Amerika'daki dâhiler okulu denilen bir üniversitede en yüksek ikinci yüksek lisans puanına sahip bir damat... Hatta bir yabancıya verilen en yüksek bütün notların sahibi bir damat.

Bu kadar mı sadece? Elbette değil. 

İki tane hocası doktora için davet ettiği halde Türkiye'ye döndü. Yoksa şimdi küresel silah sanayisinin milyar dolarlarına danışmanlık yapan bir profesör olabilirdi. 

Türkiye'de İHA-SİHA için ilk adımı attığında önce İsrail hükümeti temsilcileri geldi. Daha hiç bir şey üretmemişlerdi. Milyar dolarlık teklif aldı. Ne yaptı? Reddetti. 

Devletten tek kuruş hibe almadı. Herhangi bir bankadan tek kuruş kredi çekmedi. Baba, abi ve kardeş karar verdiler, atadan kalma üç katlı evi sattılar, İHA ürettiler. 

Selçuk Bayraktar... Evet damat ama damat olmadan tam 10 yıl önce yaptı bunları. 

Sonra...

Yıllarca asker ile dağlarda test çalışmaları yaptı. Çalışmaların neye yaraması gerektiğini ve yazılımların neleri kapsaması gerektiğini yerinde gördü.
Tüm dünya takip ediyordu onu... ABD, İngiltere, Hindistan ve İsrail, defalarca milyar dolarlık teklifle geldi. Hepsini reddetti. 

Savunma bakanlığı bürokrasisine üç defa sunum yaptı. Her defasında projeleri raflarda bekletildi. Bazen dosya içindekiler dünyanın başka yerlerindeki ülkelerde uygulamaya konuldu.

Reis'e, Erdoğan'a ulaştı durumu anlattı en sonunda... İki defa sunum yaptı. Erdoğan bürokrasiyi çağırdı. Gerekli bütün emirleri anında verdi ama sonuç yine aynı... Proje yine raflarda tozlanmaya terkedildi. İçindeki bilgiler de kanatlandı yine başka ülkelere uçtu.

Bunları Selçuk Bayraktar'dan canlı olarak tam dört defa dinledim... 

Diyor ki tam bunları anlattıktan sonra;
“İnsan çocuğunu dünyanın öbür ucunda olsa tanır değil mi? İşte ben de o raflardan uçan projelerimi tanıdım.”

Pes etmiyor elbette...

O sıralar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a fahri danışman olan Sümeyye Hanımın da bilgisi dahilinde, Balyoz Soruşturmasından hapiste olan Saldıray Berk Paşanın da yönlendirmesi sonucu, üç ASELSAN mühendisi ile beraber, bürokrasiye haber vermeden ilk SİHA'yı yapıyor. Silahlı insansız hava aracı yapmak kolay ama dünyanın en iyi SİHA'sını yapmak o kadar kolay değil. 

Selçuk Bayraktar... Evet damat ama 36 yaşına kadar bu ülke için uykusunda bile emek vermiş bir insan. Alimin uykusu bile ibadettir, unutmayın.

Sümeyye Hanım ile ilk SİHA yapımı sırasında diyaloğu oluyor. İki zeki insan, iki vatansever insan... Hayatlarını birleştiriyorlar.

Selçuk Bayraktar... Evet damat oluyor. 

Devletten yine kredi çekmiyor. Bankaların kapısına yine gitmiyor. Ortaklık tekliflerini ve milyar dolarları yine reddediyor.

Ne yapıyor?

SİHA'lar, Suriye'de ABD, Rus ve Fransız beslemelerini, Libya'da kalan bütün dünyayı, Azerbaycan Dağlık Karabağ'da, ABD, Rusya ve Ermenistan'ı darmadağın ediyor.

Ve Selçuk Bayraktar, dünyanın en başarılı, en iyi ve en muhteşem SİHA'sını emsallerinin beşte biri fiyatına veriyor devlete. 

Bu fiyat belirlemesini ben söylemiyorum. İngiltere Gazeteleri yazıyor; 
“Bayraktar TB2 diğerlerinin beş misli daha iyi” diyor. 
Hatta bir başka İngiliz gazetesi de;
“22 TB2 bir F35 parası ediyor ama 10 TB2 bir F35'ten çok daha fazla iş görür” diye yazıyor.  

Damat evet... Damad'ın SİHA'sı evet... 

Dünyanın bir başka yerinde olsa 10 milyarlarca dolar ile tartılırdı katkısı. 

F35 bugün 80-100 milyon dolara mal oluyor ve üç beş yıl sonrasına teslim edilmek üzere bu fiyat söz konusu. Pazarlıklar bu yönde. 

Ya SİHA?

Tanesi 2 milyon dolar bile değil. 
Yani ihracata milyar dolarlık katkısı yok ama dünyaya meydan okuyabiliyor.
Ve bazılarının midesinde hazımsızlık oluşturabiliyor. 
Kolay mı?

Diyor ki Selçuk Bayraktar saldırılara karşı:
“Zor olan neydi? Diye soruluyor sıkça... Milletimizin, evlatlarımızın potansiyelini dünyaya ispatlamak değil içimizden birilerine kabullendirmekti zor olan. Yaklaşık 20 yıldır yol arkadaşlarımızla birlikte hayatımızı adayıp yüksek teknoloji geliştirmek de değildi.

Kendi sınıfının en iyisi olduğunu dünyaya kabul ettirmiş teknolojimize, içimizden birilerinin hep “acaba?” demesine, hep bir noksan bulma ve hatta çamur atma gayretine maruz kalmaktı. Her dönüm noktasında akla hayale gelmeyecek entrikalar, hezeyanlar, hor görmeler ve iftiralarla boğuşmaktı.”

Askerimiz mayına basmıyor, pusuya düşmüyor, sahada eskisi gibi şehid olmuyor diye üzülen veledi iblisler evet elbette olacak... İblis iblisliğini yapacak elbette.

Ya biz?
Bunu savunmaz ve duyurmazsak vebal altında olmaz mıyız?

2016 yılında tanıdım, 2017 yılında da şu cümleye sonuna kadar katıldım, defalarca yazdım:

“Selçuk Bayraktar, son yüz yılın en büyük üç mücâhidinden biridir.”

Gündüz Demirhan

Editör: Kerim Öztürk