Tartışmalara neden olan Türk Ocakları İstanbul Şubesi'nin sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı. Sempozyum hakkında bazı kesimlerce bulunan asılsız ithamlara tepki gösterilen bildirgede “Asıl odaklanılması gereken tartışılan konular, tespitler ve çözüm önerileri olmalıydı” denildi. Siyasetin diline dikkat çekildi: Siyaset dilinin din diline yansıması, dinin birleştiriciliğini ortadan kaldırmakta ve toplumumuzdaki kutuplaşmaların derinleşmesine sebep olmaktadır.

Türk Ocakları sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı: Siyaset dili dinin birleştiriciliğine zarar veriyor

SALİHA SULTAN

Türk Ocakları’nın 110. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla düzenlediği 'Günümüz İslam Dünyası’nda Meseleler ve Çözüm Yolları 2' sempozyumunun sonuç bildirgesinde şu ifadeler kullanıldı: “Sempozyum hakkında ve düzenleyici taraf olan Türk Ocakları hakkında kamuoyunda bazı kesimlerce asılsız ithamlar ve haksız değerlendirmeler yapıldı. Asıl odaklanılması gereken tartışılan konular, tespitler ve çözüm önerileri olmalıydı. Kamuoyunda oluşturulmak istenen algının aksine, sempozyumda her türlü siyasî ve dinî ötekileştirme, hizipleşme ve mezhepçi taassuptan uzak, problemlerimizi doğru tespit etmek ve bunlara eleştirel, bilimsel ve yapıcı çözümler üretilmeye çalışıldı. Büyük itinayla düzenlenmiş olan uluslararası böyle bir sempozyumun, siyasi tartışmalara ve kutuplaşmalara kurban edilmesi bizleri üzmüştür.

DİNÎ DEĞERLER, SİYASET ÜSTÜ OLMALI

Biz, din ve din anlayışımız ile ilgili meselelerin bilimsel araştırmalar ve doğru yaklaşımlarla çözülebileceğimize inanıyoruz. Siyaset dilinin din diline yansıması, dinin birleştiriciliğini ortadan kaldırmakta ve toplumumuzdaki kutuplaşmaların derinleşmesine sebep olmaktadır. Dinî ve ahlakî değerler, siyaset üstü olmalıdır. Din siyaset ilişkisinin, ahlakî ve hukukî değerler ortak noktasından hareketle, yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç vardır.”

DİNİ ANLAMAKTA YÖNTEM SORUNU VAR

Sempozyumun sonuç bildirgesinde 13 maddelik çözüm önerileri kısmı da yer aldı:

*Günümüz İslam dünyasının en önemli sorunlarının başında dini anlamadaki yöntem sorunu gelmektedir.

*İslam dünyası, çok boyutlu ahlâkî ve dinî yozlaşma, genç kuşaklarda dine karşı kayıtsızlık, din dilinin yenilenmesi ve dini anlayışın hayatın gerçeklerinden uzaklaşması sorunlarıyla karşı karşıyadır. Çözüm için dinî değerlerin yeni bir bakış açısıyla sunulması ve din dilinin güncellenmesine ihtiyaç var.

*Dinî dışlayıcılık, radikalleşme ve selefileşme problemi, akıl ve bilim düşmanlığı, mezhepçilik ve dini temsil iddiaları toplumları kuşatmış durumdadır. Bu sorunlarla baş edebilmek için, sağlıklı bir din ve din eğitimi politikası oluşturmak gerekmektedir. Gerçeklikten ve hayattan kopuk bir din algısı oluşturma çabaları sorunlarımızı daha da büyütecektir. Din ve din eğitiminin bilimin konusu yapılarak pedagojik eğitim almış kişiler tarafından verilmesi sağlanmalıdır.

SAHİH DİN ANLAYIŞI BEKA SORUNU OLUYOR

Sahih din anlayışı, giderek bütün Müslümanların bir beka sorunu haline gelmiştir. Din anlayışlarını iyileştirmek için en önemli hareket noktası; dini ve fikri meselelerimizi iman meselesi haline getirmek yerine bilimsel verilerin ışığında özgürce tartışmanın imkânlarını oluşturmak olmalıdır. Çünkü bu hareket noktası, özgür düşüncenin, tartışmanın, tekfir ve linç hareketlerinin önüne geçmek ve Müslüman dünyayı tarihte ve bir metaevrende değil günümüzde gerçek bir hayatta yaşatmak için şarttır.

İSLAM DÜNYASININ KURTULUŞU...

Son zamanlarda yaşanan sorunların doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve sağlıklı çözümler üretilmesinin önündeki en büyük engel, aşırı siyasî ve toplumsal kutuplaşma ve taassuptur.

*İslam dünyasının kurtuluşu, ancak ve ancak akıl, ahlak, bilim ve hukukun, bilhassa da kamu hukukunun geliştirilmesiyle mümkün olacaktır.

*İlk insandan bugüne kadar yeryüzünde bulunan yegâne din ve fıtrat dini İslam’ın evrensel ve insan merkezli özünü, akla, bilime insanın yaratılışına ve hayatın gerçeklerine uygun bir yorumunu yapmak zorundayız.

CİNSİYET AYRIMCILIĞINA KARŞI YENİ DİN DİLİ...

İslam'ın evrensel ilkelerini merkeze almak, Müslüman zihnini yeniden yaratıcı bir hale döndürmek için; laiklik, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerle çatışan bir niteliği sahip olmayan, cinsiyet ayrımcılığına karşı duran yeni bir din dili üretmeliyiz.

*Bu sempozyumların aynı başlık altında 3. ve 4.’sünün diğer İslam ülkelerinde önümüzdeki yıllarda yapılarak geleneksel hale getirilmesi son derece yararlı olacaktır.

Editör: Kerim Öztürk