Aydınlar Ocaklarının Tekirdağ'da yapılan 52. Büyük Şurası başarıyla tamamlanmıştır. Şura, tertip ve düzeni, programı, sunulan konferans ve tebliğleri ile Ocağımızın 55 yıllık tarihine, amaçlarına, fikri ve kültürel potansiyeline uygun bir seviyede gerçekleşmiştir. Şurayı Genel Başkanımız Prof. Dr.  Mustafa Erkal ile iletişim ve işbirliği halinde düzenleyen ve başarıyla yürüten başta Tekirdağ Ocağı Başkanımız Halide Savaş olmak üzere Yönetim Kurulu üyelerine, destek olan Türk Ocağı Başkanı ve Namık Kemal Evi Başkanı ile gençlerden oluşan  destek ekibini kutluyor, konukseverliklerine teşekkür ediyoruz. 
Aydın kişi düşünen ve düşüncesini toplumla paylaşan kişi demektir. Herkes bir konuda aynı düşünmek zorunda değildir. Hele yıllardır Aydınlar Ocağı çatısı altında uzun yıllardır mücadele eden dost ve arkadaşların, PKK'nın Terörsüz Türkiye konusundaki bildirisi ile ilgili tartışmaların 52. Şura'da bırakılması ve devam ettirilmemesi  gerekir.  Çünkü bu tartışmalar hem başarıyla gerçekleştirilmiş 52. Şura'yı gölgeler hem de Aydınlar Ocağının birlik ve beraberliğine zarar verir. Şunu unutmayalım, Aydınlar Ocaklıların odak noktası Türk Milliyetçiliğidir.

Özgür Özel'e Açık Mektup! Özgür Özel'e Açık Mektup!

2013 yılı Ocak ayında "Lider, Fikirdir" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bugün yine aynı fikirdeyim. Çünkü Lider de diğer insanlar gibi fanidir. 

Lider; peygamber, evliya, melek, mucize adam filan değildir, bizim gibi insandır. İnsan olması gereği liderin de zaafları, eksikleri, duygusal tarafları vardır. Onun da düşüncelerinin, kişiliğinin ve eylemlerinin bize ters gelen tarafları bulunabilir. Zaaf gördüğümüz bazı davranışlarına şahit olabiliriz. O zaman ne yapacağız? Lidere kızıp, uğruna ömrümüzü adadığımıza inandığımız fikirleri, ülküleri, ilkeleri, kısacası dâvâyı terk mi edeceğiz? Lider bir gün fâni dünyadan ayrıldığında her şey bitmiş mi olacak, dâvâyı bırakıp kaçacak mıyız? O zaman bizim dâvâ adamlığımız nerede kalacak?  Neticede Lider de, bizim gibi, inandığımız dâvânın emrinde olan, onun başarısı için çalışan ve dâvâsını milletin bütününe benimsetmeye uğraşan bir kişidir.

Lider gibi, parti, sendika, dernek ve ocak gibi kuruluşlar da geçicidir. Yarın bu kuruluşlar kapatıldığı veya kendi kendine kapandığı zaman her şey bitecek mi? Asıl ve kalıcı olan, fikir ve dâvâdır. 
Buhranlı dönemlerden ancak dâvâya dört elle sarılarak çıkabiliriz. 

Liderler ise dâvâ mensupları arasındaki tartışmaları, taraf olmadan, kırıp dökmeden ve dâvâya zarar vermeden sonlandıran kişilerdir. Çünkü Liderin görevi, camianın birlik ve beraberliğini sağlamaktır. Camianın da görevi, Lideri yıpratıyorum  veya Lideri destekliyorum diyerek teşkilatı ve dâvâyı yıpratmamaktır. 

Aydınlar Ocaklarında görev alan ve üye olan arkadaşlarımız Türk'ün ateşle imtihanını başarıyla geçmiş, dâvâsı için her türlü fedakarlığı yapmış, çileyi çekmiş, mağduriyeti yaşamış arkadaşlardır. Onun için arkadaşlarımızın farklı düşüncelerinin, fıtratın gereği olduğunu idrak edip hoşgörüyle karşılayıp birlik ve beraberliklerini sürdürmeleri gerekir. Mesailerini, bugün iç ve dış güçler tarafından paramparça edilen Türk milliyetçilerini tekrar bir araya getirmeye, en azından "Dilde, fikirde, işte birlik" yapmalarını sağlamaya harcamalıdırlar. Şunu unutmayalım, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasına kastedecek hainlerin karşısında durabilecek tek güç, Türk Milliyetçileridir. Onun için meselelere siyasi tercihler açısından değil, milli menfaatler açısından bakmak gerekir. 

Bu duygu ve düşüncelerle Aydınlar Ocaklarındaki bir arkadaşımızı bile kaybetme lüksümüz olmadığını belirtiyorum. Aydınlar Ocaklarının yönetiminde görev alan arkadaşlar, ocak çatısı altında siyaset yapmamaları, arkadaşlarını da siyasi tercihlerine göre muamele etmemelidirler. Bizim etrafında buluşturan tek odak noktası,  Türk  Milliyetçiliğidir. Allah, bu fikir etrafında birlik ve beraberliğimizi güçlü kılsın. 
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN.

Dr. Sakin Öner 

Editör: Kerim Öztürk