"Katı bir disiplini, savaş için yaratılmiş fanatik bir cesareti, delici çelik-gri gözleri ve açık saçları olan bu yalın genç asker, Turan ovalarının Boz Kurt türüydü, ve bu hasletler   onu eyleme geçirdi. Anzakları durdurmak için.  

Eğer O,  o kadar etkili eylemlerde bulunmasaydı Anzaklar bozguna uğramayacaktı.

Savaş Bakanı Enver Paşa tarafından önemsenmeyen ve ötelenen bu subayı Alman komutani Liman von Sanders kısa sürede kalitesinden fark etti. 

Mustafa Kemal, çıkarma sabahı saha manevraları için 57. Alayını toplamış talim yapıyordu.....25 Nisan sabahı 5.30'da çıkarma haberini duyan Kemal görev alanı dışında ve aldığı emirlere aykırı olmasına rağmen insiyatif kullanip olaya müdahil oldu ve  ölümüne  bir taburla ve zaten bölünmüş 57. Alayı ile yola çıktı ve 971 nolu tepede çıkarmaya  karşı koydu.

İşin garibi, Ari Burnuna daha önce hiç gitmemisti, ancak askeri içgüdüleri ona  971 Nolu tepenin korunması gerektiğini söyledi ve o harekete geçti.

Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına Yüce Türk milleti ve asil çocuklarına

İlk sabah saat 8'e kadar inen 8000 Anzak'a karşı sadece 500 Türk vardı, ama saat 1'e kadar Kemal'in güçleri dağ sırtlardaydı. 
Çelik kadar soğuk olan Kemal,  Anzaklara karşı direnmek  için 9. Bölgeden bir alay daha getirdi. 

Avustralyalılar bu nedenle on dokuzuncu Türk Tümeni ve yukarıdaki yüksekliklerde bir başka alayla savaşmak zorunda kaldılar.

Kaderin onlara karşı en iyi Türk subayini  göndermesi zordu , üstlerindeki sırtlara sıkıca oturması iki kat zor.  Kemal'in karargahi tepenin birkaç metre altında bir dakikalık yürüyüşle tüm istila hattını görebilir konumdaydı. 

Anzaklar ilk gece Birdwood'un  sıkışık karargahında bir toplantı düzenledi ve o sonsuz gece boyunca Anzak'lara 'dışarı çıkıp taaruzu emretti. Bir bakıma olaylar artık onları destekliyordu. Kemal'in adamları direndi ama ertesi sabah karşı saldırı için çok yorulmuştu ve takviyeleri yoktu, çünkü Kemal Helies'de daha büyük bir zorluğun karşılandığını fark etti ve bu yüzden yardım istemedi. 

Bununla birlikte, 27  Nisan sabahı mevcut askerleriyle genel bir saldırı başlattı, ancak Anzak hattı tutunmayı başardı. Takviyeli, adamlarıyla Cumartesi günü yine saldırdı, ama tekrar tekrar geri püskürtüldü. 
Şimdilik imkanın geçtiğini anlayan Kemal, vazgeçti. Önümüzdeki birkaç ay boyunca sabit savunma  savaşına  devam etti ama , Ağustos'ta  bu sefer beklediği fırsat gelmisti.
 
Sari Bair'e karşı büyük bir İngiliz saldırısı planlandı, çünkü herkes Sari Bair'in düşmesinin muhtemelen Boğazların düşmesi anlamına geleceğini biliyordu ve karsilarinda yine Kemal vardi.
Derhal  Ağustos ayındaki ana saldırımızı karsıladı, ancak büyük tehlikeyi fark ederek Suvla ve Anzak arasında bir kama harekatı kullanma imkanını algılayarak, kuzeyden aşağı indi, Türk moralini restore etti, aceleyle en tehlikeli peional keşifini yaptı ve 9 Ağustos'ta Chunuk Baire amansızca saldırdı ve ertesi gün müthiş darbeler aldı. 
Ezici kayıplara rağmen, Türkler işgalcileri yükseklikten aşağı indirdi ve son umutlarını da hayal kırıklığına uğrattılar. 

Birkaç  saat boyunca Avustralyalılar aslında Chunuk Bair'in zirvesine sahiptiler, ancak büyük ölçüde Suvla cephesinde karşılaşılan zorluklar nedeniyle geri döndüler; ve o şans bir daha asla gelmedi. 

Kemal, Ağustos ayında, Türkler için Sari Bair'in ana sırtını kazandı ve böylelikle askeri açıdan Savaşı sona erdirdi. Böylece, 35 yaşındaki bu albay üç muharebeyide  doğrudan ve hayati derecede etkiledi:  İniş sabahı Anzak'ta, Suvla'da ve yine 10 Ağustos'ta Anzak'ta. 

İngiliz Resmi Savaş Tarihçisi haklı olarak şöyle diyor: 'Tarihte nadiren tek bir bölük komutanının bireysel girişimleri ile üç kez ayrı ayrı hem muharebenin hem savaşın hemde  ulusun kaderi üzerinde bu kadar derin etki yapmıştır. 

Çanakkaleden sonra Kemali yıpratma amaçlı istanbuldaki yozlaşmış rakipleri oyunlar sonucu, onu hep umutsuz hem kaybedilmiş kafkasya cephelerine, dağılmış orduların başında suriyeye falan yolladılar. Ve  en sonunda yenilen teslim olan Osmanlının ardından olmayan orduların başına Anadolu'ya gitti.

Kemal buradada hem akut böbrek rahatsızlığıyla, hem yoklukla, hem sıtmayla hem muhaliflerle, hem akciğerine batan kırık kaburgayla ayakta kalmayı ve imkansızı başardı.
Anadoluyu düşmanlarindan temizleyen Bozkurt şimdi ülkesinin tek adamı ve ulusunu tam anlamıyla yoktan varetti. 

Bu bütün dünya tarihin en büyük tarih anlatılarindan biridir.

(Anzak Tarih Dergisinden alıntı 1937)

Editör: SEFA BUĞRA ŞENEL