PKKnın bir dönem Kuzey Iraktaki kamplarında üst düzey yetkili olan Selim Çürükkaya, Şarlakın ortaya çıkardığı olayı doğruladı. Çürükkaya, Nasname adlı internet sitesinde 1991 yılında suikastın faillerinden Pazarcıklı Mustafa adlı militanın yanına gelerek kendisine çok önemli bir olayı anlatacağını belirterek, şunları söylediğini kaydetti: Ben tugaydaki sorumlu yarbayın emir eriydim. Bir gün, faksla yarbaya gelen bir kağıda bakmıştım. Kuvvet komutanlarının 4 Kasım 1991 günü tugaya gelip yemek yiyeceklerini, bu nedenle gerekli hazırlıkların yapılmasını emrediyordu. Faksı okuyunca, durumu tugayın lokanta bölümünde çalışan Osmana söyledim. Kendi aramızda tartıştık, Beş kuvvet komutanı buraya gelecek. Silahları bulalım, beşini de öldürelim, ondan sonra da kendimizi öldürelim diye düşündük. PKK İstanbul il örgütüyle ilişkilerimiz de vardı. Osman bana Arkadaşlarla görüşelim, zehir isteyelim. Ben yemeklere koyayım, bunları zehirleyerek öldürelim. önerisinde bulundu. Bu öneri bana da mantıklı geldi, kararlaştırdık örgütle görüşmeye gideceğiz dedik ve randevu aldıktan birkaç gün sonra, gidip örgütün İstanbul sorumlusuyla görüştük. Sorumluya durumu ve orduevinin yapısını anlatınca heyecana kapıldı ve Kalkın oraya gidelim. dedi. Birlikte, askerlik yaptığımız yere gittik, onu albayın odasına dahi çıkardık. Her tarafı inceledik, bize Benden haber bekleyin. deyip ayrılıp gitti. Biz heyecanla haber bekliyorduk.
Siyanür istedik, fare zehiriyle yetindik
PKK militanı Mustafa, daha sonra PKKnın kendilerini aramaması üzerine aynı yetkiliyle tekrar görüştüklerini ve siyanür istediklerini belirtiyor. Selim Çürükkaya, Mustafanın şunları söylediğini de aktardı: Komutanların geliş tarihi yaklaştıkça bizim uykularımız kaçmaya başladı. Sorumlu kişiyle bir daha randevu aldık. Ne olur bize siyanür bulun, siz hiç olaya karışmayın dedik. İstanbul sorumlusu, olayın yapılmasından yanaydı; ama partinin kesinlikle müsaade etmediğini söylüyordu. Çok ısrar ettik, randevulaştığımız yere üç saat sonra geldi, bir kesekağıdı dolu fare zehiri getirmişti. Biz siyanür demiştik, ama fare zehirine razı olmak zorunda kalmıştık. Fare zehirini günlerce orduevinde sakladık. Nihayet o gün geldi, yemeklere, tuzluklara, biberliklere, limonluklara zehiri kattık. Yemek saati geldi, Komutanlar askerlerle yemek yiyecekler; ama kahveyi orada içecekler. dendi. Kahveleri ben ve Osman yapacaktık. Komutanlar geldiler, hazırlanan odaya çıktılar. Kahveleri hazırladık, zehiri kattık, bütün cesaretimi topladım, kahve tepsisini alarak odaya girdim, kahveleri herkesin önüne bir bir koydum. Genelkurmay Başkanı Güreş kahveden bir yudum alınca ben daha odadan çıkmamıştım. (Bu kahve çok acı) deyince kapıdan çıktım. Beni bekleyen Osmanla birlikte hızla alt kata inerek, binayı terk etmeye çalıştık. Çürükkaya, dinlediği olayı ardından Apoya anlattığını belirterek, Ben olayı anlatınca hemen küplere bindi, kızardı, bozardı, köpürdü.. (Serseriler, neden anlatıyorlar bu tür şeyleri? Bir daha bu tür şeyleri kimseye anlatmasın o serseriler.) dedi. Öcalan, bu iki kişiyi güneybatıya gönderdi, ölüm haberleri tez geldi. ifadelerini kullandı. PKKnın eski üst düzey militanlarından Şükrü Gülmüş ise Ceng kod adlı Osmandan olayı dinlediğini anlattı.
Editör: TE Bilisim