Çin, Türkiye’deki Uygurlara Çin ajanları eliyle sınır ötesi zulmünü sürdürüyor Çin, Türkiye’deki Uygurlara Çin ajanları eliyle sınır ötesi zulmünü sürdürüyor
 Doğu Türkistan'daki Çin toplama kamplarının sistematiğini anlatan ayrıntılı raporumuz yayınlanmıştır.  Toplama kampları Doğu Türkistan'daki soykırımın merkezinde yer almaktadır. Raporumuzun  tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.


Raporun Özeti 
Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu toplama kampları 2017’den itibaren faaliyetlerine sistematik bir şekilde devam etmektedir. Konu hakkında yürütülen araştırmalar ve sızdırılan birçok belge toplama kampı sisteminin Çin Devlet Başkanı Xi Jinping başta olmak üzere Li Keqiang gibi devletin zirvesindeki yetkililer tarafından 2014’ten beri detaylı olarak planlandığını ortaya koymaktadır. 2013’te başlatılan “Dinî Aşırılığı Yok Etme Kampanyası” ve bunu takip eden  "Terörizme Karşı Halk Savaşı" (Nisan 2014), Terörle Mücadele Yasası'nın onaylanması (1 Ocak 2016), Chen Quanguo’nun Doğu Türkistan’a ÇKP Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Sekreteri olarak atanması (29 Ağustos 2016), “Aşırılıkla Mücadele Düzenlemeleri”nin yayımlanması (29 Mart 2017), Doğu Türkistanlıların evlerine partiye bağlılık derecelerini değerlendirmek amacıyla Çinli memurların gönderilmesi (Mart 2017) gibi adımların yanı sıra bütün bu süreçte Xi Jinping’in Doğu Türkistan hakkındaki konuşmaları ve talimatları 1 Mayıs 2017’de başlayan  geniş çaplı tutuklamaların önünü açmıştır. Tutuklamalar başladıktan sonra toplama kampları ilk belgelendiğinde ise Çin Hükûmeti böyle bir tesisin var olduğunu inkâr etmiştir. Çin’in Tibet ve Uygur politikaları uzmanı Alman araştırmacı Dr. Adrian Zenz’in konuyla alakalı en detaylı araştırmalardan olan ve gizli bilgiler içeren dokümanlar üzerinde detaylı incelemelerde bulunduğu Xinjiang Papers çalışmasında, Çin rejiminin toplama kampı sistemini yürürlüğe koymadan önce uluslararası tepkilere karşı iki farklı hazırlık yaptığını ortaya çıkarmıştır. Bunlardan biri bölgeyi dış dünyadan izole tutup halkı tehdit ederek var olan durumu gizlemek, diğeri ise uluslararası kamuoyu tarafından bilinse dahi tepkileri dikkate almadan toplama kampı sistemini devam ettirmektir. Her ne kadar Çin rejimi bugüne kadar tutumunu değiştirmeden sürdürmüş olsa da sızdırılan belgeler, araştırmalar, toplama kamplarından kurtulup yurt dışına çıkmayı başaranların ifadeleri ve uydu görüntüleri Çin’i zor duruma sokmaktadır. 

Stratejinin bir parçası olarak toplama kampı sistemiyle beraber planlanmış köle işçilik de dikkat çeken bir uygulamadır. Aslına bakıldığında toplama kampı olarak karşımıza çıkan sistem; kompleks, geniş kapsamlı, ince ve detaylı tasarlanmış, soykırıma kadar giden, çeşitli metotlar kullanılarak Uygur halkını ve diğer Müslüman Türk halklarını güçlerinden tamamen mahrum bırakarak uzun vadede bölge halkını fiziki ve kültürel olarak yok etmeyi amaçlamaktadır. Çin’in Uygurlar başta olmak üzere bütün Doğu Türkistan halkını hedef almasının ardında bir taraftan Çin’in geleneksel olarak yabancılara güvenmeme ve onları asimile etme düşüncesi yatarken diğer taraftan Çin’in batısında bulunan toprakları büyük planı olan “Çin Rüyası”nı gerçekleştireceği sıçrama tahtası olarak görmesi yatmaktadır. Çin baskıcı, ırkçı ve asimilasyon politikalarına tepki olarak ortaya çıkan protesto ve benzeri eylemleri bilhassa 2001’den sonra terörist eylemler olarak görmüş ve acımasızca bastırmıştır. Bastırma yöntemleri Doğu Türkistan halkı arasında huzursuzluk yaratmıştır. Zira Çin rejimi demokratik hak taleplerinin doğuşunu kendisinin uyguladığı ayrımcı ve baskıcı politikalardan kaynaklandığını kabul etmek istememiş, aksine Uygurları Çin’in geleceği açısından problem olarak nitelendirmiştir. Nihai çözüm olarak ise toplama kampı sistemini uygulamaya koymuştur.  

Bu düşüncelerin ve stratejinin ürünü olarak doğmuş toplama kampı sistemi insanları toplayıp sadece onların beyinlerini yıkamayı veya işkence etmeyi amaçlamamaktadır. Böylesine insanlık dışı uygulamalara ek olarak nüfusu azaltmak için insanları kısırlaştırmak, ekonomik çıkar için köle işçi haline getirmek, insanlara korku vererek tamamen itaat ettirmek için yüksek teknolojiyle donatılan sistemlerle insanları gözetlemek ve asimilasyonu hızlandırmak için Çinlilerle evlenmeye zorlamak gibi bir toplumu tümden etkileyen politikalar beraber uygulanmaktadır. 

Bu rapor özel olarak toplama kamplarını ele almaktadır. Raporda öncelikle, Çin rejiminin bir çözüm olarak gördüğü bu sistemi daha geniş ele almak için Çin’in siyasi kültüründe Çinli olmayanlara karşı geleneksel bakışı, bu bakışın altında yatan düşünceleri ve bu düşüncelerin realitedeki yansıması olan tarihsel politik uygulamaları incelenmektedir. Raporun sonraki bölümlerinde Çin’in telaşla Doğu Türkistan’daki toplama kampı sistemini yürürlüğe koymasının ardındaki başlıca nedenlerinden olan İpek Yolu Projesi üzerinden doğan siyasi ve ekonomik çıkarları ve ABD’nin global stratejisini değiştirme hedefi anlatılmaktadır. Tüm bu çerçeve haricinde Dr. Adrian Zenz’in üzerinde çalıştığı “Xinjiang Papers” araştırması toplama kampı sisteminden birincil derecede sorumlu kişinin Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in olduğunu göstermiştir.  

Raporumuzun giriş bölümünden sonra toplama kamplarının inşa süreci ele alınmıştır. Toplama kampları bir çözüm olarak kabul edildikten sonra hızlı bir şekilde inşa edilmeye başlanmıştır.  Mayıs 2017’ye kadar ise geniş çaplı tutuklamaların zemini hemen hemen hazırlanmış gözükmektedir. Hazırlıklar çerçevesinde tesisler inşa edilmiş, güvenlik personelleri benzeri görülmemiş şekilde artırılmış ve son teknolojiyle donatılan gözetim sistemleri getirilmiştir.  ÇKP memurları Doğu Türkistanlıların evlerine kadar giderek insanları fişlemiştir. Toplama kampı tesisi olarak 2016-2017 yılları arasında özel olarak inşa edilen kamplar haricinde eskiden var olan hapishaneler, ÇKP okulları ve kamuya ait çeşitli binalar da kullanılmıştır. Ayrıca 2017 yılından bugüne toplama kamplarının sürekli büyüdüğü ve arttığı tespit edilmiştir. 

Raporun ikinci bölümü kampa alınan hedef kitleler ve onların hangi yöntemlerle alındığı hakkındadır. Bugüne kadar elde edilen somut veriler neticesinde kamplara her meslekten insanın alındığı görülmektedir. Dikkat çekici bir nokta ise toplumun önde gelenlerinin tutuklama sırasında ilk olarak hedef alınması ve tutuklananlar içinde yüksek oranı oluşturmasıdır. Toplama kamplarına alınanların oransal dağılımına bakıldığında Uygur Türkleri ilk sırada yer alırken onları Kazak Türkleri takip etmektedir. Yaş olarak ise en fazla 18-45 yaş aralığı tutuklanmıştır ki bu tutum Çinli yetkililerin 1980’li ve 1990’lı yıllarda doğanları güvenilmez bireyler olarak değerlendirdiği görüşünü ispatlamaktadır. Tutuklama gerekçelerinin hemen hemen hepsi hem Çin’in kendi ulusal mevzuatına hem de uluslararası insan hakları mevzuatına tamamen aykırıdır. Gece yarısı ev baskınları ile tutuklamak, sokakta yürürken tutuklamak, polis merkezine çağırarak tutuklamak, havaalanında tutuklamak ve köylere silahlı baskın yaparak tutuklamak kullanılan tutuklama yöntemleridir. Üstelik tutuklanma ve toplama kampına alınma sürecinde insanlara hiçbir yasal gerekçe sunulmamaktadır. Yasal dayanağı olmayan bu tutuklama süreçlerinde kişiler tutuklandıkları anda başlarına siyah çuval geçirilerek önce güvenlik merkezine sorguya götürülmekte ardından detaylı tıbbi kontrolden geçirildikten sonra toplama kamplarına sevk edilmektedir.  

Kampların fiziki iç ve dış yapıları da bu sistemi anlamak açısından oldukça önemlidir. Fiziki dış yapıları çeşitlilik gösterse de fiziki iç yapıları genel olarak benzerlik göstermektedir. Dış görüntü olarak yüksek duvarlar, tel örgüler ve gözetim kuleleri toplama kamplarının en belirgin özellikleriyken bazı kampların dıştan bakıldığında eğitim merkeziymiş gibi tasarlandığı görülmektedir ki, bu tür kampların gazetecileri ve diplomatları gezdirmek amacıyla inşa edildiği bilinmektedir. İç yapısı ise dar ve hijyenik olmayan kalabalık koğuşlardan, kamerasız sorgu veya işkence odalarından ve derslik gibi değişik fonksiyonlara sahip bölümlerden oluşmaktadır. Ayrıca kadın tutsaklara tecavüz edilmesi için özel hazırlanmış bölmelerin olduğu kamp şahitleri tarafından ifade edilmektedir.

Raporun kamplardaki yaşam bölümü toplama kampı sisteminin asıl amacını ortaya koymaktadır. Toplama kampı mağdurlarının şahitliğine ve araştırma raporlarına bakıldığında her türlü işkence, beyin yıkama, rıza dışı tıbbi kontrol, bilinmeyen ilaçların zorla kullandırılması sıradanlaşan müdahale tarzlarıdır. Bunların yanında köle işçilik hem kampta hem transfer edildikleri fabrikalarda devam etmektedir. Kamplardan az sayıda insan serbest bırakılırken, bazı insanlar kötü şartlardan dolayı ağır hastalandığı ve diğer özel nedenlerden dolayı birkaç günlüğüne bırakılarak tekrar kampa alınmıştır. İnsanlar bırakılmadan önce kampta yaşananları aile üyeleri dahil hiç kimseye söylemeyeceklerine, eğer söylerlerse Çin yasalarına göre çok ağır biçimde cezalandırılacaklarına dair bir belgeyi imzalamak mecburiyetindedirler. Bunun haricinde bırakılanlar güvenlik güçleri tarafından sürekli takip edilmektedir ve ÇKP yetkilileri tarafından düzenli olarak kontrol edilmektedir. Çin’in toplama kampı sistemi dünya çapında büyük tepkilere neden olmaktadır. Ancak bölgeye heyet göndererek durumun incelenmesi ve bu konuda Çin’e baskı uygulanması konusunda dünya devletleri çıkar ilişkileri çerçevesinde üçe ayrılmıştır. Batı liderliğindeki demokratik devletler Çin’e toplama kamplarını kapatması ve bölgeye heyet gönderilmesini kabul etmesi konusunda baskı yaparken, Çin’in ekonomik etkisi altına girmiş olan nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkeler ve Afrika ülkeleri meseleyi Çin’in içişleri olarak görmekte ve Çin’e destek vermektedir. Hatta bazı Arap ülkeleri bölgeyi “gezdikten” sonra bu sisteme övgüler yağdırmıştır. Nitekim bundan cesaret alan Çin, toplama kamplarını hâlâ genişletmekte ve kullanmaya devam etmektedir. 

Son olarak, raporda kullandığımız istatistiki veriler okunurken dikkatli olunmasını rica ediyoruz. Özellikle Shahit.biz’den (Xinjiang Victims Database) alınan tabloların her biri farklı konular hakkında bilgi vermektedir ve farklı rakamlar baz alınmıştır. Bu nedenle her bir tabloda oranlar o tablonun baz aldığı rakamlar ve konular için geçerlidir.

Editör: TE Bilisim