BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ VE GÜNEY İLLERİMİZDE DEĞİŞEN NÜFUS
Hatay / Antakya, Makedonlar ve Romalılar dışında MÖ 4000’li yıllardan itibaren Turani oldukları düşünülen Hattiler, Hititler, Medler, Partlar, Urartular, İskitler ve Oğuz boyları için yurt olmuştur. 

*
Yakın tarihimizde ise, tüm Ortadoğu’yu ve dolayısı ile Hatay’ı da içinde barındıran Türk Devletleri 868 yılından itibaren Tolunoğulları Akşit’ler, Samanoğulları, Karahanlılar, Memluklular, Büyük Selçuklular ve Osmanlılardır.
*
Bölgeyi imparatorluğunun topraklarına katan Oğuzkağan Samandağı’nda denize girmiştir. Antakya üç dinin ilk yeşerdiği, medeniyetlerin beşiğidir. 
*
Hz. İsa’nın havarilerinden Sen Piyer 29 – 40 yıllarında kurduğu dünyanın ilk kilisesi ile burada Hristiyanlığı yaymaya çalışmıştır. 
*
Kur’an’da sözü geçen Habîbünneccâr’ın ülkesidir. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır seferine bu bölgeden geçtiği gibi, dönüşünde de ordusunun temelini oluşturan Türkmen birliklerini bölgeye yerleştirmiştir.

*
Birinci dünya savaşı sonunda Osmanlı devletinin yenik sayılması ile de Fransızlar 1 Kasım 1918’de Hatayı işgal etmiştir. 

*
Atatürk’ün dediği gibi Hatay 40 asırdır Şuppiluliuma’dan beri Türk yurduydu ve düşman elinde esir bırakılamazdı ve Hatay, Atatürk’ün yüksek diplomasisi ile tek kurşun atılmadan 23 Temmuz 1939’da Anavatana katıldı. 

*
Suriye, yıllarca Hatay’ı kendi haritaları içinde gösterdi. Son yıllarda Türk komutanların askerlerinin başında sınırda boy göstermeleri sonucu Suriye’nin gafleti sona erdi. 

*
Günümüzde ise, büyük stratejik öneme sahip 40 asırlık Türk yurdu, yine Suriyelilerle dolduruldu ve Suriyeli nüfusu Hatay’ın bazı ilçelerinde Türk nüfusunu geçti. 

*
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın sık sık dile getirdiği bu durum, Ülkemizin gizli istilasından başka bir şey değildir.

*
Suriyeliler kardeşimiz olabilir. Hatta bunların büyük çoğunluğu asimile olmuş Türkler, Türkmenlerdir. Fakat onlar ülkemize ve Hatay’a Suriyeli olarak geliyorlar veya sokuluyorlar.

*
Ülkemizin büyük bir kısmı maddi ve manevi olarak stratejik ortaklarımız tarafından kuşatılmaktadır.

Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler Saatler sonra enkaz altından kurtarılan bebekler

*
Bu stratejik ortaklarımız diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi Suriye’nin de yeraltı zenginliklerinin üçte birine el koymuştur. Bu sözde stratejik ortaklarımız güney sınırlarımızda İŞİD, EL – KAİDE, YPG, PYD, PKK gibi teröristleri beslemiş, eğitmiş, donatmış ve Türkiye’ye karşı cephe oluşturmuş ve bölgede kuracağı bir terör devletinin temelini atmıştır. 

*
Suriyeli kaçkınların güney sınırımızdaki illeri doldurmaları, Türkiye’nin de sınırlarını değiştirmeyi amaçlayan Büyük Ortadoğu Projesinin bir parçası olduğu açık değil midir? 

*
Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekâtında Türkiye’ye karşı hain hazırlıkları ortaya çıkmıştır. Görülüyor ki, haritalar değiştirilmeden önce bölgenin nüfusu değiştirilmektedir. Bu durum yarın düşmanlarımız için büyük avantaj oluşturacaktır.

*
Amerika’da yaşamak ve Amerikan vatandaşı olmak için gidenlere; Amerikan bayrağı, yasaları ve kanunları üzerine bağlılık ve sadakat yemini ettirilir.

*
11 yıldır ülkemizde yaşayan 5 – 6 milyon Suriyeli Türkiye’ye en az 100 milyar dolara mal olmuştur. 

*
Bunun yanı sıra ailesini, çoluğunu çocuğunu terk edip akın akın Türkiye’ye giren Afgan gençleri hangi amaca hizmet doğrultusunda ülkemize sokulmuştur? 10 yılda Türkiye nüfusunun yüzde onu yabancılaşmıştır. 

*
Bunlara doğru dürüst ne Türkçe eğitim, ne vatandaşlık yönünde eğitim, ne adaptasyon eğitimi verilmemiş ve kendi başlarına buyruk uyumsuz kolonileşir hale gelmişlerdir. 

*
İstanbul’dan sonra illerimizdeki en çok Suriyeli nüfus Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa, Adana ve Mersindedir. Her birinde yarım milyon Suriyeli bedavadan gençlerimizin, üniversitelimizin, işçimizin, işsizimizin, haklarını gasp etmektedir. Lokmalarımıza hak etmedikleri şekilde ortak olmaktadır. Büyük Orta doğu Projesinin bir parçası olarak ortak olmaktadırlar. 

*

Bu stratejik ortaklarımızın aynı zamanda Türkiye’yi ekonomik olarak çökertme projesidir. Çok geç kalınmıştır. Ama zararın neresinden dönülürse kardır. Yine de ivedi önlemler alınmalıdır. 

*
Unutmayalım, su uyur düşman uyumaz.

Editör: SEFA BUĞRA ŞENEL