Müslümanların ilerleyebilmeleri için bu geleneksel din anlayışından kurtulmaları gerekir. Bu ise ancak, Kur’an’a dönüp onu çağa hem uygun hem yön verecek bir şekilde yorumlayarak yeni bir din anlayışı geliştirmekle mümkün olabilir. Fakihlerin dininde, yani fıkıhta demokrasi yoktur, fikir hürriyeti yoktur, müslümana din hürriyeti yoktur ve yanlış bir hilafet anlayışı vardır. Sultanlık, diktatörlük, totaliter bir din ve idare anlayışı vardır. Resmî, gayri resmî dinî grupların ve dincilerin din dedikleri, fakihlerin fıkhı olan bu anlayıştır. Bu geleneksel din anlayışından farklı yeni bir din anlayışı geliştirilmedikçe ve ona karşı çıkılmadıkça müslümanların ilerlemesini mümkün görmeyen âlimler, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin dışında karşılaştığım böyle İslam âlimleri, yeni bir İslam anlayışının doğmasını Türkiye’den bekliyorlar. Devletin ve hükümetlerin bu âlimlerin beklentilerine cevap vermek için, Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyat fakültelerinin ıslah edilip geliştirilmelerine önem vermeleri, dinî olmaktan önce millî bir görevdir.
(Kur'an'a Göre Araştırmalar II kitabından alıntı)