GÜNCEL

Sandık başına giderken…

14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinin ülkemizin geleceğini bağlayıcı olduğunu haklı olarak düşünen bazı okurlarımız ve dostlarımız sürekli olarak tercihimizi bizden öğrenmek istiyorlar.

14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinin ülkemizin geleceğini bağlayıcı olduğunu haklı olarak düşünen bazı okurlarımız ve dostlarımız sürekli olarak tercihimizi bizden öğrenmek istiyorlar. Bizim için önemli ve öncelikli olan şahsi ve duygusal tercihlerimiz olamaz. Çünkü Türkiye adeta yeniden milli mücadele verir haldedir. Önemli olan TC’nin bekasıdır; kurulan tuzaklara ve emperyal ağlara düşürülmemesidir. Türkiye güçlü olmak, Anadolu üzerindeki emperyal oyunları bozucu sonuçlar almak durumundadır. Bizim için önemli olan budur. Mücadele herhangi bir partiyle değil Türkiye iledir. Böyle bir kritik dönemde siyasi taassuplar aşılmalıdır. Aile içindeki siyasi yönelim gelenekleri de aşılmalıdır. Her türlü menfaat oyunları böyle bir ortamda çöpe atılmalıdır.

Türkiye’de Türk’e karşı ırkçılık yapanlar, etnik ve mezhep taassubuna saparak Anadolu’da egemen kültür olan Türk kültürüne ve egemenliğimize karşı kimse vasıta olmamalıdır. Milli Mücadele ile TC’nin kurucu felsefe ve anlayışı ile kavgalı olmak ve yüzyıl sonra yeni bir cumhuriyet kurma safsatası muhalefetçe de açıkça reddedilmelidir. Türkiye’de malum sapık bir derneği kurdurarak aile yapımızı içerden bozmaya çalışanlara, ahlaki değerlerle kavgayı, sapma davranışları özgürlük adı altında teşvik edenler aslında Devletin de düşmanlarıdır. Bir dönem ideolojik sınıf çatışması tezini savunanların malzemeleri değişmiş, cinsiyet kavgasını tahrik eder hale gelmişlerdir.

NATO ittifakı içinde olmamıza rağmen, savunma sanayimizdeki sıçrama ve anlamlı üretim ile uğraşma ayıbını gösterenler nasıl dost kabul edilebilir. Sadece ismi bizden olsa da…

Yüz yıllık Cumhuriyeti değiştirerek ülkeyi tanınmaz hale sokmak ve ABD egemenliğine talip olmak yeni bir mandacılığa teslim olmaktır. Ona buna peşkeş çekilecek ne bir toprağımız; ne de bedeli ödenerek kazanılan vatanımız vardır. Bunlarla yasalar içinde mücadele her TC vatandaşı için şerefli bir görevdir. Türkiye Karadeniz’e ABD askeri ve donanmasını sokmayarak Irak ve Suriye’de, Libya’da direnç noktalarını oluşturmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın direnç noktalarını kırarak muhtemel Ukrayna-Rusya savaşında tarafsızlığını bırakarak Türkiye’yi Batı cephesinde savaşa sokmasını bekleyemeyiz. Almanya Ukrayna’ya silah yardımını artırmış; Rusya ile arası açılmıştır. Türkiye’nin bu ortamda savaşa itilmek istendiği görülmektedir. Muhalefetin anlaşılmaz Rusya düşmanlığı ABD baskısından kaynaklanmaktadır. Türkiye direnerek ülke çıkarlarını korumaktadır; parti menfaatlerini değil…

Bazılarının 15 Temmuz 2016 işgal ve darbe teşebbüsü sanki gerçekleşmiş ve sürüyor gibi davranmaları çok çirkin ve düşündürücüdür. Türkiye Ukrayna ve Rusya’yı barış masasına oturtmuş, önemli çabalar göstermiş, tahıl nakli konusunda da başarılı olmuştur. Türkiye’nin son yıllardaki başarıları Avrupa ülkelerince bile kabul görmüştür. Türkiye’de iktidar olabilmek için TC vatandaşlarının teveccühü yeterli olmalıdır. Burada dışardan müdahale kabul edilemez. Maalesef bazı Batı ülkelerinin sesi durumundaki dergi makalelerinde ve bunların kapaklarında hadlerini aşan müdahaleler vardır. Erdoğan’ın gidip gitmemesi seçmenin elindedir; bazı Batı ülkelerinin ve ABD’nin elinde değildir. Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun önünü açmak için ABD desteğine ve onun taşeronu FETÖ’cülerin montaj, kaset ve benzeri işlerine ihtiyaç olmamalıdır.

Bu seçim iktidar ve ana muhalefetin yarışması değildir. Siyasi duygular ve aşırı heyecanlar aşılarak rasyonel şekilde rey vermek durumundayız. Türkiye’nin milli menfaatleri gereği komşu Rusya ile ilişkilerini sürdürmesi gereklidir. Bunun için ABD’den ve NATO’dan izin alma mecburiyeti yoktur.

Ana muhalefet partisinin içine HDP ve FETÖ’cü sızması olduğu anlaşılmaktadır. CHP, kurucusu rahmetli Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisine çekilmelidir. İktidar için artık değişsin ve yeter artık propagandalarının altındaki hedef bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan değil; TC Devletidir. Aslında Türkiye düşmanlığı Erdoğan düşmanlığı kılıfına sokulmaktadır. Maksat bilhassa son yıllarda milli ve yerli bir çizgi izleyen Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakının devre dışı bırakılmasıdır. Bu gelişmeler karşısında Cumhur İttifakında yer alan sayın Devlet Bahçeli’nin ve MHP’nin haksız birtakım tenkitlere hedef olduğu da ortaya çıkmaktadır. Batı ile ilişkilerimizi geliştirmek bazılarına göre milli menfaatlerimizden taviz vermek şeklinde teslimiyetçilik olamaz. ABD milli menfaatlerimize sıkıca sahip çıkmamızdan son derece rahatsız ve Türkiye’den intikam almak peşindedir. Bunun için Genel Seçimler fırsat bilinmiştir.

Sevsek de sevmesek de; tenkit etsek de etmesek de aslında Türkiye düşmanlığı şuurlu bir şekilde Erdoğan düşmanlığına dönüşmüştür. Akdeniz’de, Ege’de ve Ortadoğu’da Türkiye’yi dışlama hedefi göz ardı edilemez. Dikkat et, iyi düşün Türkiye! Kolay dolduruşa gelme… Genel Seçimlerin ülkemiz ve Türk Dünyası için hayırlı sonuçlara vesile olmasını yüce Allahtan dileriz. 

Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL