Değerli dostlarımız,

Ocağımızın 52. Şurası Tekirdağ Aydınlar Ocağı’nın ev sahipliğinde 16-18 Mayıs tarihlerinde Tekirdağ’da yapıldı. Şurada davetlileri karşılayan Ocak Başkanı Sayın Halide Savaş ve arkadaşlarını, üyeleriyle toplantıya katılan Tekirdağ Türk Ocağı’nın Başkanı Sayın Kamile Gülgezen’e ve Yönetim Kurulu üyelerine güler yüzle ve samimi olarak bizleri karşıladıkları ve başarıyla toplantıyı sürdürdükleri için ne kadar teşekkür etsek azdır. İki önemli kuruluşumuzun Tekirdağ’daki temsilcilerinin faaliyetlerde böyle güzel işbirliği göstermeleri aslında bütün Türkiye’ye örnektir. Herkese ders olacak bir gelişmeyle karşılaştık ve son derece memnun olduk. Her iki derneğimizin mensuplarını tebrik ederiz.

Biz Aydınlar Ocağı olarak Türkiye için yapılan doğru işlerin yanında, yanlışların da medeni ölçüler içinde karşısında görüşlerimizi makalelerimizde ve kitaplarımızda devamlı ortaya koyuyoruz. Parti taassubuna teslim olmamayı daima gerekli sayarız. Kuruluşumuz yıllardır birilerine yıkama ve yağlama servisi olmayı reddeden ve destek aramayan milli ve yerli bir kuruluştur. Ocağımız görüşlerine senede iki kere düzenlediğimiz hem Şura sonuç bildirgelerinde, hem de Genel Başkanımız ve üyelerimizin kaleme aldığı makaleler şeklinde internet sayfamızda yer vermekteyiz. Türkiye’ye yönelen saldırılara ve ihanetlere karşı daima ses veren bir kuruluş olmuşuzdur. Ocağımız partiler üstü olmakla beraber Türkiye’ye yönelen saldırılara ve kuşatma hareketine hiçbir zaman sessiz kalmamış ve görüşlerini çekinmeden ortaya koymuştur.

Bizim öncelikli partimiz “Türkiye Cumhuriyeti Devletidir”. Bunu sürekli belirtme ihtiyacı duyuyoruz. Çünkü bizleri yıllardır tanıyan fikir çizgimizin Türk milliyetçiliği ve Türkiye sevgisi olduğunu bilmesi gereken bazı çevreler ve şahıslar yanlış şartlandırmalar sonucu akla ve mantığa aykırı bir şekilde çoğu zaman siyasi amaçlarla kullanma peşine de düşmüşlerdir.

Maalesef 52. Şura’nın sonuç bildirisini düzenlemek için bütün Ocaklarımıza bildirerek kısa metinler ve görüşler talep etmemize rağmen, sonuç bildirisi için bize yeterli görüş gelmedi. Konuşma iyi de, yazmadan genelde kaçıyoruz. Yıllardır uyguladığımız esaslara uymayan bir talep Şura başladıktan çok sonra bize ayaküstü getirildi. Daha önce tanıdığımız bir üyemiz maalesef hiç de kendisine yakışmayan şekilde bizimle pazarlığa girişerek metnin sonuç bildirisinde yer almasını, aksi halde! Aydınlar Ocağı Genel Merkezini ve şahsımızı tenkit edeceğini saygı hudutlarını aşarak açıklamıştır!. Keşke bu arkadaşımız tenkit etseydi ama saygısızlık yapmamış olsaydı! Yeterli bir bilgiye sahip olmadığımız bir metin hakkında doğru dürüst bilgi de alamadık. Bize metnin gönderildiği söylendi ama whatsappda metni bulamadık. Metnin neden bizlerden kaçırıldığı anlaşılamadı. Bildirinin daha sonra siyasi amaçlar doğrultusunda hazırlandığını, işe parti kavgalarının karıştırıldığını fark ettik. Aydınlar Ocağı Şurası kimsenin siyasi çatışma meydanı değildir. Kendimize daha uygun bir yer aramalıyız. Oturum başkanının tecrübesizliğinden de faydalanılarak Ruhittin Sönmez’e program dışı söz verildi. Bizleri tamamen yanlış anlaşılacak şekilde tanımlayan bir konuşma yaptılar. Biz de tabii ki cevap hakkımızı kullanmak zorunda kaldık. Bölücü ve ırkçı malum terör örgütünün bildirisinde kabul edilemeyecek, haddini aşan çirkin saldırılarına, gerçekleri saptırmalarına her zaman olduğu gibi hassasiyet göstererek internet sitemizde bir cevap yazısı hazırlamıştık (14.05.2025). Yayınlanan bu yazı kamuoyuna duyurulmak üzere 1300 civarında kişiye whatsapp yoluyla iletildi. Bundan sanki habersiz gibi davranılarak aleyhimize anlaşılmaz şekilde siyasi amaç ileri sürülerek yapılan çirkin propagandayı şiddetle reddederiz.

Helvacıya helva, fırıncıya da ekmek satılamayacağını unutanlar, aleyhte propagandayı marifet sayanlar, bizleri anlamakta zorlananlar, yanlışlarını sürdürmüşlerdir. Ancak, üyeler dışında toplantıya katılan çok sayıda misafirleri rahatsız edici bu konuşmayla utanmadan ve sıkılmadan yanlış etki altına almaya çalışılmıştır. Böyle üzücü bir olay ve tertiple ilk defa bir Şurada karşılaşmış olduk. İtibar kırmaya dönük, ismimiz üzerinde aşağılamaya ve haksız suçlamaya dönük bu gibi beyanların neye hizmet ettiği de anlaşılamamıştır. Tabii ki bu durum üzüntüye de sebep olmuştur.

Daha önce de aşırı sol ve FETÖ terör örgütü ve ABD çocukları tarafından çeşitli saldırılara da uğradığımız için Ocağımızın ve şahsımızın hedef alınmasını yadırgamıyoruz. Aslında tersi bizi yadırganır hale sokar. Bu çirkin ve saygısızlık eseri olan saldırı sahiplerinin siyasette ona buna sığınma eğilimlerini ve muhtemelen aferin beklemelerini de yadırgadık. Ocağın itibarını zedeleyici oyunlar sürekli boşa çıkmıştır. 

Herkes kullanılmaktan uzak durmalıdır. Parti taassubu asla çatışma konusu yapılmamalıdır. Aydınlar Ocağı’nın Şuraları buna hiç müsait değildir. Terörsüz Türkiye mücadelesi konusu devlet politikası ve devlet aklının bir gereği halini almıştır. Aydınlar Ocağı devletle kavgalı sol ve sağ kuruluşlardan birisi değildir. Devlet aklı ve politikasının bazı siyasi partilere yaslanması da yanlıştır.

Terör Örgütlerinin Dünyada Demokrasi, Hukuk ve Özgürlük Getirdiği Ülke Var mıdır? Terör Örgütlerinin Dünyada Demokrasi, Hukuk ve Özgürlük Getirdiği Ülke Var mıdır?

Bize yerli ve milli olan bu değerli Ocağı emanet edenlere saygı ve vefa duygusu ile dolu olduğumuzdan Ocağı karıştırıp sorunlar çıkarma peşinde olanlara yanlış adres seçtiklerini ifade ediyoruz. Bu değerli ve partiler üstü kuruluşumuzu parti çatışmalarına ve haksız ve mantıksız birtakım yanlışlara alet etmeye kimse cüret etmemelidir. İnsanlarımızı birbirine düşman değil, dost kılmanın yollarını aramalıyız. Derneğimizi ve şahsımızı hedef alan bu haksız suçlama, kişiliğimize itibar kaybettirme çabalarına karşı yapılması gereken her şeyi yapacağımızı herkes bilmelidir. Herkesten ricamız bizim rahat bırakılmamız; lüzumsuz işlerle uğraştırılmamamız ve sorunlarla karşı karşıya olan ülkemize hizmet etme alışkanlığını sürdürmemizdir. Bizler olup biteni gayet tabii takip ederiz. Ama siyasetin içinde hiç olmadık ve olmayı da düşünmeyiz. Bizde kararları Yönetim Kurulu verir, bazı siyasetçiler değil… Hele günümüzde Ortadoğu’da Türkiye’nin içine düşürülmeye çalışılan tuzaklara karşı bizim faaliyetlerimiz birer cevaptır. Birbirimizle uğraşmaktan belki bazılarımız ayrı bir zevk alıyor olabilir. Ama bu hastalığı da artık terk edelim. Birbirimize destek olalım; siyasetçi Balkan Harbi’ndeki yanlışlara, parti kavgalarına, “dün Enver gelecekse Bulgar gelsin” diyebilenlere ve ihanetlere de kimse özenmemelidir. Balkan Harbinde sonuç herkes için olumsuz olmuştur. Yakın tarihimiz yeni nesillere öğretilmelidir. Sadece zaferleri değil, yenilgi de genç nesillere anlatılmalı ki onlara ders olabilsin.  Kuruluşumuz kullanılmaya müsait bir dernek de değildir.        

Unutulmamalı ki; terör örgütünün asıl düşmanlarından biri de çocuğunu örgüte vermeyen, fidyeyi örgüte ödemeyen, evini ve tarlasını koruyan Kürt vatandaşlarımız olmuştur.

Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL

Editör: Kerim Öztürk