Sisteminizce senelerdir toplumu kontrol altında tutmak için acımasızca kullandığınız haberin ve bilginin yegâne kaynağı artık sizin elinizde değil; nasıl öğreneceğimize, nasıl yaşayacağımıza ve nasıl düşüneceğimize karışma hakkınız yok...

Akıl ve bilim dışı dogmatik dayatmalarınızın hayatın gerçekliği karşısında artık hiç bir karşılığı yok. Eşitlerarası bir ilişki biçimiyle iknâ edemediğiniz insanlar, artık meşruiyetini kaybetmiş kof ve kaba otoritenize itaat etmek zorunda değiller...

Gerçeklik algısını kaybettiğini bile fark edemeyen bir zihin dünyasının ürettiği sanal kabullerinizle artık meşgul bile değiliz...

Nasıl iyi yönetiliyor muyuz? Nasıl iyi yönetiliyor muyuz?

Bireysel ve toplumsal farklılıkları zenginlik ve çoğulculuk olarak görmüyor, bu olguyu içselleştiremiyorsanız; hâlâ tek motivasyon kaynağınız kutsallarımızı istismar etmek ve korkularımızı köpürtmekse, zamanın ruhunu ıskalıyor, artık marjinal ve marazi bir noktaya doğru savruluyorsunuz demektir...

Elinizdeki hiç vazgeçemeyeceğiniz tahakküm araçlarını ne kadar hoyratça kullanırsanız kullanın, yine de mahallenizin "vasatlaşma sosyolojisini" bu toplumun bütününe dayatamayacak, kabile kültürünü hakim kılamayacak, kuralları artık siz koyamayacaksınız.

Unutmayın ki, etrafınızda koruma kalkanı olarak inşa ettiğiniz  yanaşma düzeni çemberinin daralmasını, küçülmesini önleyemeyeceksiniz...

Çünkü; toplum artık çözümün "AKIL, BİLİM, HUKUK ve DEMOKRASİ"de olduğunu hissediyor, fark ediyor veya biliyor...                                                                    

Rubil GÖKDEMİR

Demokratik Değişim Hareketi

Editör: Kerim Öztürk