“Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık.

Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim, bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz. Bu topraklar üzerinde birlikte, kardeşçe yaşama ufkumuz, ne yazık ki terörün gölgesinde kalmakta… Şehitler veriyoruz. Allah memleketimizi huzur ve selamet günlerine yeniden kavuştursun. İnanıyorum ki, kavli dualarımızı fiili dualarla da desteklersek, huzura ve sükuna daha çabuk ereceğiz.”
***
Bu sözleri söyleyen kim?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan!
Ensar Vakfı tarafından düzenlenen “Ensar Gönüllüleri Buluşması”nda konuşmuş…
“Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık” diyor…
İyi de siz kimsiniz Emine Hanım?
Bu milletten siz mi oy aldınız?
Mazbata size mi verildi?
Yemini siz mi ettiniz?
Başkomutan siz misiniz?
Başbakan mısınız yoksa, bakan mısınız?
Vekil seçildiniz de haberimiz mi olmadı?
***
Eğer ben “Cumhurbaşkanı’nın eşiyim” diyorsanız; haddinizi bilin o zaman… Kocanızın gölgesine sığınarak siyaset yapmayın!
“Hayır yapacağım” diyorsanız da eşinize söyleyin, ikide bir medyayı azarlayıp “Ailemi karıştırmayın” demesin o zaman…
Topa giren, tekme yemeyi de göze alır Emine Hanım!
Siz de topa giriyorsunuz; hem de faul yaparak!
Haddinizi ve yetkinizi aşıp ülkemizin kurucularına hakaret ediyorsunuz…
Sizi o saraylara çıkaran “rejim”i aşağılıyorsunuz!
***
“Enkazını kaldırdık” dediğiniz “sizden önceki 90 yıl”da, hiçbir cumhurbaşkanı karısı devlet işlerine böyle karışmadı; karışamadı!
Çünkü beğenmediğiniz o “enkaz”da bile geçmişe duyulan bir saygı vardı.
Gururlandığınız “sizin döneminiz”de ise ülke bölünme noktasına geldi!
Devletin bütün ilkeleri ayaklar altına alındı.
***
“Geldiğiniz”de terör, sıfırlanmıştı Emine Hanım! Bugün ise günde üçer beşer şehit tabutu geliyor Anadolu’nun dört bir yanına…
Oturduğunuz Saray’dan duyulmuyor olabilir ama anaların evlatlarına yaktığı ağıtlar yankılanıyor ülkenin dört bir yanında!
İlle de bir enkaz görmek istiyorsanız; Cizre’ye gidin, Silopi’ye, Sur’a, İdil’e gidin!
Madem eşinizin “icraatını” sahipleniyorsunuz; o zaman oralarda göreceğiniz enkazın da bir numaralı sorumlusu “sizsiniz” Emine Hanım!
***
Beğenmediğiniz o 90 yılda o ilçelerde okuyan çocuklar, bugün Nobel alıyor…
“Sizin” döneminizde ise oralarda çocuklar okula bile gidemiyor!
Bırakın “enkaz edebiyatını”, kocanız yapsın!
Bir de siz çıkmayın başımıza!

KUMPAS!
Yaklaşık üç buçuk yıldır devam eden İzmir Casusluk Davası’nda da son karar verildi:
Tüm sanıklar beraat etti.
Hepsine ve halkımıza geçmiş olsun…
Mahkeme bir karar daha verdi:
Polisin savcılığa, savcılığın da mahkemeye sunduğu tüm delillerin sahte olduğu anlaşıldı.
Alın size kumpasın dik alası!
Yapan F tipi polis!
Alet olan, F tipi savcılar!
İyi de biz bu polise, bu savcılara, bu adalete…
Ve en önemlisi dava sürecinde “evlatlarını” yalnız bırakan bu Genel Kurmay’a…
Bundan sonra nasıl güveneceğiz?
Başta kardeşim Murat Ergün olmak üzere tam üç buçuk yıldır dedektif gibi iz sürerek, mahkemeye sunulan delillerin sahteliğini kanıtlayan ve iddianameyi çürüten tüm avukatları gönülden kutluyorum.

ŞAMİL!
AKP Milletvekili Şamil Tayyar, hayatında belki de ilk kez doğru laflar etmiş…
Erdoğan’ın “hınkçıbaşı” olan ve bugüne kadar bir kez bile saygıda kusur etmeyen bu arkadaşın başına taş mı düşmüş, “kemale” mi ermiş bilemem; ama başkanlık sistemine karşı çıkmış…
“Denedik olmadı; bizim bu başkanlık projesinden en kısa zamanda vazgeçmemiz, güçlü başbakanlık formülüne yönelmemiz gerekiyor”. Cumhurbaşkanlığı sembolik olmalı” demiş…
Bu sözleri de Gökçek ailesinin kanalı olan Beyaz TV’de söylemiş…
Bakalım; Şamil, bu “ihanet”in bedelini nasıl ödeyecek?
Heyecanla bekliyorum!

GÜNÜN SORUSU
Recep Tayyip Erdoğan, 26 Şubat 1954’te, Ahmet Davutoğlu 26 Şubat 1959’da doğmuş… 26 Şubat 1986’da babamı kaybettim. Sorum 26 Şubat’a:
Başımın belası mısın?

PKK’NIN HEDEFİNDEKİ 6 İSİM!
Dün Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan haberi okurken “kanım dondu…”
Haber aynen şöyleydi:
“Ankara ve İstanbul Valiliklerine gönderilen 23 Şubat 2016 tarihli yazıda, PKK’nın Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, CHP eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Stratejik Düşünce Enstitüsü Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Şahin, Fox TV Ana Haber Sunucusu Fatih Portakal ile Flash TV Ana Haber Sunucusu Gökhan Taşkın’a yönelik silahlı/bombalı ‘suikast’ planladığı iddia edildi.”
***
Bu haberi basına sızdıran emniyet yetkilisi, sözüm sana:
Senin görevin haber sızdırmak değil; aldığınız istihbaratın hakkını vermek! Eğer bu isimlerin birinin bile kılına zarar gelirse, senden de haber sorarız; ona göre!

156+246!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Aysun Güneş’te… Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz varsa [email protected] adresine gönderebilirsiniz:
“Biliyor musunuz Abdullah Bey, bin 300 TL’nin ne olduğunu?
Küçücük dükkanda işçi olup, düzenli bir işi olmayan dükkanın akşamında, kasa teslim ederken alnının akıyla, ‘Bu, günlük ciro’ diyebilmeyi! Güvenmeyi ve güven vermeyi?
Köşk mü dediniz? Hediye altınlar, mücevherler mi?
Biz alın teriyle yaşam mücadelesi veren Türk Milleti’yiz…
Bilin istedim!”

GÜNÜN İSYANI!
İsyanım, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine tepki gösteren ve “Yargılama devam ediyor” diyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’a:
Sana ne?

Aydınlık