Birinci Dünya Savaşı sonlarında 30 Ekim 1918 tarihinde İngilizlerle imzalanmak durumunda kalınan Mondros Ateşkes Anlaşması sonrasında Mütareke hükümlerine göre Osmanlı Devleti 1914 sınırlarına geri çekilmek ve elde etmiş olduğu Kafkasya’yı da boşaltmak zorunda kalmıştır. İngilizlerin baskısı ile Osmanlı Ordusunun 3’ncü Ordusuna bağlı birlikleri Kars, Ardahan ve Batum’dan da çekilmek zorunda kalmıştır.

Osmanlı ordusunun çekilmesinden sonra Kars ve çevresi bölgede yaşayan Türk ve Müslüman halk tarafından Cihangiroğlu İbrahim Bey başkanlığında 1 Mart 1919’da kurulan “Cenûb-i Garbî Kafkas Hükümeti Cumhuriyesi” adı verilen bölgesel hükümetin denetiminde geçmiştir. Wilson Prensipleri, “Her millete kendi kaderini tayin hakkı” tanıyordu. Bu doğrultuda Kars ve çevresinde yaşayan Türk ve Müslüman halkın da bu prensipten yararlanmaları haklarıydı.

Bölgesel yönetim, gerekli şartlar oluşunca da Osmanlı devletinle birleşecekti. Ancak kısa bir süre sonra İngiliz Askeri yetkilileri, Kars Hükümeti’ni tanıyacaklarını bildirmelerine rağmen 13 Nisan 1919’da hileli bir şekilde Meclisin basılmasını emrederek, Hükümeti dağıtmışlardır. Başta Hükümet Başkanı, İdare Heyeti ile Meclis üyelerinden oluşan ileri gelen 12 üyeyi tutuklamışlardır. Tutuklanan hükümet üyeleri ilk olarak Batum’a, oradan da farklı tutuklularla beraber Malta’ya sürgün edilmişlerdir.

İngilizlerin desteği ile Kars ve çevresi Ermenistan’ın denetimine girmiştir. Kars ve çevresini ele geçiren Ermeniler yoğunlukla Müslüman ve Türk halkının yaşadığı bu bölgede bir yandan katliamlar ile halkı korku ve baskı ile göçe zorlarken bir taraftan da Oltu ve çevresine kadar bölgeleri ele geçirmiştir.

Millî Mücadele döneminde Ankara’da yeni kurulan BMM Hükümeti aldığı bir kararla durumun elverişli olması nedeniyle ilk harekatın Doğuda başlamasının doğru olacağını düşünerek 15’nci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya Şubat ve Mart gibi doğuda dondurucu soğukların ve kar fırtınalarının olduğu bir tarihte Doğu Harekâtı emrini vermiş idi. Ancak Kazım Karabekir, Sarıkamış faciası henüz unutulmamış olduğunu hatırlatarak bu harekatın iki ay sonra ilkbahar aylarında yapılmasının lehimize olacağını bildirmiş ve ertelenmesini istemişti.

Kazım Karabekir bu dönemde bir yandan Ankara ile görüşmeler yaparken diğer taraftan da Kars’ta kurulan yerel hükümet ve Azerbaycan Hükümet yetkilileriyle görüşmeler yaparak, emrindeki orduyu ilkbahar aylarında yapmayı düşündüğü harekata hazırlamaya çalışıyordu.

İlkbahar geldiğinde Kazım Karabekir Ankara’dan harekât için yetki isterken doğudaki ordulara “Şark Orduları” kendisine de “Şark Orduları Komutanı” denilmesinde harekatın başarısı için gerekli görüyordu. Bu sırada Anadolu içlerinde de bazı ayaklanmalar başlamış ve bu bölgelere de asker göndermek durumunda kalmıştı. Ancak Ankara siyasi bazı yeni gelişmeler nedeniyle harekât emrini vermeyerek ertelenmesini istemiştir.

Ankara’nı erteleme gerekçeleri şunlardır:

1. Yapılacak Ermenistan harekâtı Hristiyan dünyasını aleyhimize çevirecektir.

2. Trabzon’da bırakılması planlanan kuvvetin İtilaf Devletleri tarafından yapılacak bir çıkartmada karşı koyacak kuvvette bulunmaması.

3. Rus Bolşevik Hükümetinin Kafkaslardaki tutumlarının henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamış olması Rus Bolşevik Hükümeti ile ortak hareket etme fikrinde hem Ankara hem de Kazım Karabekir Paşa aynı fikirdeydiler. Ancak cephedeki gelişmeler, Ermeni katliamlarının devam etmesi ve cephe hattına Ermenilerce yapılan saldırıların yanı sıra harekatın gecikmesinin askerin üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle Kazım Karabekir harekatın bir an evvel yapılmasını istemekteydi.

Kazım Karabekir, rüyalarına bile giren Kars’ın alınmasını artık tarihe ve Türklüğe karşı bir zorunluluk olarak görüyordu. Nihayet Doğu Cephesi Komutanlığı görevine Kazım Karabekir Paşa atanmış ve 28 Eylül 1920’da Ermeni harekâtı için Ankara’dan kesin emir gelmiştir. Bu sırada Yunan işgalleri devam etmekte ve ülke içinde karışıklıklar da devam etmekteydi.

Kazım Karabekir Doğu ordusunu cephe hattına taşıyarak kendi karargâhını da Beyazıt’a taşımıştır. Bu sırada da Ermeni kuvvetleri büyük bir saldırıya geçmiş ve niyetleri Erzurum’a kadar ilerlemekteydi. Ancak Ermeni kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş başlamış, Kazım Karabekir Paşa, emrindeki iki tümen ile bir gece harekâtı ile Ermeni cephesini parçalayarak ertesi gün akşama kadar Sarıkamış sırtlarına gelmiştir. Kazım Karabekir 29 Eylül’de Sarıkamış’a gelmiş ve ileri birliklerini Kars çayına kadar sürmüştür. 1 Ekim’de Kağızman kurtarılmış, Türk birlikleri Aras ovasına girmiş, ancak Ermeni kuvvetleri Iğdır’da toplandıkları için Iğdır alınamamıştır.

Kars önlerindeki birlikler Kars’ı kuşatmışken, Ermeniler de Kars ileri savunma hattını güçlendirmekteydiler. 14 Ekim’de Ermeniler Kazım Karabekir Paşa tarafından beklenen saldırıya geçmişlerse de karşı saldırı ile büyük kayıplar vererek Kars kalesine çekilmek zorunda kalmışlardır. Kars kalesinin savunma hatları Türk kuvvetlerince ele geçirilmiş oldu.

Kazım Karabekir’in, Kars saldırı kuvvetleri üç tümen ile bağımsız yedi alaydan ibaretti. Sağ tarafta Albay Halit (Karsıalan) Bey’in 9’ncu, ortada Yarbay Osman Nuri (Koptagel) Bey’in 12’nci ve sol tarafta da Rüştü Bey’in birleşik tümeni vardı. Süvari tümeni Yeminler kuzeyinde demiryolu hattını kesmekle görevlendirilmiştir. Iğdır bölgesinde de Yarbay Cavit (Erdelhun) Bey’in 11’nci tümeni bulunuyordu.

Yeni bir milliyetçilik yaklaşımı arayanlara! Yeni bir milliyetçilik yaklaşımı arayanlara!

30 Ekim 1920 sabahı her yönden Kars kalesine karşı saldırı başlatan Türk birliklerine karşı Kars kalesi dışına çekilmiş olan Ermeni kuvvetleri yandan saldırmayı planlamışlardı. Ancak Türk saldırısının şiddeti karşısında bu birliklerde yok edilerek Kars kalesi ele geçirilmiştir. Ermeni birlikleri geri çekilmeye çalışırken Kars kalesinde bıraktıkları kuvvetler tamamen etkisiz hale getirilmiştir.

Kazım Karabekir hemen Kars’a girmiş ve geri kalan Ermeni kuvvetlerinin yeni bir saldırısına karşı, yeni bir cephe oluşturarak Kars ve kuzey cephesinin kurtarılması emrini vermiştir. Çatışmalar üç buçuk saat sürmüştür. Ermeni kuvvetlerinden arta kalanlar Gümrü yönüne doğru çekilmek zorunda kalmışlardır. Karabekir Paşa, Ermeni zaferi nedeniyle birliklere bir tamim yayımlamıştır. Tamiminde “binlerce İslâm kanını akıtan ve Şark Vilâyetlerimize göz diken Ermeni Taşnak ordusunun kahraman Türk ordusu tarafından kesin bir yenilgiye uğratılarak barışa ve silah bırakmaya zorlandığını" belirtmiştir.

Kars’ta üç general, altı albay, on iki yarbay, yüzden fazla subay ve iki binden fazla asker esir alınmıştır. Bu esirler arasında Kars Kalesi komutanı Daniel Bek-Pirumian, iki tümen komutanı, Ermeni ordusu kurmay Başkanı Vekilof, bir bakan ve eski Harbiye Nazırı topçu müfettişi Christophor Araratov gibi tanınmış kişilerde bulunuyordu.

Kars’ta ele geçirilen savaş ganimetleri arasında kullanılabilir durumda 377, tamir edilebilecek durumda 339 top ve milyonlarca mermi vardı.

Kars zaferinin ardından Kazım Karabekir Paşa, TBMM Tarafından Ferik rütbesine terfi ettirilmiştir. Kars kalesini ele geçirilmesinden sonra Kazım Karabekir, kale tabyalarından birine İnönü zaferine karşı doğudaki halkın sevincini göstermek için “İnönü tabyası” ismini vermiştir.

Kars,16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması ve 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması hükümleri uyarınca resmen tekrar ve bu kez ebedi olarak Anavatan topraklarına katılmıştır.

Kars’ın ve Doğunun fatihi Kazım Karabekir başta olmak üzere bu savaşlarda hayatını kaybeden şehit ve gazilerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyorum.

Sadık Tekeli

Editör: TE Bilisim