PKK'nın Silah Bırakması Konuşulurken, Derin Bir Tehlike Yaklaşıyor
Türkiye, terörle mücadelede yeni bir döneme girerken, PKK’nın silah bırakması konusu gündemin merkezinde. Ancak perde arkasında dönen derin senaryolar, yalnızca bir terör örgütünün susması değil, Türkiye’nin birliğine, kardeşliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik organize bir saldırının parçası olabilir.
Batı’nın istihbarat laboratuvarlarında yazıldığı öne sürülen bu kanlı oyun, yalnızca PKK ile sınırlı değil. Aynı masada, etnik ve mezhebi fay hatlarını kaşıyan taşeron yapılar da sahnede.
Final: Hepimizi Vuracak Bir Gelecek
Eğer dikkatli olmazsak, bu senaryoda Kürt de kaybedecek, Türk de. Hep birlikte büyük bir yıkımın içine sürükleneceğiz.
Avrupa ve ABD destekli yapılar, Türkiye’yi “Lazistan, Kürdistan, Türkistan, Arabistan” gibi yapay parçalara ayırmayı hedefliyor. Amaçları, Anadolu’yu uzun vadeli bir iç savaş coğrafyasına dönüştürmek.
Yeni Sevr Planı mı?
Bu planın temelinde yatan düşünce, “Yeni Sevr Antlaşması” vizyonudur. Türkiye’nin doğusunda çatışma, batısında ise kontrollü kaos yaratılarak, İstanbul’u “evrensel şehir” kisvesiyle küresel bir merkeze dönüştürmek amaçlanıyor.
Mezhep ve Etnik Fitne
Bir diğer adım ise mezhep çatışmaları... Alevi-Sünni gerilimini derinleştirmek, Türk-Kürt kardeşliğini yok etmek, Arap ve Laz vatandaşlarımızı ötekileştirmek bu senaryonun temel taşlarını oluşturuyor.
Amaç, kardeşi kardeşe kırdırmak, Anadolu’yu bir kez daha kan gölüne çevirmek.
Medya ve İstihbaratla Savaş
Batı, çocuklarını cepheye sürmez; onların en büyük silahı fitne, istihbarat ve medya üzerinden yayılan algı operasyonlarıdır.
Her kim ki bu büyük senaryoyu görmeden "barış" türküsü söylüyor, her kim ki bu küresel kumpası fark etmeden "çözüm" diyor, erken konuşuyor olabilir.
Uyanık Olma Zamanı
Türkiye’nin birliği, tarihsel misyonumuzla, sağduyu ve stratejik akılla korunur. Devletimizin tüm yetkilileri ve halkımız bu konuda uyanık olmak zorundadır.
Bölünmek barış değildir.
Etnik ayrışma özgürlük değil, esaretin ilk adımıdır.
Bugün sessiz kalırsak, yarın adımızı bile unuttururlar.
Bu yazı, ülkesini seven bir vatandaş olan Savcı Sayan’ın kişisel görüşlerini içermektedir.