Ahmet Davutoğlu, 28 Ocak’ın Misak-ı Milli’nin ilânının yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’nin  “Düşman istilası söz konusu olduğunda, ona karşı mücadele etmek her Müslüman için farz-ı ayndır”  fetvasını hatırlattı ve  “Şimdi ben de buradan 95 yıl sonra bir kez daha bütün milletimize çağrı ile bir şekilde 100’üncü yıla yürürken temel ilkemizi vurguluyorum; herkes Yeni bir Misak-ı Milli’de buluşmalı ve bu Misak-ı Milli’nin hedefi doğrultusunda elinde ne varsa, heybesinde ne varsa bu mücadeleye katılmalı. Üç çakıl taşı olan dahi bu çakıl taşlarını üst üste koyup, Türkiye’yi yeniden inşa faaliyetine, AK Parti’nin başlattığı kalkınma hamlesine katılmalı”  dedi.

***

AKP iktidarı, Türkiye’de Cumhuriyetle birlikte var edilmiş ne kadar milli değer varsa yıkmaya, Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmaya çalışmaktadır. Hatta Anayasa’dan Türk adının kaldırılmasını bile isteyebilmişlerdir.

AKP iktidarının bu çerçevede yaptıklarını, Türkiye ve çevredeki İslâm ülkeleri işgal edilmiş olsaydı, işgal kuvvetleri ancak yapabilirdi. Dolayısıyla ben de diyorum ki “AKP iktidarından kurtulmak, Misak-ı Milli’yi korumanın birinci şartı olduğu gibi bu yolda çalışmak, her Müslüman için farz-ı ayndır!”  

***

AKP iktidarının, Libya, Mısır ve Suriye’deki dış politikasından beslenen terör örgütleri bu ülkeleri kana bulamıştır.

AKP iktidarının binlerce TIR ile lojistik destek sağladığı teröristler, İslam adına giriştikleri eylemlerle, İslam dünyasının düşman kazanmasını sağlamaya çalışmaktadır. Akan kanların sorumlusu AKP iktidarı ve onlara oy verenlerdir.

İslâm dünyası, çapı bu kadar büyük bir ihaneti tarihte ilk defa yaşamaktadır.

AKP iktidarı, İslâm dünyasında Batı’nın Truva atı olarak kullanılmaktadır.

IŞİD militanlarını Ürdün ve Katar’da CIA eğittiği halde, ABD medyası bile CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz’ın “Hatay’dan Suriye’ye militan geçişi devam ediyor. IŞİD, Türkiye’yi lojistik üs olarak kullanıyor,  Gaziantep Havalimanı da IŞİD’in geçiş üssü oldu” şeklindeki, örgüte Türkiye’nin destek sağladığı iddialarını öne çıkarıyor. Yazık ki bu iddialar doğrudur.

Gerek IŞİD’den gerekse Suriye yönetiminin bombardımanından kaçan Suriyelilerin sayısı iki milyonu geçtiği için Türkiye, bunlara bakmakta zorlanmaktadır. Öyle ki Mazlumder, Ankara Şube Başkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı’na çağrı yaparak, camilerin, evsizler ve sığınmacılara açılmasını istedi!

***

Misak-ı Milli, milli yemin demektir. Asıl metnini bizzat Mustafa Kemal Paşa yazmış ve Müdafaai Hukuk grubuna mensup milletvekilleri eliyle Meclis’i Mebusan’a kabul ettirmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın siyasî manifestosu olarak kabul edilen altı maddelik bildiri, Türkiye’nin bugünkü sınırlarını ve bütünlüğünü esas almıştır. Misak-ı Milli içinde olan Kerkük-Musul, Türkiye’de çıkarılan Şeyh Sait isyanı sebebiyle sınırlar içine alınamamıştır.

AKP ise şimdi hem uyguladığı Suriye-Irak politikası, hem PKK terör örgütü ile Oslo’den itibaren etnik ve bölgesel özerklik pazarlığı yapması hem de eyaletlere dayanan başkanlık sistemini savunmasından dolayı, eski Misak-ı Milli’yi tanımıyor, yenisini öneriyor!

Böyle bir girişime  “Yeni Misak-ı Milli”  demek,  “örtü ve gizleme” dir.

Üstelik bu defa  “örtü ve gizleme”  düşmana karşı değil, milli ve dini kavramlar kullanılarak Türk halkına karşı yapılmaktadır.

Oysa bu yöndeki bütün söylemler ve eylemler yahut “Yeni Misak-ı Milli”, Türkiye’nin sınırlarının değiştirilmesi ve küçük parçalara ayrılması anlamına geliyor. Ta ki küçük parçalar, senaryoyu sahneye koyan tarafından ayrı ayrı yutulabilsin! Bu itibarla AKP’yi göndermek artık hem milli hem dini açıdan farz olmuştur.