Büyük filozoflar, bilim insanları ve mütefekkirler parti siyasetine girip başarılı olamazlar. Çünkü vasatlaşma düzleminde ortalamaya intibak edebilme yetenekleri, istisnaları olmakla birlikte çok sınırlıdır. Parti farkı gözetmeksizin ifade etmek zorundayız ki, bir bütün olarak siyaset kurumu bir türlü "temsil kabiliyeti ile ehliyet ve liyakati" bir arada değerlendirebilecek kurumsal kapasiteyi ve mekanizmaları üretemedi...
Sonuç ne mi oldu ?
(Rubil Gökdemir)

***

VASATLAŞMA DÜZLEMİ !
Bu tespitimiz "iyi veya kötü" herhangi değer yargısı içermemektedir...Evet, çok doğru bir tespit; "Büyük filozoflar, bilim insanları ve mütefekkirler, siyasete girip başarılı olamazlar..."

Ve eğer hakiki filozof ve bilim insanı iseler, hâttâ, siyasete ve siyasî kimliklere mesafeli durur, siyasete hiç  girmezler bile.

Çünkü; onlar, itaat etmeyi beceremezler; çünkü onların kendilerine ait düşünceleri vardır, yanlışlanabilen  hipotezleri vardır; çünkü onlar, kendilerine dayatılan görüşleri sorgulamadan ve eleştiri süzgecinden geçirmeden kabul etmezler.
Onlar; hamâset kokan  masal, menkıbe vs.gibi kurgusal hikayelere inanmazlar, akılcı yöntemlerle dünyayı ve olayları anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırlar.
Tartışılmaz dogmaları, mutlak doğruları yoktur.
Liderlere biat etmezler...

Meselâ, "Genel Başkanımızın talimatlarıyla ve himayelerinde..." şeklinde başlayan cümleler kurmazlar...
Hattâ, Genel Başkanları, eleştirmekten bile  kaçınmazlar.

Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı? Asimilasyona yatkın olan Türk'ler için bunların bir önemi var mı?

Düşünsenize;  Büyük İskender'e "Gölge etme başka ihsân istemem" diyebilen Diyojen gibi insanlar, siyasete girer mi, girse de başarılı olabilir mi ?

Veya "Aklını kullanma cesaretini göster, vesayete teslim olma..." diye hem vesayet odaklarını, hem de halkı eleştiren  büyük filozof Kant gibi insanlar, itaat kültürü üzerine kurulmuş siyasî düzende varolabilir mi ?

Siyasî tarihimiz boyunca, AKIL ve AKIL SAHİPLERİ'nden hep korkulmuş ve onlara hep "tehlikeli adam" gözüyle bakılarak ya sürgün edilmiş, ya itibarsızlaştırılmış, ya da katledilmiştir !
Dolayısıyla, "Vasatlık Düzlemini" değiştirecek insanlara yaşama  şansı hiç bırakılmamıştır.

Siyasette, ne kadar çok;  "Bâşüstüne efendim; hay hay efendim; siz nasıl münâsip görürseniz efendim..." derseniz, o kadar çok başarılı olursunuz...!
Bütün "ehliyet, liyâkat ve temsil kabiliyeti" uyumlu ve uslu olma kâbiliyetinden  ibarettir !

Uyumlu, uslu ve itaatkâr olmak; ömür boyu "lidervekili" olarak siyasî yaşamınızı sürdürmenizi sağlar !

NOT; İstisnalar, genel kaideyi  bozmaya yetmiyor ne yazık ki.    

(Reyhan Demirel)

YORUM:

* Mevcut siyasi iklimimizde, sustukça yükselir, yükseldikçe susarsınız.
Bu arada yorumunuz için kutluyorum Reyhan hanım. (Tahsin Bulut)

* Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi öğretim üyesi Prof Dr Aydın Türkbal “Siyasette ilgililer bilgisiz bilgililer ilgisiz oldukça ülke vasattan ve çıkmazdan kurtulamaz” Sorunlar ve siyasetin çıkmazı kördüğümü olmuş sorunlar siyasetçiler kadar aydınlarıda sorumluluktan kurtaramaz bunun bir orta yolu çıkış yolununu aydınlar bilim insanları ve siyasetçiler bulmak zorundadır aksi birlikte çok ağır bedel öderiz. (Sabri Şenel)

Bu yorumlar Demokratik Değişim hareketi grubundan alınmıştır.

Editör: Kerim Öztürk