Milli Takımımız tarih yazdı. Zordu kabir azabı gibi…

Bizden daha iyi olan bir rakip karşısında savaşarak kazandık. Son 15 dakika hariç Avusturya gibi bir rakibe oyunu vermedik. Çok şükür çeyrek finaldeyiz.

Bu gecenin birden fazla başrol oyuncusu vardı.
Maça duran topla golle başladık, Merih’le… Sonra takımı son saniyede ipten alan kaleci Mert… Muhteşem bir oyun sergileyen Kaan Ayhan… İkinci yarıda sıkıştığımız anda gelen ikinci golün sahibi yine Merih...

Milli takım oyuncusu Merih Demiral’ın gol sevinci gecede en çok tartışılan konulardan biri oldu. Alman gazeteciler, maçtan çok bozkurt işareti üzerinden tartışma yürüttü. UEFA tarafından menedilmesi gerektiği dile getirilirken, birçok Alman gazeteci işaretin aşırı sağcı ve ırkçı olduğu yönünde paylaşımda bulundu.

MERİH TÜRK OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM

Konu ile ilgili açıklama yapan Merih Demiral, "Türk olmaktan gurur duyuyorum, bunu her seferinde de belirtiyorum. O yüzden gol sevincini de öyle yaptım. Herhangi bir mesaj yok, sadece ne kadar gururlu ve mutlu olduğumu göstermek istedim" dedi.

Semboller her ülkenin sporcuları tarafından hep kullanılır. Hristiyan oyuncular şükür işareti ya da sol-sağ ve alına götürdükleri elleriyle pek çok defa sahada oldular. Müslüman oyuncular secde işareti yaptılar. Bozkurt işareti Türk mitolojisindeki Bozkurt; kutsal hayvan ve ulusal sembol olarak biliniyor. Faşizm sembolü değildir.

Bozkurt'un kutsal sayılmasının ve Türklerin ulusal sembolü olmasının en önemli nedeni, Ergenekon Destanı'nda anlatıldığı üzere; Türklerin, Demirden dağları eriterek Ergenekon'dan çıkarken, Börteçine adında bir dişi kurtun (Bozkurt'un) onlara rehberlik etmesi inancına dayanmakta.

Bozkurt, bugün Türk milliyetçiliğinin sembolü. Atatürk tarafından da ulusal sembol ilan edilmiş ve birçok yerde kullanılmıştır.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk parası üzerine bozkurt resimleri basıldı.

Kim Bu Olay Kadın: Almanya İçişleri Bakanı Faeser

Merih Demiral'ın gol sevincine tepki göstererek iki ülkeyi karşı karşıya getiren Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, ülkesinde oldukça tartışmalı bir figür.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Merih Demiral'ın gol sevincini hedef alarak UEFA'dan yaptırım istedi. Faeser, sosyal medya playformu X üzerinden yaptığı açıklamada, "Aşırı sağcı Türklerin sembollerinin stadyumlarımızda yeri yoktur. UEFA'nın konuyu araştırıp yaptırımları değerlendirmesini bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Faeser ayrıca, "Güvenlik yetkililerimiz Almanya'daki aşırı sağcı Türkleri yakından takip ediyor. 'Bozkurtlar' Federal Anayasayı Koruma Dairesi'nin denetimi altında Faeser’in çağrısının ardından "uygunsuz davranışlarda bulunduğu iddiasıyla" Merih Demiral ile ilgili UEFA Disiplin Yönetmeliği'nin 31(4) maddesi uyarınca UEFA tarafından soruşturma açıldı.

Dışişleri Bakanlığı, Faeser'e tepki gösterirken Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz, Dışişleri Bakanlığına çağrıldı, Merih siyasiler tarafından da yalnız bırakılmadı.

Almanya’nın bu çıkışının ardında kazanılan başarıyı kabullenememe ve çeyrek finalde Merih gibi başarılı bir oyuncunun Hollanda karşısına çıkmasını engelleme çabası olarak okumak mümkündür.

Kaldı ki sembolleri değil başarıyı görmek ve başarıyı alkışlamak gerek.

Adalet Sisteminde Sorun Varsa, Güven Yok Demektir!

Bir milletin ekonomisi bozuk olabilir. Geçim darlığı, işsizlik, yokluk çekebilir.

Bir milletin eğitim politikası bozuk olabilir. Eğitimdeki aksaklığı ancak bir nesil yetiştikten sonra görülür.

Bir milletin sanayisi az gelişmiş olabilir. Bu toplumun ekonomik yapısını etkiler. Toplumun sosyolojisinden anlaşılır.

Bir milletin adalet mekanizması sağlıklı işlemiyorsa, halk adalete güvenmiyorsa o toplum adaletsizlikle yıkılmaya mahkûm olur. Adalet sisteminde bir sorun varsa o toplumun temeli sarsılır.

Ülkü ocakları eski başkanı Sinan Ateş cinayeti; Ankara’nın orta yerinde, gündüz vakti ve beş kurşun sıkılarak işlendi. Katili 2 özel harekât polisi getirdi. Dosyaya bakan savcılar 4 defa değiştirildi. Cinayetin iddianamesi geciktirildi tam 1,5 yıl sonra yazıldı.

Cinayette 39 kişinin adı geçmesine rağmen 22 kişi tutuklandı.

Bu cinayetin akıl hocası kim ya da kimler?

Bu cinayetin vur emrini veren kim ya da kimler?

Bu sorulara acılı eş Ayşe Ateş cevap arıyor. Hem de canı pahasına!

Ayşe Ateş’in 1,5 yılda fiziksel olarak ne denli eridiğini görmemek imkânsız. Bir de bunun üstüne çelik yelekle ve 5 korumayla duruşmaya katılması can güvenliğinin ne denli tehdit altında olduğunun açık ifadesidir. Bütün bunların yanında vuran ve azmettirenlerin ifadelerinin değiştirmesi tiyatrosu oynandı. Bu cinayetin vuranı zaten ortada, vurduranı neden gizleniyor, saklanıyor. Hatta neredeyse “Sinan Ateş’i yanındaki arkadaşı vurdu” deyip insanların aklıyla dalga geçip bu cinayeti soğutmanın bilinçli planları topluma servis edildi. Toplumun vicdanlarının sağır edilmesi bu yapılanın planlı bir cinayet olduğu, Banuçiçek ve Bengisu’nun babasız kaldığı gerçeğini değiştiremez.

Tülin Türkoğlu

Editör: Kerim Öztürk