“Evet, ona tam bir İslâm Şâiri diyebiliriz. Kuvvetli, îmanlı, ateşli bir İslâm şâiri! Fakat, Türk dâimâ başta kalmak şartıyla.
Dört lisânı edebiyâtıyla bilen Âkif,Türk olarak yazdı,Türk olarak düşündü,Türk olarak yaşadı ve nihâyet Türk olarak öldü.” (…)
İlk millî kaynaşma ve savaşlarda üstad Balıkesir’e gelmişti. O’nun samîmî arkadaşlarından biri Gönen’e teşkîlât kurmaya gitmişti. Dönüşünde o arkadaş dedi ki:
–(..)’lerTürklere cefâ ediyorlar millî teşkîlâtı boğmaya çalışıyorlar. Âkif’in o zaman hiç düşünmeden, kükreyerek verdiği cevap şudur:
–Orada bir Türk Ocağı açınız ve mücâdele ediniz!
Mehmet Âkif Ersoy’un Kurtuluş Savaşı'nı teşkîlâtlandırma çalışması için ortaya koyduğu gayretlerinden dolayı tanıdık birisi o’na, ‘Üstad, sizi Türkçü görüyorum’ deyince, Âkif’in ağzından alev gibi şu kelimeler çıktı:
–Ya ne zannediyorsun? Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem!”
(Balıkesirli Hasan Basri Çantay, Âkifname, İstanbul, s.225)"
Talat Ülker