Bugün, uzun zamandır gitmediğim Eminönü, Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı’nı gezdim. Kuru yemişçiler, peynirciler ve şekercilerin dışında, neredeyse tüm dükkânlar çeyiz mağazasına dönüşmüş.
Muhteşem Yüzyıl dizisini izleyen kızlarımızın hepsi adeta Hürrem Sultan olmuş. Kına gecesi için hazırlanan malzemeler —kına tepsisi, kına kutusu, çerez torbası, oynama mendili, gelinin arkadaşlarının takacağı taç ve duvak, yetmedi bir de gelen misafirlere verilen hediyelikler— tamamen gereksiz ve kullanılmayan ürünler haline gelmiş. Bunların büyük kısmı, tören sonrası çöpe atılacak eşyalardan ibaret.
Asla elinizi yüzünüzü silemeyeceğiniz, üzeri incik boncuk dolu gösterişli havlular... İnci işlemeli tuvalet ve banyo paspasları... Boncuklu perdeler... Bunların hiçbiri kullanım amacı taşımıyor; yalnızca seyirlik. Yani ihtiyaç değil, sadece gösteriş unsuru.
Ben, dünyanın birçok ülkesini gezdim. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere; Mısır, Fas, Bangkok, Ürdün, İsrail ve Suudi Arabistan... Aklımda kalanları sıralarsam epey uzun bir liste çıkar. Her gittiğim yerde aynı soruyu sordum:
"Siz düğünlerde ne yapıyorsunuz?"
Hiçbirinde bizim gibi gereksiz seremoni yok. İki genç evlenmek istiyorsa, aileler ve yakın çevre sadece destek oluyor. Göstermek, sergilemek, hava atmak gibi bir dert yok.
Bizde ise bu mantıksız alışkanlıklar yüzünden bankadan beş yıllık kredi çeken aileleri biliyorum. Gençler borçla hayata başlıyor, yıllarca bu borcu ödemek zorunda kalıyor. Anne babalar da çocuklarının arkasından aynı şekilde borç ödüyor.
Lütfen, ihtiyacımız olmayan, sadece gösteriş için yapılan bu harcamalardan vazgeçelim. Gençler en güzel yıllarını borç ödemekle geçirmesin. Aileler de sırf "el âlem ne der" diye yıllarca maddi yük altında kalmasın.
Ve son olarak şunu da eklemek istiyorum:
Yabancı kızlar bu tür ağır ve gereksiz isteklerde bulunmadığı için, birçok Türk genci evlenmek için yabancı eş tercih ediyor. Bu, toplumumuzun düşünmesi gereken bir durumdur.
EDİBE KÂHYA AYDIN
