlıların Trabzon ile ilgileri, Trabzondaki inekleri çalıp, gemilerle Atina ve Mısır'a götürüp satmaktan ibarettir.

Prof Dr Yusuf Ziya Yörükhan'ın 1930 yılında yazıp Atatürk'e takdim ettiği "ŞAMANİZM" adlı eserine göre, Sakalar/İskitler ile Anadolu'ya taşınan Şamanizm, bugün hala Anadolu'da Türkler arasında özellikle Aleviler arasında güçlü şekilde yaşatılmaktadır.

Anadolu'ya Oğuzlardan çok daha önce gelen Tengrici/Şaman Kıpçaklar da, sonradan Roma'nın malum vergi vb politikaları yüzünden Şamanizmi bırakıp Hırıstiyan/Ortadoksluğa geçtiler. İbadet dili olarak mecburen Rumcayı da öğrendikleri için biz bunları Yunanlı, yada Rum sanmışız. Oysa bunlar Hırıstiyan Türklerdir.

İstiklal harbinde kilise papazlarının negatif etkisi sebebiyle oluşan kaotik ortam sebebiyle, bunlar mübadeleye tabi tutulup, (o günün şartları gereği dini teba mübadeleye konu edildiği için) ağırlıkla Yunanistan'a gönderilmişlerdir.

Ve yine: önceden Şaman olan ve Roma'nın Hırıstiyan yaptığı Karamanlar ve Kıpçakların büyük bir kısmı Hacıvat ve Karagöz filminde anlatıldığı gibi, 13. Yüzyılın başlarında Anadolu Selçukluları döneminde başlatılan İslamlaşma çalışmalarıyla İslama geçmişlerdi.

Kıpçaklarının anadili Çağatay Türkçesidir. Yunanlı, Bizanslı ve Romalı tarihçilerin eserlerinde geçtiğine göre Kıpçakların kökeni Sakalar/İskitlerdir. Atatürk'ün kökeni Bayburttan, Karaman Taşkale'ye göçen Kıpçaklardandır. Buradan Mekadonya-Kocadan köyüne gönderilmişlerdi(1466'da). Sarışın, ve parlak mavi gözlü olmak kıpçakların en belirgin özelliklerinden birisidir.

Detay ekli tivitimde var.

https://twitter.com/Saka_larr/status/1230878745306812416...

Yani Karamanlılar da böyledir, Kapadokya ahalisi de böyledir, Kilikya da böyledir...

Din değiştirince bunların ikinci dilleri yani ibadet dilleri de olmuştur. Sonradan yine Hırıstiyanlığı da bırakıp, İslama geçince dualarımızı okumak için, Arapça öğrendiğimiz için şimdi biz Arap milletinden mi olduk? O hesap!

Bitlis, Ahlat ve civarlarında Armanşahlar (Hırıstiyan Kıpçak) devleti vardı. Ama biz onları Ermeni sanmışız ve hala daha bilmiyoruz. Oysa kazdıkça taşbabaları, balbalları çıkıyor. Bu kültür sadece Türklerde var demiştik. Armanşahlar ve Hakkari-Van civarındaki taşbabaları da ortaya çıkartıp bu konuda pek çok kitabı olan Prof. Dr Feridun Ağasıoğlu'dur.

Bakınız: Prof Dr. Oktay BELLİ,

"TÜRKLERDE TAŞ HEYKEL VE BALBALLAR"

https://t.co/DvD1m1T802

Hakkari Taşbabalarının tarihi de en az 2500 yıl geriye gider. Hatta Turukkular dönemine kadar gittiğini ve bu taşbabaların Turukkulara ait olduğunu, Prof. E. Memiş, Prof F. Agasıoğlu ortaya koymaktadırlar.

Yine, Prof Veli Sevin hoca da "Hakkari Taşları" kitaplarını yazdı ama Veli hoca başlarda bunlar Turanidir demiş sonra (maalesef nedendir bilinmez) yalpalamıştır... Ama dünya arkeolojisi inkar edilmez bir şekilde taşbaba kültürünün Hakasya'dan beri gelen bir Türk kültürü olduğunu ortaya koymaktadır. (Bakınız: Prof Dr Mustafa Aksoy/DAMGALAR)

Konuya dair bir aktarım da;

"Türkün Hırıstiyan geçmişini bilmeden tarihimizi öğrenemeyiz" diyen,

dünyanın sayılı Türkologlarından biri olan Azerbaycanlı Prof. Dr Feridun Agasıoğlu'nun aktarımı;

https://youtu.be/6mRK6eWzRvo

Bu ve benzer çok konu var...

Biz tarihimizi maalesef bilmiyoruz.

Anadolu'ya da 1071 de geldiğimizi sanıyoruz. Oysa Herodot tarihi, İskitlerin özelliklerini etraflıca anlatır. Kan kardeşliğini, Kısrak sağmalarını, Kımız içmelerini vs kültürel özelliklerini anlatır. Herodot 7 parçaya ayırdığı İskitlere Turanidir der. Yönetici tayfalara da ÇAR İSKİTLER deyip bunlara %100 Turanidir der.

Herodot, yönetici ve konfederasyonu kuran kamlık inancındaki aristokrat boy,a Çar İskitler demektedir.

Diğerlerine;

Doğuştan keçe, savaşçı İskitler, ekici İskitler, çiftçi İskitler, Göçer İskitler, aynı dili konuşan İskitler, İskit giysisi giyen kavimler, Helen dili konuşan iskitler gibi çok çeşitli yönden ve detaylı bir şekilde özelliklerini incelemiştir.

(Bakınız: Herodot Tarihi-1-4 ve 7. Kitap)

Altın Elbiseli insanlarla, Esik kurganından çıkan 'Gümüş TAS 'daki Orhunca yazının tarihi MÖ. 4.-5. Yy.'a tarihlenmiştir.

Yani en az 2500 yıl önce Türkler yazıyı kullanıyorlar; daha eskisi de var tabi.

Detay link; https://yenidenergenekon.com/1015-altin-elbiseli-adam-yazi…/

Tabi yazının da bu hale gelmesi için geçmesi gereken öncesinde bir, üç bin yıl daha var. Oysa bizim Milli Eğitim müfredatı bize ne diyor?

Türkler Orhun Yazıtlarıyla ilk kez yazıya geçti yani MS.732 lerde! Oysa öncesiyle arasında kaç asır var siz hesap edin! Yani Orhun Yazırlarından en az 1500 yıl önce de yazı var bizde (Bakınız: Sakalar/İskitler kitabımda İskitlerde Yazı böl.)

Göktürkler'de, Uygurlarda herkes okuma yazma yaygın bir şekilde biliyor, hatta tahta baskı matbaa bile kullanılıyordu demiştik.

Detay link:

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1799285066748165&id=123521044324584

Bu konuda, Yunan, Rus ve İskit kaynaklarından aktaran Azerbaycan Eski Başbakanı Hasan Hasanov'un oğlu Dr. Zaur HASANOV'un Rusça dilinde yapıp Amerika'da Rusça yayınladığı doktora tezi; ÇAR İSKİTLER kitabı, tam bir başyapıttır. (Kitabı Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı, 2002 yılında Prof İlyas Topsakal hocaya çevirtip yayınlamıştır.)

Prof Dr Osman Karatay hocanın tabiriyle; Tarihin ilk Turan İmp. kuran İskitler bir konfederasyon idi. Bir Ucu Anadolu'da, bir ucu İran'da, bir ucu Tuna'da, diğer bir ucu da Çin'deydi. İlk İskit Hanlığını ise Azerbaycan'da kurmuşlardı (MÖ 665).

(Konuya dair Prof Dr Osman Karatay hocanın You tube kanalındaki İskit serisini izlemenizi öneririm)

Çar İskitler(Yönetici), önemli bir karar alacakları zaman, örneğin savaş kararı, tüm konfederasyonu, 12 yıllık hakanlık tecrübesi olan bir bilge kağan çağrısıyla topluyorlardı. Konfederasyon sınırları çok büyük olduğu için 12 kağanlık tarafından yönetiliyorlar ve en az 12 yıl kağanlık tecrübesi olan, saçsız, BİLGE KAMLAR etrafında birleşiyorlardı.

7 çevirmenle, 7 ayrı dil konuşuyorlardı, yani, çok kültürlü ve özgün bir yapı kurmuşlardı.

(Dikkat edilirse Moğol İmp. da böyle bir konfederasyondur. Moğol İmp. içerisinde de, 18 Türk Devleti, Hakanlığı, Boyu, Emirliği, Atabeyliği, Toyu vb Türk unsuru vardı.

(Yani Turan ancak özgün ve yüksek kültürlü bir konfederasyonla mümkün olabilmektedir.)

İskitler de kadın eğitimi diğer eski Türklerde olduğu gibi çok mühimdir.

Massaget kraliçesi Tomris Hatun'un Pers kralı Kirus'u yenip kellesini kan dolu fıçıya doldurup oğlunun ve ata dedesi Alper Tunga'nın intikamını aldığı, İskit Türk generali Onre Bina Başı Tarihi (Bakınız B Plast-Kazım Mirşan 5. Cilt) ve Herodot Tarihinde etraflıca anlatılmaktadır.

Muğla ilimizden olup bir dönem Atina'da yaşayan Herodot'a göre; MÖ. 625 yılında, Zile'deki savaşta Alper Tunga'nın ordusu, Perslere yenilene kadar bütün Anadolu'ya İskitler hakimdir. (Gordiyon Tümülüsleri de bu bilgileri doğrulamaktadır, kitabımda konuya yer verdim). O savaşta bir hile ile tuzağa düşürülüp öldürülen Alper Tunga'nın destanı hala bilinir ve söylenir.

İskit kraliçesi Tomris Hatun'da, Kiros'tan eşinin, oğlunun ve ata dedesi Alper Tunga'nın intikamını almış, andını yerine getirmiş ve tarihe şanlı bir şekilde geçmiştir.

İşin acı tarafı Tomiris/Demir Hatun'un Almanya, Dresden de heykeli var bizde yok!

Tomris için link:

https://youtu.be/1PeFoDR4AUs

Tomris Hatunun, Kazakistan'da, Rusya'da, İran'da, Azerbaycan'da ve hatta Almanya Dresden'de parklarda büyük heykelleri vardır ama Türkiye'de bir tane bile yoktur!

Sizce neden yoktur!?

Almanyadaki heykel https://twitter.com/Saka_larr/status/1315054084374892547...

Bence, Tomiris Hatun Tengrici/Şamanizm inancında olduğundan Türkiye'de heykeli yoktur! Demir Hatun Müslüman olsaydı, kesin 'Türk-İslam Eserleri Müzesi'nin girişine bir büyük heykeli dikilirdi......!

-Efendim İskitler Fars mıdır? Yunan mıdır?

-Efendim İskitler ne Farstır, ne de Yunandır.

(Detaylar Sakalar/İskitler, Gizlenen Kök Atalarımız kitabımda var)

Anadolu'da halk edebiyatı gelişmiştir, Osmanlı sarayında ise divan edebiyatı mevcuttu.

Farsça dediğin dil de, Özbekistan ve Samanyabguların(Tacikler) eski saray dilidir ve 1922 'lere kadar da İran'da yaygın değildir.

(Detay için lütfen,

Rahim Cavadbeyli'nin "Türk İran'a Persliliğin Dayatılması" kitabına bakınız.)

Esik Kurganından çıkan Gümüştas'ın üzerindeki Orhunca yazının tarihi 2500 yıldır demiştik ve öncesindeki 3 bin yıllık yazı oluşum sürecini de katarsan 5-6 bin yıllıktır. Farsi masalını daha nasıl anlatalım...?

Ayrıca Herodot Tarihinde aktarıldığı üzere Farsi veya eski adıyla Persler MÖ 9.-8. Asırlarda Hindistan'dan İran'ın güneydoğu ucunda Basra körfezine bakan bölümde küçücük bir yere Hindistan'dan göçüp gelmişlerdi. Bu dönemden sonra Hint-İran-Avrupa dilleri geliştirilmişti.

Ancak son dönem Avrupa'da yapılan çalışmalar gösterdi ki Hint-Avrupa dillerinin kökeni de iç Asyadır ve 9 bin yıl geri gitmektedir. Bu da direkt olarak Türkçe'nin en eski dil olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

İran'da,Türklerin tarihinin, Perslerden kaç bin yıl geriye gittiğini İranlı Antropolog, Tarihçi Dr Babek Cavanşir'den dinleyin.

İran'da en az Anadolu kadar Türk coğrafyasıdır.

https://youtu.be/0lkw7Oodtj4

Tarihte biraz geriye gidersek tarihte Yunan diye bir millette yoktur. Grekler, Öntürk kolu Pelegler ile Kuzey Batı Avrupa'dan gelen Dorların karışımdan doğarlar ve sonradan diğer Prototürk/Öntürk Mekadonlar ve Trakların karışmasıyla oluşmuştur.

Grek'in manası da Latince hırsız olduğundan bu ismi artık kullanmak istemiyorlar. Şimdiki Yunanlıların Türk nefreti ise ilginç bir tez konusudur ve tamamen ideolojiktir...

Peki tarihimizle ilgili esas sorun nerede?

Burada:

Moskova Devlet Univ. tarihçilerinin, Matematikçilerle yaptıkları çok özel bir çalısmayla tarihimizin 17. ve 18. Yy.'lar da değiştirildiğini ortaya koydular.

Dünyaca ünlü Rus, Türk, Tataristan ve Azerbaycanlı Türkologlar, Türklerin Ön Asyadaki Anayurdunu da ortaya çıkarttılar.

Tatar ve Rus Matematikçiler Eski ve Orta Çağ'ın Skaliger tarihinin kökünden yanlış olduğu ortaya koydular.

Ayrıca tarihimizin XVI.yy sonuna kadar XVII.-XVIII. Yy'larda kasıtlı olarak tahrif edilmiş olduğu ortaya çıkarttılar.

Anatoliy T. Fomenko, Gleb V. Nosovskiy

Detay link;

http://chronologia.org/tr/index.html

SONUÇ:

İskitlerdeki Tomris, Kök Türk/Ökük Türüklerdeki İlbilge Hatun, Buharalı Kabaç hatun, Tatarlardaki Süyünbike hatun vb. diğer Türk Hatunların misyonları ve yaptıkları işler incelendiğinde; Eski Türklerde kadınların mükemmel bir eğitime tabi tutulduğu ve savaş zamanları için de, seçilmiş Kağan eşleri adeta bir general gibi yetiştirilmişlerdir. İskitlerden beri gelen üstün uygarlığı kuran ve devleti yönetenler, üstün Türk medeniyetini yüceltenler hep bu hatunlar idi.

Eski Türklerin ileri bir medeniyete sahip olmalarının altında yatan temel neden, Şamanizmden gelen imgelerle, kadınlarına 'Kutsal İnsan' muamelesi yapmalarıydı ve mükemmel işleyen özgün bir eğitim sistemlerinin olmasıydı.

Eski Türklerin kök inancı olan KAMLIK yani sonraki dönem adı değişen, Şamanizm inancına göre ilk, KAM gökten kadın kılığında inmiştir. Bu yüzden kadınlar kutsanırdı.

Oğuz Kağan destanına göre,

kağanın kız çocuğu doğduğu zaman bunu tanrıdan bir işaret ve tanrının ödülü sayıp 40 gün 40 gece şenlik yapıyorlardı.

(Bakınız: Prof dr Necati Demir-Ulu Han Bitiği ile Servet Somuncuoğlu/Gökyüzü Atları kitaplarına).

Osmanlı Devleti, 1900 'lere geldiğimizde Anadolu'da neredeyse okuma yazmayı sıfırlamıştı ve 1850'lerden itibaren Tanzimat Aydınları, Saray ve Nazırları bu alfabe bizi cahil bıraktı diyerekten alfabe değişikliğini tartışıyorlardı. 1850 lerden itibaren bu tartışmalar 80 sene sürdü. (Arnavutlar'da 1908 de ll. Abdülhamid zamanında Osmanlıca Alfabeyi değiştirmiştir).

Yani, çok uzun yıllar süren tartışmalardan sonra, ancak, yeni bir devrimle değiştirilebilmişti alfabeyi 'Bilge Atatürk'.

Öyle bir gecede değişti de cahil kaldık salatasına sığınmasın kimse!

İşte konuya dair Akademik link;

Düşünün; son dönem Osmanlı'dan bin sene önce yaşamış Kök Türk/Ökük Türük/Göktürklerde, Uygurlarda, Kırgızlarda okuma yazma çok yaygındır. Matbaa da vardır.

Ama Osmanlı da okuma yazma Anadolu'da neredeyse sıfırlanmış, Osmanlı 1726'larda ancak Matbaayı kullanmaya başlamıştı, oysa Uygurlar Osmanlı'dan bin yıl önce matbaayı kullanıyorlardı. Eski Türklerin eğitimini tahmin edin artık.

Dünya'yı dize getiren İskitlerin ve ardılı Hunların savaşan atlı arabaları vardı. İskitlerin kadın-erkek kağanlarına Altın elbiseli zırh yapmışlar ve bugün dahi orijinali yapılamıyor!

Altın elbiseli insanların, Pazırık Halısı’nın yaşı 2500 yıl kadar var. Avcılarına gözleri kamaşmasın diye güneş gözlüğü yapan, yönetici Kağanlarını Mısır'da olduğu gibi mumyalayabilen ve derin kurganlar yapabilen bu yüksek uygarlığa sahip Türklere ne oldu? niye sonradan düşüşe geçtiler?..

Varın onu da siz yorumların artık!

(20 Nisan 2020 kısa kısa notlar)

Bahtiyar Aydın

"5. ayda 5. baskı"

Hedef baskıya ulaştığımızda,

ezberleri bozup,

Atatürk döneminde hazırlanan "Türk Tarih Tezini" okullara tekrar geri getireceğimize inanıyorum.

Atatürk döneminde; Asurolog, Persolog, Sümerolog gibi tamamen eski bilginlerin eserlerinden oluşturulan Türk Tarih Tezi, okullara geri geldikten çok değil 10 sene sonra, bu bilgilerle yetişecek nesiller ülkede yeni bir devrim yapacaktır. 10 Kasım 1938'de eksik kalan devrimi tamamlayacaktır.

Atatürk'ün özlediği ve beklediği gençlik bilgiyle donatılmış gençliktir, X,Y. Z gençliği değil! ...

Arzolunur.

21 Ağustos 2022 -Bahtiyar Aydın