Bu ismi değerli arkadaşım Hayrettin Nuhoğlu sayesinde tanıdım. Bursa ile ilgili bir konu geçti "İbrahim’i tanırsın” diye söze başladı. Zaman içinde İbrahim’i tanımak kısmet oldu. İyi ki tanımışım dediğim bir düşünce adamı, fikir emekçisi. Yazmış olduğu kitap sayısı yirmiyi geçti. İlk dikkatimi çeken eseri “Temizliğin Tarihi” idi. Yüksek lisans yapan kızım bu kitabı dikkatle okuduktan sonra başladı bize anlatmaya. Derken Arsızlık ve Kültür, Matematik ve İlahiyat, Sümer Matematiği, Afrika Zengin Ama Yoksul... Ve benim asıl ilgi alanıma giren “Japonya bir Yükselişin Hikayesi” ve “Uygarlığa Giden Yol”. Sonra büyük boy 800 sayfayı bulan “Boyasını kazıyınca” .
Bu kadar önemli ve güzel eserin yazarını Türkiye yeterince neden tanımaz? Cevabı çok basit. Kimin moda olacağına, kiminle röportaj yapılacağına, hangi kitapların kamuoyunda tartışılacağına karar verenler yüzünden. Bugün bitirdiğim “Fransa’da İşgal Yılları” kitabında İbrahim Okur bu soruya güzel bir cevap veriyor.
“Kitapçı dükkanları işbirlikçi merkezlerine dönüştürülmüştü. Raflar Almancadan tercüme kitaplarla doluydu. Fransızların neleri okuması gerektiği, işbirlikçi entelektüeller ve Alman işgal komutanlığınca belirleniyordu.”
Şimdi siz Hürriyet gazetesinde İbrahim Okur’la tam sayfa bol kitaplı bir Pazar röportajı hayal edebilir misiniz? Doğan Hızlan, Ayşe Arman, Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan mesela İbrahim Okurla röportaj yapabilirler mi? Adlarını zikretmeye değmez
Amerikan ajanı birkaç kadın yazar var, onlar aksırsa haber olur, bir toplantıda boy gösterse şereflendirirler. İbrahim Okur Milli Düşünce Merkezinde Eğitim üzerine konferans verdi, hiçbir gazetede tek satır yer almadı. Çünkü işbirlikçilik kanunlarına göre “caiz değildir.”
Bilim tarihi çalışmalarından yorulduğum zaman başka konuları okumak mecburiyeti var. Bu sefer İbrahim Okur beyin “Fransa’da İşgal Yıları” adlı kitabı ilaç gibi geldi. Güzel bir cep kitabı. Fakat bitirmeden kendi çalışmama dönemedim.
Ben olsaydım bu kitaba farklı bir isim arardım. “İşbirlikçilerin Tarihinde Fransa” gibi.
Malum “insanlar güce tapar” denir. Almanların güçlenmesi karşısında bütün Fransa Alman işbirlikçiliğine soyunmuş: “Fransa’da 360 çeşit peynir vardır. Almanların kullandığı ajan çeşidi ise bundan çok fazladır.” S.93.
Fransız Komünistleri Alman İşgal kuvvetleriyle işbirliği yaptı. Stalin Fr. Komünistlerinin haberi olmadan Hitlerle anlaşınca İşbirlikçi Fransız hükümeti komünistleri tutuklattı, partilerini kapattı. Komünist milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp içeri tıktı. İşkenceler, ölümler gırla. Gerekçe Fransa’nın değil Sovyetlerin çıkarlarını üstün görmek.
İşgal ortamında kimse Direnişi organize etmekle meşgul değil. Alman büyükelçiliği miting alanı gibi. Fransızlar işbirlikçilik için koşuyorlar. Herkes birbirini kazıklama derdinde. Gündelik çıkarları uğruna Fransa’nın altını oymaktan başka bir şey yaptıkları yok.
Zenginler için de eğlenceli dersler de var. Alman İşgal komutanlığı zenginleri tespitte ve paralarına el koymada zorlanıyor. Hapishanedeki bir dolandırıcı ile anlaşıp 30 adamı ile birlikte tahliye ediyor. Dolandırıcıya zenginleri büyük paralar karşılığı Amerika’ya kaçırma organizasyonu kurduruyorlar. Özellikle Yahudiler ve diğer zenginler bu çete ile anlaşmadan başka çare bulamıyor. Çete önce ücretini alıyor. Sonra da şahsı, yurt dışına kaçıracağı para ile birlikte kimsenin bilmediği bir yere götürüyor. Parasını gasp edip adamı gömüyorlar. Başka zenginler de zannediyor ki bu ortadan kayboldu. Demek ki Amerika’ya gidebildi. Sıraya giriyor. Benim de param var. Öldürüp gömün (!) diye. (s.96-97)
Bizde olduğu gibi Fransa’da da “Dindarlığı çenesine vurmuş” tipler ortalıkta kol geziyor. İşbirlikçi Başbakan Laval kurşuna dizilmekten kurtulamıyor.
Acı gerçeği komutan De Gaulle söylüyor: “Fransa’yı çamurdan çekip çıkarmağa hep çalıştım. Ama hatalarına ve kusmuklarına geri dönmekte ısrarlı. Fransızların Fransız olmasını engelleyemiyorum.” Charles De Gaulle. S.80
Yerim mi dar, yenim mi dar anlayamadım.
Efendim yazılarımı okuyan Bozüyük cenahından Ayşen Değirmen, İstanbul Cenahında Dr. Pejman Golabi kibarca uzun yazdığımı ihsas ettirdiler. Ben de onlardan ikaz almamak için burada kesiyorum.
Devamını “Fransa’da İşgal Yılları”ndan okuyabilirsiniz. (www.ibrahimokur.com.)(bilgi @ibrahimokur.com)
Siz de istatistiklerde belirtilen %1 kitap okuyanların içinde iseniz arayın Bu çok değerli emek mahsulü olan kitaplardan -adınıza- yazar imzalı olarak gönderelim. (0532 7741123)
(İbrahim Metin)
Editör: TE Bilisim