İstanbul Barosu'na kayıtlı 21 bin 924 avukattan 14 bin 435'inin oyuyla, bütün rakiplerinin toplamının üstüne çıkıp, en yakın rakibine de 12 bin fark atarak, "rekor" destekle Başkan seçilen Ümit Kocasakal'a "Sen de bütün avukatları temsil etmiyorsun, yargı oylarının da üçte birini temsil ediyorsun. Adeta yargı adına konuşuyorum havasına da girme" diyen Erdoğan'a "Sen de bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını temsil etmiyorsun, seçmen oylarının yarısından az fazlasını, 77.6 milyon nüfusun da sadece 3.6'da -neredeyse 4'te- birini temsil ediyorsun! Millet adına konuşuyorum havasına girme" diyecek biri çıkacak mı merak ediyorum.
Korkmayın, kendisi de "Atatürkçü"leri, "Türk Milliyetçileri"ni, "Türkçü"leri, "laik"leri, "ateist"leri, "deist"leri, "çArşı"yı, "sezeryanla doğuranları", "tek çocukla yetinenleri", "ekmek almaya giden çocuklar"ı, "Kadıköy vapuru yolcuları"nı, "bozkurt"ları, "sosyal demokrat"ları, "liberal"leri, "sosyalist"leri, "antikapitalist/antiemperyalist"leri, "Aleviler"i, "kızlı erkekli okuyan/oturan"ları, "çevreci"leri, "gezici"leri, "Y kuşağı"nı, "akil olmayan arif"leri...  temsil ettiğini iddia etmiyordur zaten!
Ha bir de, öyle biri çıkarsa, hazır dili değmişken hani Baro Başkanı'na "Teröristle görüşerek hangi neticeyi aldın. Bu terörist terörist, bunu bileceksin, bunu göreceksin..." diye bağırınıyor ya, Başbakanlığından itibaren "sır küpü" aracılığıyla görüştüğü PKK'lıların da "terörist, terörist" olduğunu hatırlatıp sorabilir mi acaba:
-Hangi neticeyi aldın görüşerek İmralı'yla? 
 
"Seçilemez" diye bir yer yok!
Aynı gazetenin iki yazarı; CHP'yi yakından takip eden Şükrü Küçükşahin "ilk defa iktidar hedefli bir liste" diyor, CHP'yi yakından takip eden Yalçın Doğan ise "partiyi zorlayacak bir liste."
-Artık- Türkiye'de hiçbir siyasi partinin tabanı da, tavanı da "homojen" olmadığı için mevzu göreceli. Dün, dünyayı çok benzer algıladığımızı sandığım yakın bir dostumla konuşurken, benim burun kıvırdığım bir adayı 180 derece aksime, yere göğe koyamadı. "Ne kadar da doğru bir tercih" olduğu kanısındaydı.
Dolayısıyla "listeler hakkında yorum" bekliyorsunuz ya;
Yapmayacağım.
Bu seçim o seçim değil -bence-.
Kimsenin kara kaşı, kara gözü, "yüksek karizması" değil, can güvenliğimiz için tehdit haline gelen iktidar sahiplerine "değneksiz köy"de olmadıklarını hatırlatma ihtiyacı belirleyecek tercihimi. Bu ülke "bir seçim daha görebilsin" diye kullanacağım oyumu;
Hepsi bu.
Ha çok merak ediyorsanız, evet benim de farklı partilerde, farklı illerde, "seçilemez" denilen yere ötelenen "adaylarım" var. Ama süngü düşürüp onları itildikleri o yerlerde "kaderlerine terk etmek" değil buna verilmesi gereken tepki. 
Hiçbir partinin, hiçbir bölgedeki akıbeti "Allah'ın emri" değil, eğer gerçekten ister ve çok ama çok çalışırsanız her hesabı tersyüz edebilirsiniz;
 "Seçme hakkı" siz de olduğu sürece "seçilemez" diye bir yer yok demokrasilerde;
Seçerseniz, seçilirler!