Bir sömürü düzeni olan emperyalizmin en tehlikelisi ve kalıcı olanı kültür emperyalizmidir.Sömürülmek istenilen ülkelerin topla tüfekle işgali yerine,toplum içinde ki devşirilmiş aydınlar ile bu iş çok daha kolay ve masrafsız bir şekilde yürütülmektedir.
Toplumda almaya hazır olanların,gönül rızası ile ve sinsice yürütüldüğünden bünyeye giren hastalığın teşhisi de bir o kadar zor olmaktadır.ABD dahil tüm gelişmiş ülkelerin, kalkınmasında, sanayileşmesinde, mutlaka sömürülen ülkelerin, el emeği,beyin gücü,yer altı ve yer üstü kaynaklarının haksız bir şekilde sömürüldüğü bilinmektedir.
Türk tarihinin en büyük özelliği olarak; Türkler fatihtir ama emperyalist olmamıştır.Dünyada hemen hemen,Türk'ün atının ayağının değmediği yer kalmamış gibidir.Ancak, Türkler'i tarihte hükümran haline getiren, kendinden olmayan milletleri sömürü tutkuları değildir.
Tam aksine insanlara ve toplumlara adalet ve hürriyet vermek,inançlarını istedikleri gibi yaşayabilme özgürlüğünü sunmak olduğu hakında, yabancı tarihçiler bile ittifak halinde birleşmektedirler.
Türkler'in Orta Asya'dan itibaren batıya yönelmelerinde ki hedef; gidebildikleri kadar ileriye gitmektir.İleriye gitmekte bir sınır çizilmemiştir.Bu gidilecek hedefin adı hedef KIZILELMADIR.Kızılelma Türk tarihine yön çizen hakanların felsefesinde,nihai bir durak değildir. Kızılelma ideali, yaklaştıkça uzaklaşan; bazı zaman da uzaklaştıkça yakınlaşan bir idealist hayat felsefesidir.Türk'ün yaşama iksiridir.
Kızılelma bir hedeftir,bir ufuktur.Çoğu zaman yakalayacağım diye peşinden koşarsın ama hiç bir zaman yakalayamazsın.Hep bir hayale koşarsın.Bilirsin ki Kaf dağının arkasında nazlı bir gelindir o. Tam yakalamak üzere olduğunda, yine ellerinden kaçar.Hiç bir zaman bitmeyecek hayale varma tutkusudur.
İşte Türk Milletinin batıya at koşturmasının arkasında yatan tutku budur.Roma'ya,Viyana kapılarına dayanmanın arkasında ki güç ve sır bu anlayışta gizlidir.Türk Milleti gittiği her yerde kalıcı olmak için gitmiştir.Sayısız eserler bırakarak,Anadolu gibi vatan yapmak düşüncesini yaşatmıştır.Halkları sömürmemiş,tüm inançlarını aldıkları vergiler karşısında tamamen serbest bırakmış ve tam bir adalet tesis ederek de ayrılmıştır. Yerli ahalilerin,kendilerini kan ve göz yaşı ile idare eden hıristiyan yöneticilerin serpuşlarına; Osmanlı kavuğunu tercih etmelerinin altında yatan sebep budur.
Türk'ün kızılelma düşüncesi,İslamiyetin kabulünden sonra '' İLAY'I KELİMETULLAH'' olmuştur. İlay'ı kelimetullah ALLAH adının yüceltilmesi duygusudur.Aleme nizam verme ülküsü olarak da adlandırılabilir...Aleme nizam verme ülküsü yani, insanların soyuna ve düşüncesine ve meşrebine bakılmaksızın hizmet etme tutkusu ve Allah'ın (C.C) rızasını kazanma ön planda olmuştur.
Kızılelma ülküsü ile İlay'ı Kelimetullah aşkının birleşerek ve bütünleşerek ''TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜ'' haline gelmesi Türk'ü tarihte yenilmez yapmıştır.Rahmetli OsmanTuran Hocamızın ifadesi ile bu anlayış zaman içinde '' TÜRK CİHAN HAKİMİYETİ MEFKÜRESİ'' olmuştur. Asırlarca İslam'ın bayraktarlığını yapan bu millet, Peygamber Efendimizin (SAV) övgüsüne mazhar olmuştur.Türk İslam Ülküsü düşüncesi; Türk'ü dünyada emsalsiz ve şerefli millet yapmıştır.
Türk Millet'i bu idealini ve felsefesini her zaman korumuş,kendisine aman diyene el kaldırmamış,tüm insanları ''EŞREF'İ MAHLÜKAT'' olarak değerlendirmiştir.Hiç bir emperyalist duygu ve asimilasyon beslememiştir.
Eğer bunun tersi olsa idi,Balkanlarda 500 yıl hakimiyet süren Osmanlıdan başka geriye hiç bir millet kalmayacağı kesindi...İnsanlara hizmet hakka hizmet anlayışı bu olumsuz düşünceleri tamamen ber taraf etmiştir.Küfürle devletler belki payidar olurlar ama zulümle hiç bir millet payidar olamaz.Batıda veya gittiğimiz her yerde sömürü ve emperyalist duygular hakim olsaydı, Orta Asya'dan Viyana'ya kadar asimile edilmemiş hiç bir şey kalmazdı...
Oysa ki batılıları kafalarında hiç bir zaman hak ve adalet kavramları yer bulmamıştır.Yaşattıkları tek kavram menfaatleridir.Bu yüzdendir ki gittikleri her yerde sömürü düzenini kurmuşlar; emperyalist politikalar üretmişlerdir...
Sloganlara ve vaadlere aldanmadan gerçekleri tam olarak görmemiz lazımdır.KÜRESELCİLİK adı altında kafalara yerleştirilen''YENİ DÜNYA DÜZENİ'' bir zulüm düzeni ve zulüm tuzağıdır.Küreselcilik kapitalizmin maskelenmiş yüzüdür.Globalcilik ya da evrensel kültür yani hakim kültür, emperyalizmin yeni bir aldatmacasıdır.
''Çağdaşlık,modernlik, batılılaşma,medeni olma...'' kavramları gerçek anlamda iyi araştırılması gerekir.Yaldızlı kavramların altında yatan tuzaklara dikkat etmek gerekir.Dünyada tek bir kültür olamayacağı gibi,evrensel kültür de olamaz.Çok çeşitli kültürler vardır ve bunlar arasında etkileşim de olmaktadır.Bir kültürün dayatması ile diğerlerinin yok sayılması ve aşağılanmasının altında ki düşünce sömürmek ve asimile etmek düşüncesidir...19.05.2014 (Devam edecek)
Türk Ocakları
Ümraniye Şube Başkanı
AV.Faruk Ülker