1808 Senedi İttifak ve 1839 tarihli Gülhane Hattı Hümayunu (Tanzimat Fermanı) saymazsak; Türkiye, 1876 tarihli Kanuni Esasi (1.Meşrutiyet) - 1908 II.Meşrutiyet - 1921 ve 1924 Anayasaları (Teşkilatı Esasiye Kanunları) - 1961 Anayasası ve nihayet 1982 Anayasası olmak üzere en az 141 yıllık parlamenter yönetim sistemi geleneğine sahip bir ülkedir...


Başkanlık sistemi rafa kalkmışken,hiç ortada yokken tekrar gündeme getiren MHP'nin tartışmalı Genel Başkanıdır. Neymiş? '' ...Fiili durumu hukuki hale getirmekmiş..''

Dünyada demokratik ülkelerde böyle bir durumun ikinci bir örneği de yoktur.Suç işleyeni ya da anayasanın dışına çıkanları kanun ve nizam çerçevesine sokmak yerine, anayasa ve yasaları çiğneyenlerin KEYFİNE göre YASALARI UYDURMAYA ÇALIŞMAK DEMOKRASİNİN RUHUNA AYKIRIDIR...

Kişileri yasaların üzerine çıkarmakla eş anlamlıdır!..Hukukta bunun karşılığı yoktur. Olsa bile kişileri kılıfına uydurulmuş yasalarla dokunulmaz ve tartışılmazlık zırhıyla olağanüstü yetkilerle donatmak demektir...Bunun bir adım sonrasının ne olacağını herkesin bilecek olduğunu tahmin ediyorum!...

Hedeflenen anayasa toplumsal barış doğrultusunda, demokratik, özgürlükçü,eşitlikçi,milli ve üniter yapıyı koruyan bir anayasa olacak ise, demokratik bir ortamın sağlanması öncelikli şarttır.Demokratik olmayan şartlarda, oldu bittiye getirilerek adeta zoraki ve sayı üstünlüğüne güvenilerek demokratik olmayan koşullarda demokratik anayasanın inşası mümkün olmaz...

AKP, 15 yıldır bu ülkeyi tek başına idare etmektedir.Şimdi sormak gerekir.Bu zamana kadar ne istedi de yapamadı ve istediği hangi kanunu çıkaramadı? On beş yıldır bu ülke koalisyonla mı yönetildi?...


Tabi ki hayır!..Tek sıkıntı sistemi değiştirip tek kişinin hegemonyasına hakları ve özgürlükleri devretmektir...Kısaca 80 milyonluk devasa bir ülkenin ve milletin kaderini tek kişinin eline teslim edilmesi SULTANİZM'DİR!...

Başkanlık Sistemi kabul edilip de ülkenin ve milletin geleceği, tek bir kişinin iradesine bırakıldığında, doğacak sonuçlardan,yıkımlardan ve her türlü olumsuzluktan Sayın BAHÇELİ SORUMLU olacaktır...MHP tabanının ve delegelerinin talepleri için, önce mahkeme kapısını gösteren sonra da, ülkücülerin bu talep arzu ve isteklerine kör ve sağır olan,işine gelmeyen teşkilatları bir bir kapatan ve kendisine rakip gördüklerini çeşitli yaftalarla suçlayarak partiden ihraç eden Sayın Bahçelinin genel başkanlığı TARTIŞMALI hale geldiği gibi; Başkanlık sistemine verdiği destekle de kendisini tarihi vebalden kurtaramayacaktır...

Getirilen sistemde ülkücülerin kalesi MHP istese de istemese de kendisini LAĞVEDECEKTİR... ''...Kimsenin MHP 'yi kapatmaya gücü yetmez...'' diye düşünen saf,temiz,inandığını konuşan,kalbi sızlayan ülküdaşlarıma diyeceğim şudur.

Tabi ki MHP'yi kimse kapatamaz. MHP'yi getirilen sistemin KENDİSİ KAPATACAK...Mecliste etkisiz eleman olmaktan öte hiç bir fonksiyonu olmayacak. Adı var,kendisi olmayan parti hüviyetine girecektir...Bunu yazdığımız için bize darılan ülküdaşlarım mutlaka olacak..Bu arkadaşlarım,televizyonlardaki havuz medyasının akademisyenlerinin ağzına bakarak lütfen bizi yargılamaya kalkmasınlar...

Tavsiyemiz getirilmesi istenen sistemi enine boyuna açıp okusunlar ya da konuya vakıf olanlara sorup öğrenmeliler...Biz partimizi yolda bulmadık,sonradan da ÜLKÜCÜ OLMADIK.Aklımız baliğden itibaren partimize olan sevgimiz,davamıza olan sarsılmaz iman ve aşkımız bir VOLKAN gibi yaktı bizi...Mücadeleyi bırakıp, bizden bu kadar deyip havlu atıp meydanları bırakacak tabiatta değiliz. Rahmetli BAŞBUĞUMUZ'DAN ALDIĞIMIZ MÜCADELE RUHU,içimizde alev alev yanmaya devam edecektir...Hedefimiz DEVLET-İ EBED MÜDDETTİR...Belki bu yolda yine kırılacağız.Ama asla asla EĞİLMEYİZ!...

Sayın Bahçeli bu tarihi kararı alırken MYK'yı toplamış mıdır? Teşkilatların görüşüne başvurmuş mudur? Milletvekillerinin fikirlerini almış mıdır? Basına yansıyan açıklamalarla bu soruların cevabı malesef hayırdır!.. Sayın Cumhurbaşkanı daha bir yıl önce kendi görüşünce, ''...Vesayet rejimini değiştirip başkanlık sistemini getireceğiz...'' dediğinde; Sayın Bahçeli her zamanki gibi kükreyerek; '' ...Erdoğan'ın 7 sülalesinden hesap sormayan namerttir...'' demesinin mürekkebi kurumadı!...

Hatta daha 6 ay önce Başkanlık sistemi ve Sayın Erdoğan için demediği laf, etmediği hakareti bırakmayan Bahçelinin bu 180 derecelik dönüşünün sebebi mucibesini açıklasın, açıklasın ki biz de anlayalım!...

Bunları yazmamızda ki amaç; ne Sayın Bahçeliyi yermek ne de muhalif görülen adayları desteklemek için değildir...Bu yaştan sonra şucu bucu da olmam...Kendime, ''Milliyetçi- Ülkücü-Türkçü-Turancı'' sıfatlarından başkasını da layık görmediğimi belirtmek isterim...Maksadımız tarihe not düşmektir. MHP sahipsiz de değildir, kimsenin babasının ÇİFTLİĞİ DE değildir...

1980 öncesi vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için istiklal mücadelesi veren bu uğurda beş bin şehitini vatanın kara bağrına gömen ÜLKÜCÜ HAREKET; geçmişte İFA ETMİŞ OLDUĞU MİSYONUNU bu gün de aynı kararlılıkla yerine getirmelidir.

Sayın Bahçeli 03.01.2017 tarihinde (bugün) yapmış olduğu açıklama ile Başkanlık Rejimine ''EVET'' diyeceğini açıklamıştır!...BİZ DE HAYIR DİYECEĞİZ...

ÜLKÜCÜLER BAŞKANLIK REJİMİNE
NEDEN HAYIR DEMELİDİR

Daha önceden konuya ilişkin 10'dan fazla yazdığımız yazıları okuyan arkadaşlarımız bilmektedir.Bunları tekrar edecek değiliz.Kısaca neden hayır diyeceğimizi açıklamaya çalışalım:

Demokrasi ilkeleri, hukukun üstünlüğü ve adalet ile hak ve özgürlükler, demokratik bir anayasanın olmazsa olmazları ve anayasaların kurucu öğeleridir..

Kelime oyunlarıyla getirilmek istenen sisteme koyulan isim '' TÜRK TİPİ BAŞKANLIK'' veya Partili Cumhurbaşkanlığı gibi sistemlerin dünya literatüründe geçerliliği olmayan ortaya atılmış kavramlardır.

Zira YASAMA-YÜRÜTME- YARGI güçlerini tek bir kişide toplayan ve bu kişiyi de yasalar üstü konum ve statüye sokan rejimler MUTLAKİYET REJİMLERİDİR.Anayasa değişikliği ile getirilmek istenen sistemde KUVVETLER AYRILIĞI DEĞİL KUVVETLER BİRLİĞİNE DAYALIDIR.Siyaset biliminde kuvvetler birliği DESPOTİZMLE eş anlamlıdır.

Bir kişiye MECLİSİ FESH ETME YETKİSİ vermek demek demokrasilerde toplumun bütününe ait EGEMENLİK HAKLARINI TEK BİR KİŞİYE DEVRETMEK demektir...Demokrasilerde en önemli güç olan yasama yetkisinin KANUN HÜKMÜNDE KARARNEMELERLE,bir kişinin insiyatifine ve iradesine terk edilmesidir...

Milletin iradesini,egemenliğini,hak ve hukukunu bir kişinin kapris ve kişisel çıkarlarının emrine vermek ve HALKTAN KULLAR YARATMAK DEMEKTİR!...

Demokrasilerde egemenlik milletin bütününe aittir ve hiç bir şekilde devredilemez.Dünyada anayasal demokrasi addedilen pek az ülke başkanlık sistemi ile idare edilmektedir.Ancak bunları ortak özelliği de KUVVETELER AYRILIĞI en sert ve en radikal şekilde ayrılmış olmalarıdır... Bizde ise,yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanı SINIRSIZ YETKİLERLE donatılmaktadır...

Kişileri veya bir aileyi YASALARIN ÜZERİNE ÇIKARTARAK dokunulmazlık zırhıyla koruyan sistemlerin adı demokratik sistem olamaz!.. Getirilecek sistem kuvvetler birliğine dayanacağı ve bir kişinin ağzından çıkacak FERMANLA YASALARIN OLUŞTURULACAĞI göz önüne alınırsa sistemin adı başkanlık sistemi değil,teknik anlamda kurumsallaşmış bir TOTALİTER REJİMİNİN adı olacaktır!...Ben istedim oldu diyen zihniyet, yarın istediğim yasaları çıkarırım diyecektir.

BAŞKANLIK 2 PARTİLİ SİSTEMDİR

Cumhurbaşkanı başdanışmanı ve AKP'nin anayasa Profesörü Sayın Burhan Kuzu bir hafta önce ki bir televizyon kanalında yapmış olduğu açıklamada:

Başkanlık sistemi ile mecliste 2 parti olacağı,MHP'nin parlamento dışında kalacağını ağzından kaçırmış sonra da düzeltmeye çalışsa da başaramamıştır...Sayın KUZU aslında olacak olanları söylemiştir.Başkanlık sistemleri yapısı ve doğası gereği iki partiden oluşur.

BAŞKANLIK SİSTEMLERİNDE 
ÖZERK YÖNETİMLER VARDIR

MHP'nin de desteği ile getirilmek istenen anayasa değişikliğinin 123 ve 126 cı maddeleri hayati önem arz etmektedir. Şöyle ki:

Getirilmek istenilen sistemde KHK ile FEDERATİF YAPI KURMA yetkisi tanınmaktadır.Yani bir kararname ile birden fazla ili kapsayan bölgesel yönetimler kurulacaktır..Bunun adı bölgesel yönetim olsa da; ÖZERK BÖLGE YAPILANMASININ aynısıdır... AKP zaten, Büyükşehir yasası ile bunun zemini hazırlamıştır.Biz düşüncelerimizi bir kişiye odaklanarak ya da onun şahsını hedef alarak yazmıyoruz. Mesele Sayın Cumhurbaşkanımız ya da Bahçeli şu,bu meselesi değildir...

Diyelim ki Sayın Erdoğan'ın böyle bir niyeti yok!..Peki Sayın Cumhurbaşkanın dan sonra gelecek Cumhurbaşkanları bu yetkisini kullanarak,Türkiye'yi FEDERAL bir yönetime götürürse bunun sorumluluğunu kim üstlenecektir?...

Yapılacak anayasa değişikliğinde Cumhurbaşkanı veya Başkan her ne derseniz deyin; 123 ve 126.maddelerdeki değişiklik ile bölgesel ve federatif yapıda idareler kurabilecektir...

Bir diğer mevzu, HSYK'nın yargıçlarından 12 tanesinin 6 tanesini Cumhurbaşkanı belirleyecektir.Diğerlerini ise mecliste çoğunluğu olan kendi milletvekilleri belirleyecektir.Sonra da bunun adı BAĞIMSIZ YARGI olacaktır!!..

Anayasa değişikliğinde verilen yetkilerden birisi de Cumhurbaşkanına meclisi fesh etme yetkisidir.Sorgusuz ve sualsiz...

Getirilen sistemde Cumhurbaşkanının yardımcıları ve bakanlar açısından seçme kriterlerinde BOŞLUK BIRAKILMIŞTIR.Hiç bir kriter de yoktur...Cumhurbaşkanı, Bakanları parlamento dışından atayacağı için, hiç kimseye karşı da sorumlu olmadığından yarın öbür gün güya toplumsal barış adına KANDİL'DEN ya da İMRALI'DAN bakan atanmayacağının garantisini kim verebilecektir?!...

Unutulmasın ki bu ülkede; Demokratik barış adı altında,Analar Ağlamasın adı altında,vs verilen tavizlerle binlerce analar ağlamış,ülkemiz bölünme aşamasına getirilmiş,sonun da iktidar yanlış yoldan rücu ederek terör ve teröristlerle tam bir mücadeleye girmiştir...Dışarıdan atanacak sorumsuz bakanlarla ve özerk bölgeler kurma yetkileriyle donatılmış bir başkanın aynı hataların yapmayacağının garantisini Sayın Bahçeli verebilecek midir?...

Daha fazla yazarsam okunmayacağını bildiğimden şimdi soruyoruz:

Vatanın ve milletimizin bölünmez bütünlüğünden mi yanayız? Yoksa ülkücülerin hiç bir fikri alınmadan,istişare yapılmadan,teşkilatlara sorulmadan, vekillerimize danışılmadan başkanlık sistemine destek vererek ülkemizi kaosa götürecek ve bölünmeye yol açılmasına zemin hazırlayan Bahçeliden yana mıyız?

Particilik taassubu ile ya da '' Hareketin Lideri her şeyi bilir...'' saplantısı ile ülkemizin çıkarlarını bir kişinin iradesine değişecek miyiz?...

Daha 6 ay, bir yıl önce meydanlarda Başkanlık Sisteminin ülkemiz ve milletimiz için felaket olduğunu bağıran Bahçeli'ye; ne oldu da ne değişti de, 180 derecelik dönüşünün sebeplerini sormayacak mıyız?...Bu ani ''U'' dönüşünün sebebini Sayın Bahçeli çıksın açıklasın ki biz de anlayalım...Kendisi televizyonlara çıkmadığı gibi,vekillerimize de izin vermemektedir...Kimse kusura bakmasın.Sayın Bahçeli öyle ferman buyurdular,vardır bir sebebi mucibesi diyemeyiz!...

Sayın Bahçeli anayasa değişikliğine EVET diyeceğini açıklamıştır. Kendisine hayırlı olsun!!!..Biz de SESSİZ ÇOĞUNLUĞUN SESİ olarak buradan referandumda HAYIR diyeceğimizi açıklamak istediğimizi belirtmek istiyoruz...

04.01.2017 Şarköy
AV.Faruk Ülker