Arap alfabesinde (Yunanlılar da kendi alfabelerine alfabeta diyor bu arada), yalnızca dört sesli harf vardır, biri de yarım seslidir.
Sesli üç harf (elif, vav, ye), aynı zamanda asli uzunluktur; yani (â, û, î) olurlar.
Dördüncü ve yarım sesli ise, güzel he harfidir.
İnsanlar, ağızlarından çıkan sözcükleri, mutlaka "hece" olarak çıkarır. Yazıda hece yapan ana unsur, "sesli harftir".
Eski Türk yazısında 38, arap alfabesinde 28 harf vardır. BU harflerden üçü "z", biri "yarım ze"; üç he harfi vardır (ha, hı, güzel he), iki te harfi vardır (te, tı), iki se harfi vardır (sin, sat).
Yani demek oluyor ki, arap alfabesi esasında son derece kısıtlıdır.
Bir de sesli harf sayısı az olunca, TÜRK DİLİNİ İFADEYE ÇOK YETERSİZ KALMAKTADIR.
Oysa bugün kullandığımız alfabede daha fazla harf olmasına rağmen, biz Türkler bunları azaltarak 29 harfe düşürdük. Ve her sese bir harf kuralını getirdik. Fıransız geri zekalıları, Alman ve İngiliz geri zekalıları gibi, "iki harfi bir harf okumuyoruz, üç harfi bir harf okumuyoruz". Örnek, almancada okul sözcüğü "schule" sözcüğündeki "sch" harfleri "şe" okunur. Bizim yaptığımıza hayrandır o geri zekalı batılılar.
Demem o ki, arap ALFABESİ TÜRK DİLİNİ İFADEYE SON DERECE YETERSİZDİR.
Oysa bugün kullandığımız latin alfabesinde, sekiz sesli harf vardır ve bizim isteğimizi olağanüstü karşılamaktadır.
NOKTA SOFTA KABA YOBAZLAR.
Başöğretmenim Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine ve rahmete gitmiş bütün öğretmenlere, Yüce Yaradandan sonsuz rahmetler dilerim Sizin ruhiyatınızı Yüce Tanrı başımızdan eksik etmesin.
Selahattin Tozlu