31 Mart seçimlerinden sonra, şok geçiren iktidar, seçim yenilgisinin sıkıntısını, atlatamadığı için, kafasında, entrika oyunlarının, nasıl uygulayacağı üzerinde, her şeyi deniyor. 

Kutuplaşmada, zirvenin kaynağı olan iktidar, normalleşme söylemlerine, ilgiliymiş görüntüsü vermeye başladı. Ancak eski alışkanlıklardan kurtulması mümkün değil. Çünkü, hilebazlık mesleğini, devlet imkanları ile kullanan, bir siyaset anlayışı var bunlarda. Devlet imkanları ile, rakipler, kim olursa olsun tuzak kurma gücü, siyasetin rantı oldu.

Birde iktidarın çıkar ortaklıkları, ülkede hukuk düzeninin, gelmesini istemiyor. Gerekçeleri çok, en önemlisi de,  kirli suç örgütlerinin, kirli ortaklıkları buna müsaade etmiyor. Çünkü inanılmaz derecede suç batağından kurtulamıyorlar. CHP ile görüşmeler, bazen ılımlı beyanatlar, bazen de kırmızı çizgimizden, taviz vermeyiz anlayışı, bunların kirli rejim markası. CHP ise henüz seçim galibi edasıyla, neleri hedefliyor, şu ana kadar netleşmiş değil.

İbn-i Haldun” insanı açlık öldürmez, alıştıkları tokluk öldürür” der. Akp samimi olması mümkün değil. Görünenler ortada. CHP neleri ortaya koyacak, iktidarın kırmızı çizgisi ne, henüz sadece söylemlerde. Çünkü niyetler faka bastırma mı,faka engel olma mı?Çözüm tartışılmıyor ki. Adalet, iktisat kongreleri, yasal yönetime dönüş, saydamlık, denetim ve denge düzeni, kurumların ideolojik ve dinsel örgütlenmelerle, paralel kurumların oluşumu, nasıl önlenecek tartışılmıyor. Çünkü tüm olumsuzlukların faili mevcut iktidar. Bunların failliğini kabul etmez ki! Soygun düzeninden vazgeçer mi? Keyfilik ve yasal olmayan bir anlayışla, KHK rezaletiyle, bireysel hak ve özgürlükleri, katleden bir suçluluk yönetimi, bunlardan vazgeçer mi? Amaca giden,her yol mübahtır diyen iktidar, normal düzenin gelmesini ister mi?Normalleşme denildiği zaman, normal olmayan, kurala, hukuka, ilimle yönetime nasıl evet diyecek. Buna bakmak gerekir.Tüm uygulamaları, normal olmayan, anormal düzeni kuranlardan, hangi uyum beklenir ki?Modern yönetim, rasyonelliğin ve aklın hukuk üzerinden, kendini yönettiği bir idare biçimidir.

Müslüman olmayan Türk, Türk değil midir? Müslüman olmayan Türk, Türk değil midir?

Konfüçyüs” insanlar, ortak doğalarıyla, birbirine yaklaşırlar, ancak alışkanlıklar ve gelenekler, onları birbirinden uzaklaştırır der” Normalleşmenin adımı müzakere ile olur. Müzakerede de, iyi hazırlanmak, amacı bilmek, sabit fikirli olmamak, karşı tarafı küçümsememek, etik kuralları önemsemek, sakinliğini korumaktır. Daha iki ay geçmeden keyfilikle, hukuka uymadan kayyum ataması ve devamı, hangi normalleşmeyi getirecek. Kardeşine yurt dışından maddi yardımın suç olduğu bir ucube yönetimde nasıl bir normalleşme olacak. Bunlar baştan anormalleşmedir, hukuksuzluktur. Normalleşme yolu değildir. Adaletsizlikler, siyaset, bürokrasi, mafya ilişkileri, organize suç örgütlerinin, devleti rayından çıkarması normalleşmeyi getirmez. Ancak bu zulümle yönetiminin devamı projesidir. Muhalefete çağrım, eğer bu ilim ve hukuk dışılıktan kurtulmak, normalleşme istiyorsanız, tüm hukuksuzluklara, ekonomik çöküşe, soygunlara, kontrolsüz istila göç olaylarına, meşru isyan ahlakıyla, toplumu adaletsizliklere karşı, harekete geçirmekle olur. Gerekirse millete dönün, bu keyfi idareden, bu millet kurtulsun. Asıl normalleşme budu.

04-06-2024 KEMAL ALBAYRAK

Editör: Kerim Öztürk