Bugün Recep Tayyip Erdoğan 12. Cumhurbaşkanı olduysa, bunun en büyük etkeni Başbakanlık gücünü ve imkanını sonuna kadar haksız ve adaletsiz kullanmasından olmuştur. Recep Tayyip Erdoğan örtülü ödeneği ve devletin televizyonu TRT'yi sınırsızca şahsi malı gibi kullanmıştır. Devletin Valisi, Kaymakamı, Emniyet Müdürü, Diyanet İşlerine bağlı müftüler, imamlar , bakanlıklara bağlı müdürler, amirler, devlet hastanelerindeki başhekimler, doktorlar ve diğer birçok  devlet kurumu AKP'nin yan kuruluşu gibi Recep Tayyip Erdoğan'a çalışmıştır. Zaten Recep Tayyip Erdoğan gibi birisi bu gücü bırakıp, Başbakanlıktan hiç istifa eder miydi? Türkiye'de adalet, hukuk namına bir şey bırakmayan Recep Tayyip Erdoğan bununla birlikte sürekli kendi şahsi/siyasi  menfaat yolunu açmıştır. Ve hala o yoldan yürümeyi sürdürmektedir.

Hadi seçim sürecinde 'olan oldu' diyelim, adam Başbakanlık imkanlarıyla Cumhurbaşkanı seçildi ve hala Başbakanlık koltuğunu bırakmıyor. Her yapan gibi tarafsız bir Cumhurbaşkanı olma mecburiyeti var. Ama ne kanun tanıyor, ne hukuk takıyor.

"MHP ve CHP'ye saldırın" talimatı veriyor, CHP Genel Başkanı'na hala Genel "Müdür" diye hitap ediyor, yasalar gereği siyasi bir bağı kalmaması gerekirken hala AKP'yi dizayn etmeye ve AKP kongresi yapmaya kalkıyor. Anayasa'nın 101. maddesinin son fıkrası "Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer." derken, muhteremin ne AKP Genel Başkanlığı'ndan, ne Başbakanlıktan da vazgeçmeye niyeti yok !

Tüm Anayasa hukukçuları 'Erdoğan'ın başbakanlığı bırakmaması anayasal darbedir' açıklaması yapmaktadır. Adın Recep Tayyip Erdoğan ise kim takar Anayasayı?

AKP , Recep Tayyip Erdoğan için elindeki bir hayat sigortasıdır. O elinden kaydığı vakit, sığındığı Çankaya'da yalnızlaşacağını ve etrafının kuşatılacağını çok biliyor. Hele hakkında bu kadar yolsuzluk,rüşvet ve vatana ihanet iddiası varken bu durumun kendisine kabus olacağının farkındadır.

Abdullah Gül'ün "Partime tekrar döneceğim" demesi ve AKP içinden Tayyip Erdoğan'a yakın danışman ve milletvekillerinden oluşan bazı kişilerin  Abdullah Gül'e hakarete varan açıklamalar yapması AKP için bir kaos fişeği olmuştur. Bu yüzden Recep Tayyip Erdoğan her yeri kontrol altında tutmak için, Anayasa suçu işleme pahasına direnmektedir. "AKP elimden giderse ben biterim" düşüncesi tüm hücresini sarmış durumdadır. Gidip Cumhurbaşkanı makamını düzeltme yerine, emanetçi ve kukla Başbakan olacak kişiye göre AKP'yi şekillendirme  çabaları vermektedir. Bu kişinin de Ahmet Davidoğlu olacağı konuşulmaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan Başbakan iken Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı iken Başbakan olma derdindedir. Makam ve koltuk hırsı sınır tanımamaktadır.

Merhum Necmettin Erbakan'ın onu çok iyi tanıyan biri olarak Recep Tayyip Erdoğan hakkında yapmış olduğu şu tespit, bugünleri daha net anlamamıza yardımcı olacaktır: 

"Tayyip bu partiyi kendi başına kurmadı, aldığı emirlerle kurdu. Peki Erdoğan niçin bu projenin kuklası olmayı kabul etti? Çünkü makama, paraya ve liderliğe karşı zaafı var."

***

Recep Tayyip Erdoğan'ın makam ve koltuk hırsına bir örnekte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken görevden alınmasında da yaşanmıştı. O zaman bu durum "Makamını terk etmiyor" başlığı ile gazetelere haber olmuştu. Haberlerin içeriğinde şu bilgiler yer alıyordu:

***

DİYARBAKIR DGM'ce verilen 10 aylık hapis cezasının kesinleşmesinden sonra Danıştay 8. Dairesi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini düşürdüğü Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Valisi Erol Çakır'ın yerine atama yapmasına rağmen başkanlıkta direniyor. Danıştay 8. Dairesi'nin görevden düşürme kararı İstanbul'da tartışma başlattı. Vali Çakır, Danıştay'ın kararını 6 Kasım 1998 cuma günü İl Mahalli İdareler Müdürü Reşat Kartal ve iki polis memuruyla başkanlığa gönderdi. Ancak kendisine bir gün izin verdiği için İstanbul dışında bulunan Erdoğan'a tebliğ yapılamadı. Görevliler, bu kez Erdoğan'ın evine giderek tebligatı eşi Emine Erdoğan'a yaptı. 

       Valilik, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Ali Müfit Gürtuna'ya da "başkanlık görevine atandığı" yazısını gönderip yeni başkan seçimi için belediye meclisini 12 Kasım'da toplantıya çağırdı.

Tebligatı alan karısını azarladı

       DANIŞTAY 8. Dairesi'nin Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan düşürüldüğüne ilişkin kararının tebligatı, Erdoğan Ailesi'nde gerginliğe yol açtı.

       İstanbul Valisi Erol Çakır'ın görevlendirdiği memurlar, izinli olduğundan Erdoğan'ı makamında bulamayınca, tebligatı Üsküdar'daki evinde, eşi Emine Erdoğan'a yaptı. Tebligatın posta yoluyla yapılması gerektiğini savunan Erdoğan, belediye yetkilerinin almadığı tebligatı eşinin imza karşılığı aldığını Malatya'da telefonla öğrenince çok sinirlendi. Erdoğan'ın yakın çevresini azarladığı, eşi Emine Erdoğan'ın da bu duruma üzüldüğü öğrenildi.

***

16 yıl önce makamını terk etmeyen Recep Tayyip Erdoğan, 16 yıl sonra da makamını terk etmiyor. Oysa burada bir üst makama geçecek olmasına rağmen. Siyasi hesapları ve kendini garanti altına almak için direniyor.

Gerçi Başbakanlığı adeta Bilal Erdoğan'ın yönettiği ortaya çıkmıştı, Cumhurbaşkanlığı da artık ondan sorulacaktır. Yeni düzende Bilal babasına, babası da Davidoğlu'na talimat verecek herhalde ?