Los Angeles Times gazetesi, 2014 yılında robot muhabir kullanmaya başlamıştı! Gazeteci ve yazılım uzmanı Ken Schwencke'nin yazdığı programa göre deprem veya cinayet gibi bir olay, robota önceden yüklenen şablon sayesinde üç dakika içinde habere dönüşüyordu.

Bazıları deprem bölgesinde gecikmeli olsa da kurulan çadıra övgü düzüyor, çadıra girişte bir antreden geçtiğini, salondan sonra üçüncü bölümde de kiler bulunduğunu ballandıra ballandıra anlatıyor da aklıma "robot muhabir" kavramı geldi... Çadır da çadırmış ha... Sanki Cumhurbaşkanlığı Sarayı...

***

Gerçi şablona göre hareket etmek sadece iktidar yandaşlarına has bir durum değil. Muhalifler arasında da tam tersi bir şablona göre haber yapanlar var. Sahada namusuyla görev yapan gazeteciler ise ideolojik bir şablona sahip olsalar bile acı gerçeklerle yüz yüze geldikleri için bütün önyargılarını bir tarafa bırakarak, durumu olduğu gibi yansıtmaya çalışıyor...

Siyasi iktidar, müdahalede geç kalmadığını, deprem anından itibaren teyakkuza geçtiklerini anlatmaya çalışıyor! Oysa deprem bölgesinde sağ kalanlar, kurtarma çalışmalarının ancak üçüncü günden itibaren başladığını bizzat yaşadı...

Gaziantep'e koordinatör vali olarak görevlendirilen Şırnak Valisi Osman Bilgin ise "Kusura bakmayın belki geç geldik ama geç gelmişsek sizden özür diliyoruz. Bazı şehirleri tamamen yıkıp yeniden yapmak gerekecek. Şehirler haritadan silindi yeni haritalar oluşturulacak. Biz devletin temsilcisi olarak sizi dinlemek, sizlerle beraber olmak için geldik. Durum gördüğünüzden, bildiğinizden çok daha vahim... Açıklanan rakamlardan, belki üç, dört, beş katı kötü..." diyerek gerçeği söyleyebiliyor...

***

Bu büyük deprem fırtınası, ülkenin geleceğini de etkileyecek. Depremden hemen önce ABD ve Batılı 10 ülkenin İstanbul'daki konsolosluklarını neden kapatmış olduğu üzerinde hiç duran yok. Kağıthane'de bir patlama sesinin ardından küçük bir deprem oldu. Kağıthane çukuru Beyoğlu tepesinin altında yer alıyor... Beyoğlu'nun çökmesi mi bekleniyordu?

Kimileri, bazı bilimsel gerçekleri hiç bilmediği için bütün iddiaları komplo teorisi zannediyor. Oysa Türkiye 2019 yılından itibaren, Trakya ve Güneydoğu'da hidrolik çatlatma yöntemiyle petrol arıyor. Başlangıçta, "ABD bu yöntem sayesinde petrol üretimini ikiye katladı" diye sunulan yöntem, sondajla 5 bin metre derinliğe inerek, kimyasal bir sıvı ve su basıncıyla kayaların çatlatılması ve açığa çıkan petrolün aynı boruyla yüzeye fışkırmasına dayalı...

Bu yöntem, depremlere yol açtığı için İngiltere, Almanya ve Fransa'da yasaklandı. İngiltere'de yasak kaldırılınca protesto gösterileri yapıldı.

İddialar üzerine TPAO, Kahramanmaraş'ta biri özel şirkete ait dört kuyu bulunduğunu, ancak petrol bulunamayınca kapatıldığını açıkladı. Kuyuların çapının da 24 santimetre olduğu belirtildi.

Hidrolik çatlatma yöntemi yüzünden meydana gelen depremlerin şiddeti konusunda ise veriler farklı... Teyit org'a göre en fazla 4 şiddetinde deprem meydana gelebiliyor.

Tabii bu tür depremler, mevcut fay hatlarının tetiklenmesi sonucu oluşuyor. Fay hattı yoksa, insan eliyle deprem meydana gelmesi de mümkün değil...

***

2015 yılının Şubat ayı başında İsrailli haham Nir Ben Artzi, İnternet'teki blog sayfasından, ülke dışındaki Yahudilere çağrı yaparak, "ABD ve Avrupa, ekonomik krizlerle boğuşacak. Dünyada pek çok doğal felaket ve büyük depremler olacak. Tanrı, İsrail'in çevresindeki bütün ulusları ortadan kaldıracak. İranlılar birbirini yemekle meşgul. Mısır yanıyor ve onlar Suriye gibi olacak. Türkiye, kendi iç meseleleri ile uğraşacağından İsrail'e dokunamaz. Suriye haritadan silinecek. Bulunduğunuz ülkelerde size iyi davranmıyorlar. Sizin için en güvenli ülke İsrail'dir" demişti...

Bu söylem, "bir hahamın kehanetleri" diye haberlere konu olmuştu. Fay hattı üzerinde büyük depremler olabileceğini herkes söyleyebilir ama "İsrail'in etrafındaki bütün ulusların ortadan kaldırılması" bir kehanet değil siyasi projedir...

Bunları da bir kenara not edelim...

Arslan Bulut / Yeniçağ

Hidroelektrik

Editör: Kerim Öztürk