Bugün kütüphanemde dolaşırken bir kitap arasında küçücük bir gazete küpürüne rastladım. Meraklıydım. Kesip saklamış, tarih atmamışım. Biz üniversite öğrencisiyken Refi" Cevat Ulunay (1890-1968) Milliyette yazardı. Ama hiç birimiz onun mütarekenin İngiliz işbirlikçisi ve Milli Mücadele'nin en büyük düşmanı bir gazeteci olduğunu bilmezdik.

Değil bunu istatistik hocamız Haydar Furgaç'ın, Mondros Mütarekesini imzalayan sadrazam Ahmet İzzet Paşa'nın oğlu olduğunu da bilmezdik. Geçelim bunu.

Ulunay'ın ayrıntılı biyografisi Şaduman Halıcı'nın YÜZELİLİK GAZETECİLER kitabından okunabilir. Biz burada sadece küçük bir hatırlatma yapalım istedik:

R.C.Ulunay, mütarekede çıkardığı Alemdar gazetesinde çok ağır yazılar yazmış, daha sonra da Yüzellilik'ler arasını girip yurt dışında yaşamıştır. Kongreler döneminde babası Ankara valisiydi. Ali Fuat Paşa uzaklaştırdı. Ulunay, Gazeteci Ali Kemal'den daha haindi. Daha sonra affa uğrayıp yurda dönmüş, Refik Halit gibi bir pişmanlık falan da duymamıştır.

Kuvayı Milliye için yazdığı şu cümleye bakar mısınız?.

"... Bu kuvayı milliye haydutlarının kelleleri kör kütükler üzerinde balta ile kesilmelidir!."

Ulunay'ın içi dışı tüm hücrelerine kadar ailesinden gelen ihanet bilinciyle doluydu. Başka bir yazısından: "... Onlar Anadolu'yu temsil edemez, ancak İttihat -Terakki'yi temsil eder. Avrupa'nın tanıdığı meşru bir hükümet varsa o da Bab-ı Ali'dir. Ankara Avrupa için muhatap alınacak bir hükümet olamaz." (Alemdar, 9 şubat 1921)

"Biz Anadolu'daki kuvayı milliyecilerin işgal kuvvetleriyle baş edebileceğini sanmıyoruz. Mevcudiyetimiz için bunların temsilcilerini yok etmeliyiz. Millet Anadolu'yu soyup, kasıp kavuran kuvayı milliyeye karşı padişah ve halifesi etrafında birleşecektir." (Alemdar, 26 Temmuz 1920)

Başka bir yazısı: "...Kimse çıkıp da bu milletin hali ne olacak demiyor. Azimkar bir hükümet ricali, demir bir el ile kuvayı milliye denilen bu haydutların kafasına bir yumruk indiremiyor. Türkler kendi güçleri ile adam olamaz. Bizleri ancak İngilizler elimizden tutup kurtarabilir. (16 mart 1920 de Alemdar).

"... Bir Osmanlı için İttihat - Terakki düşmanlığı farz-ı ayındır. Bunu bir milletin unutmaması için analar öksüz kalan kızlarını bu kinle büyütmeli. Dullar hudut boyunda toprağa karışan kocalarının ruhuna yapacakları dualarla bu Çete'yi lanetlemeli. Öksüzler, boyunlarını büken bu meşum kuvveti düşündükçe bir veba kadar nefret ve ürkme duymalı..." (Alemdar, 13 Mart 1919).

HÜKÜM: Günümüz Saray ve iktidar yalakası, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı, din sömürgeni ahlak sürüngeni gazeteci ve medya tosunları, mütarekenin dinci gerici basınından hiç de az değildir. Anadolu ikliminin tarihsel bir gerçeği şu ki, Osmanlıdan müdevver Bizans entrikaları bu topraklarda, çok fazla HAİNLER yetiştirmiştir. Gene de Cumhuriyetin affına uğramıştır.

Osman Selim Kocahanoğlu / 14 Ocak 2023

Editör: Kerim Öztürk