Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçimlerden büyük bir zaferle çıktı!
47 sene sonra geldi zafer, tam 47 sene sonra!
Yarım asır sonra gelen zafer doğal olarak CHP seçmeni tarafından büyük bir coşkuyla kutlandı!
Bu zaferi CHP’ye getirenin partideki değişim ve dönüşüm olduğu iddiasında olanlar olabilir ancak durum bundan ibaret değil!
Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan ve CHP’yi içten içe bitiren projenin CHP’ye kazandırdığını düşünüyor bir kısım vatandaş!
Kılıçdaroğlu, CHP’yi sağa açma politikası adı altında Federatif yönetimi savunan 10 Aralıkçılarla doldurdu!
Doldurmakla da kalmadı, anayasadaki “Türk” ibaresinden rahatsız olan 10 Aralıkçılara teslim etti partinin anahtarını!
“Atatürk demek yerine Gazi Mustafa Kemal demeyi tercih ediyorum” diyenleri il başkanı yaptı!
Atatürk’ün kurduğu parti, Atatürk düşmanlarıyla, Tunceli’ye Dersim diyen kara zihniyetle doldu!
Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan partini için liboş Kürtçülerle doldu!
Neredeyse “Türk” denilmesi yasaklanacak duruma geldi partide!
Sonra ne oldu?
Kişisel hırsları ve inadı nedeniyle Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a iktidarı altın tepside sundu!
Aday olarak ilan edildiğinde eminim ki sarayda horon tepilmiştir!
Yüzde 0,01 oyu olan AKP artıklarını, FETÖ’cüleri meclise taşıdı, milliyetçileri kendine küstürdü!
Belki de görevini yaptı kim bilir?
Sonra ne oldu dersiniz?
CHP’de değişim sesleri yükseldi!
Genel kurula gittiler ve Kılıçdaroğlu yerine Özgür Özel genel başkan seçildi!
CHP’deki “BÜYÜK DEĞİŞİM” gerçekleşti!
Özgür Özel genel başkan olsa da partide değişim rüzgarlarını estirenin kim olduğunu herkes biliyor.
İmamoğlu etkisiyle gerçekleşti CHP’deki “DEĞİŞİM”!
Peki gerçekten değişim mi yaşanmıştı?
Gelin hep beraber bakalım.
Genel başkan seçilen Özgür Özel, Türk düşmanı, Kürdistan’a özgürlük naraları atan Pervin Chakar’ın gitti elini öptü!
Cumhuriyete isyan eden Şeyh Said’e “Hain” diyemedi!
Apo’nun heykelini dikeceğiz diyen Selahattin Demirtaş’a selam gönderdi!
Kürt seçmene göz kırpıyorlardı!
Peki Türk seçmen?
Onlar Ali Mahir Başarır’ın da dediği gibi ne de olsa her koşulda gelip oy veriyorlardı ne de olsa!
AKP’nin açılım, saçılım süreciyle başlattığı ayrıcalıklı dönemi devam ettireceğe benziyorlar!
Ülke sığınmacı istilasında adeta!
Özellikle bayramda Türkiye’nin her yerinden videolar yayınlandı!
Türkler kendilerini yabancı hissediyor artık kalabalıklar arasında kendi ülkesinde!
Ama bunlara yönelik bir politikaları yok!
Dertleri herkese mavi boncuk dağıtıp seçimi kazanmak!
Sanıyorlar ki CHP’nin Atatürk çizgisinden uzaklaşması zaferi getirdi!
Bilmiyorlar ki zaferi getiren iki kişi!
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş!
Onlar olmasa bu politikaların sonucunun ne olduğunu çok acı bir şekilde anlayacaklar ancak hala bu politikaların başarı getirdiğine inanıyorlar!
Örneğin, AKP’den CHP’ye geçen Beyoğlu Belediyesi’nin yeni başkanı İnan Güney, Arapça tabelaların kaldırılması hususunda, “Gaddar olmak istemem, tartışmaya açıp görüşleri duymak isterim” diyor!
Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmeye yönelik bir hamle olduğu belli olan sığınmacı politikasıyla ilgili bile kuru popülizm yapıyor!
Bunu derken tatlıcı ruhsatı vermediklerinin kendisini gaddar olarak görebileceğini ancak bunun bir mantığının olması gerektiğini de söylüyor!
Mantığı neymiş?
Beyoğlu’nun farklılıklarını korumakmış!
Beyoğlu’nun farklılıklarının korunması önemli ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin demografik yapısının korunması önemli değil demek ki?
Diğer taraftan bakıyorsunuz yine AKP’den CHP’ye geçen Sancaktepe Belediyesi’nin yeni başkanı Alper Yeğin’in Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan eden ve İngiltere’ye yazdığı mektupla İngiliz’den medet uman Seyit Rıza’yı anıyor!
Ortaya çıkan twitterini hala silmediğine göre demek ki halen aynı düşünüyor!
Düşünmesini bırakın böyle bir adam CHP’den belediye başkanı adayı yapılıyor!
Atatürk düşmanı, Arap sevici CHP’li belediye başkanları!
Bu mu değişim?
İnsan ister istemez soruyor: AKP’den kaçarken CHP’ye mi tutulduk? diye…
CHP’nin selası çoktan okundu!
Türk milletinin geleceği, Atatürk ilkelerine bağlı Türk milliyetçisi bir siyasi lidere ve partiye bağlı!
Her zaman söylüyoruz CHP’nin içi boşaltılmış, artık saplandığı bataklıktan kurtulmasının imkanı yok!
Tolga ŞAHİN - Yeniçağ
