Bilindiği gibi Peygamberimizin (sav.) doğumu kameri takvime göre Rebiülevvel ayının onikinci (pazartesi) gecesidir. Diyanet İşleri Başkanlığı' mız birkaç yıl önce başlatmış olduğu güzel bir gelenekle bu tarihin miladi takvimdeki karşılığı olan 20 Nisan gününün içinde bulunduğu haftayı kutlu doğum haftası olarak kutluyor. Çeşitli kurum ve kuruluşların da katılımıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Güzel bir uygulama olmakla beraber, onu yılda bir gün, bir hafta değil her gün anmak gerektiğini ve peygamberimizi (sav) en güzel anma şeklinin de onun gibi yaşmaya çalışmak olduğunu düşünüyorum.

Onun çizgisinde yaşamak, onun sünnetlerine sıkı sıkı sarılmak, onun ağladığı gibi ağlamak, onun güldüğü gibi gülmek, onun gibi yemek, onun gibi içmek, onun gibi uyumak, onun gibi uyanmak, onun gibi ibadet etmek...

Onun gibi kul olmak, onun gibi eş olmak, onun gibi arkadaş olmak, onun gibi baba olmak, onun gibi komşu olmak, onun gibi  imam olmak, onun gibi öğretmen olmak, onun gibi tüccar olmak, onun gibi komutan olmak, onun gibi hakim olmak, onun gibi idareci olmak, onun ahlakıyla ahlaklanmak...

Hayatın her anında onu taklit etmek, ona benzemeye çalışmak, onun gibi samimi, sadakatli, merhametli, şefkali, vefalı, dürüst olmak, riyakar olmamak , yalandan, gıybetten yılandan kaçarcasına kaçmak...

Onun nezaketini, temizliğini, sadeliğini, cömertliğini, dünyaya ve olaylara bakışını, problem çözme tekniğini, istişari yönünü, toplumsal sünnetlerini hayata geçirmek...

Elhamdulillah müslümanım diyen herkes bu saydığımız ve sayamadığımız hasletlerden hepsine gücü yetmezsede bir veya birkaçını hayatına tatbik etmekle onu (sav) yadetmiş olacaktır.

Peygaber efendimizi layıkıyla anabilme dileğiyle.