Bir milletin ve devletin ismi tarihi süreç içinde belirlenir. Milli birlikleri olmayan yapay devletler coğrafi isimler kullanırlarken ortak tarihi ve kültürel mirası olan milletler ise tarihin belirlediği isim etrafında birleşirler.

Coğrafi isimleri kullanan ülkeler çoğu zaman kültürel anlamı olan isimlere özenmişlerdir. Çünkü bu isimler yapay değil tarihin deneme yanılma noktalarından geçerek, değişik tecrübeleri yaşayarak bugünlere gelmişlerdir. Yapay değil doğal bir süreci yaşayarak ülke isimlerini hak etmişlerdir.


Günümüzün şartları gereği güçlü olsalar bile Coğrafi isimler kullanan devletler ufak bir sarsıntıda yerle yeksan olmaya adayken tarihi süreci yaşayarak isimlerini hak edenler geçtikleri korku tünellerinden çıkmasını bilmişlerdir.


Her ne olursa olsun devletlerin isimleri çok önemlidir. Toplum üzerinde derin etkiler bırakırlar. İsimler aynı zamanda birer mirastır. Bu miras üzerine devletlerin arasında tartışmalar bile yaşanır.


Orta Afrikada yer alan Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile hemen batı komşusu Kongo Cumhuriyeti isim tartışması yaşamış ülkelere örnek teşkil ederler. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, önce ismini Zaire olarak değiştirmiş ama sonra Demokratik Kongo cumhuriyeti olarak ismini geri almıştır.


İki ülkeyi ayıran Kongo nehrine izafeten iki devlet milli birliklerini sağlamak amacıyla isim rekabeti içindedirler.


Konuyu bilmeyenler ilk intiba olarak bu isim rekabetinin coğrafya ile ilişkili olduğunu düşünebilirler. Ancak bu rekabet sadece coğrafya ile ilişkili bir rekabet değildir. İşin aslını anlamamız için bölgenin tarihine göz atmamız gerekecektir.


Kongo havzası olarak isimlendirilen Kongo nehri havzasında bugün itibarı ile Demokratik Kongo, Kongo ve Angola isimlerinde üç devlet bulunmaktadır. Bu üç ülkenin bulunduğu coğrafyada ağırlıklı olarak Bantu kabileleri yaşar. Bu kabileler 13. Yüzyıldan sonra devletleşme denemelerine girmişler ancak bölgede denetimi sağlayacak güçlü bir devlet organizasyonu oluşturamamışlardır.


İlk ciddi ve güçlü devleti 14. Yüzyılda Kongo Krallığı adıyla Kongo dili konuşan Kongo kabilesinin kurduğunu görüyoruz. Kongo kabilesi adını verdiği Kongo nehrinin denize döküldüğü bölgelerde güçlü bir krallık kurmuş ve bu krallık diğer kabileler açısından yüzyıllardır cazibe merkezi haline gelmiştir.


Diğer Bantu kabilelerinin daha ilkel bir yaşam sürdüklerini düşündüğümüzde bu krallığın ortak kültür mirası açısından havza ülkeleri için önemi anlaşılacaktır. Bir devletin en büyük dayanağının tarihi kültür mirası olduğunu düşündüğümüzde isim tartışmalarının sebebi de kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor. Kongo krallığı Orta Afrika bölgesinin ortak tarihi mirası ve bir üst kimlik olarak ülkelerin birliği açısından büyük önem arz etmektedir.


Kısaca iki ülke arasında ki isim tartışmasının coğrafi sebeplerin yanı sıra hatta daha çok kültürel mirasa dayandığını söyleyebiliriz.


Çünkü bu coğrafya da tarihte Kongo Krallığının haricinde kurulmuş bir devlet örneği ve bu devlete bağlı olarak bir devlet bilinci yoktur.


Her iki ülkede ve güney komşuları Angolada tarihi Kongo krallığını kurmuş olan “Kongo” kabilesi de yaşamaktadır. Ancak, dikkate şayan olan husus Kongo kabilesinin isim kavgası yapan ülkelerden olan Demokratik Kongo Cumhuriyetinde azınlık olmasıdır.


Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 2.344.458 km² yüzölçümüne ve 75.507.308 nüfusa sahip Afrikanın ikinci büyük ülkesidir. Ülke nüfusunun % 18i Baluba, % 13 Mongo, % 10u Banjaruanda sadece % 16sı Kongo grubundan oluşmaktadır.


Bu tablodan rahatlıkla anlaşılacağı gibi tarihteki Kongo Krallığını kuran, bir nehre ve iki ülkeye ismini veren Kongo kabilesi Demokratik Kongo Cumhuriyetinde azınlık olmasına, ülke de bu kabileden başka diğer kabilelere bağlı % 84 gibi yüksek bir oranda nüfus bulunmasına rağmen bizdeki bazı çevrelerin “Türk” ismine gösterdikleri tepki bu üçüncü dünya ülkesinde “Kongo” ismine gösterilmemekte aksine bu ismi almak için uğraş verilmektedir.


Hatta ülkenin adını Demokratik Kongo Cumhuriyeti olarak tekrar değiştirenler 1997 yılında bir kalkışma ile yönetimi ele geçiren doğuda ki, Swahili dili konuşan halkın temsilcileri olmuştur.


Çünkü, hem Swahili halkı hem her iki Kongo halkı hatta bütün Orta Afrika “Kongo Krallığı”nın onların ortak tarih ve kültür mirası olduğunu gayet iyi bilmektedirler.


Ancak ortak tarihi ve kültürel miraslarına sahip çıkan bölge halkı Kongo Krallığını yeniden kurmayı denemeyecek hatta Kongo vizyonu diye macera aramayacak kadar da aklını kullanabilmektedir.


Onlar için Kongo ismi aralarından bir kabilenin de ismi olmasına rağmen bir çatının, bir üst kimliğinde ismi olabilmektedir.


Bir üçüncü dünya ülkesinde bile böyle bir bilinç yaşanırken bize dünyanın çivisini sökecek kadar birikimi miras bırakan “Türk” kavramına antipatisi olanlar için herhalde bir dördüncü dünya ülkesi aramamız gerekecektir.


***


 


Köşelerinden seslenerek Türkiyenin ismini dahi pazarlık konusu yapanlar, şimdilerde patlayan bombaların etkisiyle uyanıp yaptıkları pazarlığın para etmediğini dahi anlamadılarsa onlar için en uygun mekan Antartika kıtası olabilir. Zira orada hiç medeniyet yok.