Çin, Türkiye’deki Uygurlara Çin ajanları eliyle sınır ötesi zulmünü sürdürüyor Çin, Türkiye’deki Uygurlara Çin ajanları eliyle sınır ötesi zulmünü sürdürüyor
Atatürk'ün direktifiyle yazılmış olan tarih kitapları, 1931 yılından 1949 yılına kadar ders kitabı olarak okutuldu. 

Sümerlerin dilinin eklemeli Türkçe olduğuna ve Türk tarihinin derinliğine inen bu kitaplar ABD ile 27 Aralık 1949'da 'FULBRİGHT' anlaşması sonrasında yasaklandı.



1- Türkiye'de Büyük Atatürk'ün vefatının ardından başlayan karşı devrimin ilk adımı, Milli Eğitim sistemi üzerinden atıldı. 
Cumhuriyetin şah damarı olan Milli Eğitim sistemi üzerinden başlatılan karşı devrim ile kesildi.

2- Eğitim sistemindeki ilk 'katliam' Köy Enstitüleri'nin kapatılmasından önce, Fulbright Anlaşması ile başlamıştır. 

Bu anlaşma ile ABD, Türkiye'nin Milli Eğitim'ine el atarken, eğitim sistemindeki Türk milliyetçiliğinin aşınmaya girdiği bir dönem başlar.

3- "SÜMERLERİN DİLİNİN EKLEMELİ TÜRKÇE OLDUĞU YAZIYORDU"

Bu kitaplarda bulunan haritalar Atatürk tarafından çizilmiştir ve kitaplarda Türk uygarlığının ne kadar eski ve köklü olduğu anlatılmaktadır.

4- Kitaplarda Anadolu'da Türklerin tarihinin Malazgirt savaşından çok eski olduğu anlatılırken, Sümer ve Asur medeniyetlerine ait bulunan tabletlerde Anadolu'da Ermeniler’den çok önce Türklerin olduğu anlatılmaktadır.

5- Turukki ve Turki uygarlıklarının varlığını, Sümerlerin dilinin eklemeli Türkçe olduğunu anlatır.

Sümerlere uzanan tarih ile karşımıza Elamlar Yani SAMİLER çıkar...

twitter.com/GokTonyukuk/st…

Türklüğün en eski izleri Ön Asya'da görülmüştür. Sümerce'deki Türkçe kelimeler Türkçe'nin Orta Asya'da görülmesinden yüzyıllarca öncesine aittir. 
Elamca, Kutça ve Kasca'daki Türkçe sözler de bölgedeki Türk varlığını gösterdiği gibi onlarında Türklerden etkilendiğinin delilidir!

Misyonerler tarihi Samilere dayandırırlar bunun için yeni kurdukları devletçiklere Samilere dayanan Tarihler uydurur ve onları kendilerine biat ettirirler. 

İngiliz Beslemeli Erbil Kürtçüleride bu mitolojilerden Samilere dayalı kendilerine tarih uydurma peşine düşmüşlerdir!

1-Elamlılarda Türkçe sözcükler dışında Türk kültüründekilere benzer siyasal-kültürel motiflerin tespiti bölgede Türklüğün varlığına dair ciddi deliller oluşturmaktadır.

2- İran'ın coğrafi durumuna baktığımızda güneydeki sarp ve yüksek sıradağlarından dolayı batı bölgelerinden Pakistan ve Hindistan'a geçişin çok zor olduğu görülür, oysa Orta Asya'ya rahatlıkla seyahat edilir

3- Proto Türkler veya Pre-Türkler Orta Asya'dan Hazar'ın güneyinden geçerek İran'ın batısına gelmişler ve orada yerleşmişler.

4- Zehtabi, İran Türklerinin Eski Tarihi, Akhter  Yayınları, Tebriz 1987, s.38’de Proto Türklerin Hazar Denizi'nin kuzeyi ve Kafkaslardan İran'ın batısı ve Mezopotamya'ya geldiğini savunmaktadır.

5- Geliş yolları ne olursa olsun Türklerin Ataları İran'ın batısında ve Mezopotamya'da var olmuşlar, dünya medeniyetinin temelinin atılmasında ve bölge kültüründe kendilerinden önemli izler bırakarak tarihe geçmişlerdir.

6-Eskiçağ dünyasında önemli yere sahip Elam ve Kas kültürlerinde Türklüğün izlerinin ortaya çıkarılır ise Elam ve Kas Kültürlerinin aslında Türk Mitolojilerinden ve Sümerlerden alıntılar yaparak kendi mitolojilerini oluşturdukları söylenebilir…

7- Elam devleti M. Ö. 2800'lerde kendini göstermektedir. Bu dönem Mezopotamya çivi yazılı kaynaklarında Kiş ve Hamasi gibi Elam site devletlerinin adı geçmekte ve Sümerlerle olan savaşları hakkında bilgi verilmektedir.

8- İlk başlarda bu Elam Site devletleri daha çok bölgesel vasıf taşımaktaydı. Güçlü bir liderin otoritesi altına girdikleri zaman büyük bir devletin ortaya çıktığı görülürdü .

9- Bu merkezileştirilmiş devlet Elam tarihi boyunca farklı yerlerde kurulmuştur ve ömrü boyunca 3. Ur sülalesi (Sümer) ve 570 yıl hüküm süren Babil'deki Kaslar sülalesinin ortadan kaldırılması gibi önemli işlere imzasını atmıştır (Cameron).

10- Aramicenin çok antika bir versiyonunu konuşurlar, buna Akad’ca denir, zamanla içinden Arapça, ibrece, vb. diller türemiştir.
Sümerlerin emilimi ile bir alfabeye kavuşmuşlardır.
İran nasıl Arap alfabesi ile Farsi yazarsa Elamlar da Sümer alfabesiyle Akad’ca yazarlar…

11- Çok kıskanç ve kindar bir tanrıları vardır, başlarına ne gelirse gelsin mutlaka tanrıyı üzecek bir şey yaptıkları için olduğunu düşünürler. Girdikleri toplumu veba mikrobu gibi bulaşır toplumu kendilerine uydururlar…

12- Bu nedenle başına bir şey geldiğinde en son farkında olarak veya olmayarak ne işler yaptığını iyice elekten geçirir, ve bunun tanrıyı gücendiren hareket olduğu listesine ekler, işte bu günümüze kadar gelen "GÜNAH" kavramıdır ve Samilerle literatüre girmiştir,

13- Bu nedenle Yunanlar Samilerle dalga geçerler, siz var olmasaydınız günah ve sevap diye bir şey bilmeyecektik, sizin keşfinizdir diye…
Tanrıyı gücendiren eylemler listesi absürtlük seviyesinde şişince epey sadeleştirmeye maruz bırakıp 10 emre kadar indirdiler…

14- Bunların tanrıları Allah değildir, yahvey isminde kıskanç, aşırı tutucu, maço ve kindar bir tanrıdır,izler gözler ve intikam alır
halkına soyundan hükümdarlar krallar çıkaracağı sözü vermiştir
(bkz. İbrahim - Sarai - İshak hikayesi)

15- Kerubim meleği oraya gelip menapozdaki ihtiyar sarai' için İbrahim’le oturup ona bir erkek evlat sözü verir. Hatta sarai duvar kenarından dinlerken içinden geçirir ey ihtiyar saray sen ki bu saatten sonra bir evlat doğuracaksın buna kim inanır diye.

16- M. Ö. 640 yılında ise Asurlular tarafında ortadan kaldırılmış ve siyasal varlığına son verilmiştir (16).
Elam dili Türkçe'nin de dahil olduğu bitişken (Agglutinative) diller ailesine mensuptur  ve dil yapısı Hint-Avrupa dilleri gibi bükümlü değil Türkçe gibi eklemelidir

17- Aynı şey Sümer, Kas, Gut ve sair bölge dilleri konusunda da geçerlidir. (Zehtabi Diakonov, History of Media, Enteşarat-e Elmî ve Farhangi Yayınları, Tehran 2000, )

18- Elam-Türk Akrabalığı
Elam Kültürü ile Türk Kültürü arasında bir takım ortak ögelerin ve Elam dilinde bir takım Türkçe sözcüklerin varlığı saptanmıştır.

19- Bu konuda ilk adımı Andreas David Mordtman atmıştır. O, 1870 yılında yayınladığı "Über die Keilinschriften Zweiter Gattung" adlı makalesinde bir takım Elamca kelimelerin Türkçe'de de var olduğunu göstermiştir.

20- Türkiye'de ise Hamit Zübeyir Koşay 1938'de "Elam-Türk Dil akrabalığı" adlı makalesiyle Elamca ve Türkçe’ de ortak olan gramer ve kelimelerden söz etmiştir.

21- İran'da ise Muhammet Taki Zehtabi "İran Türklerinin Eski Tarihi" adlı eserinde Elamca-Türkçe ortak sözcüklerden kısa bir liste sunmuştur. Bu kelimelerin arkasındaki önemli kültürel olgular hem Türk hem Elam kültüründe yer almaktadır;

22- ancak bu unsurların Elam versiyonu, oluştuğu zamanlara bakıldığında Orta Asya Türk kültürüne göre daha eski ve bu olguların ilk versiyonu olarak görülmektedir. Kısacası Elamlar Dillerini Orta Asya Türk Kültüründen devşirmişlerdir.

23- 1.Kut İnancı Türklerden gelir çünkü Eski Türk hakimiyet anlayışının temel taşlarından birisidir ve "devlet, saadet, baht, ikbal, ruh" hakimiyet ve siyasi iktidar anlamında kullanılır.

24- İslam öncesi Türk kültüründe kut, uluş (kısmet) ve küç (güç) ile birlikte töre denetimi altında Türk hakimiyet düşüncesi oluşturulurdu (25).

25- Türk tanhusu veya kağanı Tanrı'nın verdiği kut ile onun uluşu olan Türk ilini küç ile idare etmekteydi ve bu doğrultuda törenin direktifleri ona yol göstermekteydi. Dolayısıyla Türk hakimiyet telakkisi karizmatik bir vasıf taşımaktaydı.

26- Ancak töre direktifleri kanunî bir sistemin var olduğunu da göstermekte idi . 

Bilgelik ve könilik (adalet) ise hakanda var olması gereken önemli özellikler idiler.

27- Karizmayı yani kut'u Tanrı'dan alan kağan, ilahi nizam olan töreyi korumakla yükümlü idi ve bu işte kusur ettiği zaman kut'u geri alınarak töreye muhalefet suçundan öldürülürdü.

28- Bu düşünce biçimi Asya Hun İmparatoru Motun (Bagatur, Mete) zamanında görülmüş ve İslamiyet'ten sonra da devam ettirilmiştir.

29- Saadet ve Baht anlamlarını da ihtiva eden bu kavram Asya Hunları, Tabgaçlar, Avrupa Hunları, Bulgarlar, Gök Türkler, Uygurlar, Karahanlılar vb. Türk devletlerinde görülmüş ve günümüze kadar gelmiştir.

30- Elam kültüründe de bu telakki aynı kelime ile adlandırılmıştır. Mahiyet itibariyle Orta Asya Türk kültüründeki kut anlayışına çok yakın olan bu düşünce biçimi M. Ö. 2300'lerde Elam kültürüne devşirilmiştir.

31- Elamlılarda da siyasal iktidar anlamında olan bu kelime saadet ve baht anlamlarını da vermekte idi.
Bir çok Elam özel adlarında bu kelimenin kullanıldığı görülmektedir. Bu anlayış Elamlılardan Akadlara ve her iki kültürden Akamenitlere geçmiştir.

32- Bu anlayış Elamlılarda "kiten" biçiminde ifade edilirdi. Ama özel isimlerin büyük çoğunluğunda bu şekli değil gerçek biçimi olan kut şeklindedir; Kutir, Kutik, Kutran, Kuduzuluş vb.

33- Bu ise bize her iki kültürde bu düşüncenin şekil ve mahiyet itibariyle aynı olduğunu ve aynı kökten neşet aldığını göstermektedir.

34- Kas halkının Tanrılarından birinin adı olan ve Bugün bile İran'ın ortasında bir şehir adı olarak günümüze kadar gelebilen Gidar'ın da Elamca Kutir sözcüğünden alındığı öne sürülmektedir.

34- Böri Bilindiği üzere eski Türkler bugün Kurt’a Böri derlerdi. Türklerde Böri ve Böriden töreme efsanelerinin çok önemli olduğu, özellikle Gök Türklerde ana böri, Kao-çı ve Uygurlarda ise ata böri menşe efsaneleri vardır. (Ögel, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Yayınları,

35- Böri veya Kurt’un semavi mahiyeti taşıdığı, ondan dolayı bir takım Türk boylarında gök böri, gök yeleli böri, gök cal böri gibi terimler vardır. 
Çin kaynaklarından böri sözcüğü ve böri ile ilgili konuların Hunlarda da mevcut olduğunu söyler.

Kafesoğlu Türklerde böri ile ilgili konuların derin geçmişe sahip olduğunu belirtir.

36). Ancak böri kelimesi ve böri ile ilgili konuların daha eskilere dayandığına dair bazı işaretler mevcuttur. M. Ö. 11. yüzyılda Elam, Şilhak-İnşuşinak döneminde geniş topraklar elde etmiş ve en parlak devrini yaşamıştır.

37). Yazdırdığı tabletlerde fethettiği toprakların adını sayan bu kral Kaslar bölgesinde böri ile ilgili iki yer adını çekmektedir. Bunların birisi "Bit Bari" (kurtlar evi), diğeri ise "Şa bar bari" (kurttan).

38). Onun ev olarak çevirdiği Akadca "bit" kelimesi eski dönemde soy anlamı da vermekte idi. Kaslarda ve Elam'da bari veya böri sözcüğü çok daha önceler kullanılmaktaydı.

39). Bu da bölgedeki kültürün Türklükle bağlantısını gösteren önemli delillerden birisidir.  Kas kral adlarında  böri kelimesinin geçer. 
Kas kralları Ulam-Buriaş ve Burna-Buriaş adlarında geçen buriaş kelimesindeki buri hissesinin böri olduğu ileri sürülür.

40). Sonundaki –aş veya –ş hissesi ise bölge adlarında geniş görülen bir ektir. 

Dolayısı ile Elamlar Dillerini Türk Kültüründen devşirmişlerdir.

41- Başka yerlere peygamber gelmesi, onların Samiler tarafından "dinsiz, kafir, tanrısız" tanımlanmaları kendileri gibi düşünmeyen inanmayanları devlet düşmanı gibi yaftalar ile  devamlı Sami inancını empoze etme misyonundan kaynaklanır ve devletleri bu şekilde ele geçirirler.

42- Dolayısıyla dünyanın geriye kalanında filizlenen bölgesel inançları, büyümeden rakip sistemler olacak kadar evirilmeden bastırıp söndürmeleri işlemini misyoner faaliyetleri ile yapar, askeri çatışmadan ziyade Kültür ve Din ile le geçirirler.

43- Dinlerini değiştirtmeye zorlamadan kendi Sami inançlarını toplumun İnandığı dine empoze ederek toplumu kendileri gibi yaparlar.
Asla Sami grubundan başka inanışları sorgulatmazlar GÜNAH sayılır aforoz edilir sorgulayanlar.

44- Toplumdan sorgulayanları dışlamanın en güzel yoludur Hain, Devlet düşmanı, dinsiz, günahkar gibi terimleri. Sami eksenli dinler özünde birbirine saygılıdır, Samilerin kendi içinde dolanan tolumlar günahkar olmadıkları gibi sorgulayanlar günahkardır.

45. Kral Ebarat (Mühür izlenim
Editör: TE Bilisim