Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk Gümüşhane ekibiyle 30 saat sonra gelen mutluluk
 Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları:
Bu millet AK Parti'yi tek başına iktidar yapmıştır. Milletimiz AKP'den çok umutlanmıştır. Sorunlarının çözüleceğini bir çok konuların ortadan kaldırılacağını huzur ve güven içinde bir hayat beklemiştir. Böyle bir durum karşısında AKP'nin tek başına bir güce sahip olması her türlü sorunun çözümü için programında var olan görüşler ve teklifler için seçim beyannamelerinde belirtilen vaatler için çok uygun bir ortamın sözkonusu olmasına rağmen sorunların çözümünde Adalet partisinde gecikme ve bununla beraber beceriksizlik görülmeye başlanmıştır.

Buna rağmen millet umudunu kesmemiş yüzde 34'ten yüzde 51'e kadar o partiyi yükseltmiştir. TBMM'de sayısal çoğunluğu korumuştur. Bu iktidarın Türk toplumunun bütün sorunlarını çözmeye muktedir bir hükümeti vardır. Şimdi hep beraber düşünelim. Adalet ve Kalkınma partisine oy vermiş kardeşlerimize bu konuda düşünmeyi tavsiye ederim. Bir iktidar demokratik toplum içinde anayasada öngörülen kuvvetler ayrılığını üç unsur olduğunu hatırlayarak yasamada varsa ki vardır TBMM'de en fazla vekile sahiptir dolayısıyla hükümeti kendileri oluşturduğu için yürütmede de vardır o zaman Recep Tayyip Erdoğan beyin ülkeyi yönetmek istediği dönemde yasama ve yürütme kuvvetinde etkileri vardır. Bir elinde yasama bir elinde yürütme var. Üçüncü kuvvet ise yargıdır. Yargı üzerinde etkinliğini sağlamak açısından 2010 yılı 28 maddelik bir anayasa değişikliği düşünülmüş ve referanduma gidilmiştir. Ancak şimdi HSYK düzenlemesiyle Adalet de AKP'li hale gelmiştir.

Bazı olaylar var ki bunların alt yapısı hiçbirimizin haberi olmadan içine bazı maddeleri sıkıştırmak suretiyle... Sosyal güvenlik esnafın bazı problemleri vergi dairelerinin uygulamalarıyla ilgili vatandaşı kısa yoldan etkileyen konularda bazı serpiştirmelerle gerçek niyetin ortaya çıkması ve bunların örtülmesiyle gerçekler ortaya çıkmıştır.

Hangi partiden olursak olalım dikkatinize sunmak istiyorum. Demokrasi insan hakları özgürlük insanlığın evrensel değerleridir.

Kandil'de netleştirilen bir müzakere zinciri iktidarın açılımlarına karşı adaletin yargının elinin kolunun bağlanması PKK'yı cesaretlendirmiş siyasallaştırmış taleplerini karşılamış ve en sonunda dört gün evvel çıkan demokratikleşme paketiyle son aşamasına gelmiştir. SOn aşama şimdi PKK tarafından dillendiriliyor. Dillendirmedeki şekil şudur. Suriye'yi hatırlayın. Orada iç savaş var. 130 bin insan ölmüş 2 milyon insan ülkeyi terketmiş. 700 bin insan Türkiye'ye gelmiş. Bu arada Suriye'de bir olay gerçekleşiyor. PKK'nın uzantısı olan PYD orada batı kürdistan özerk yönetimini üç kanton halinde kuruyor. Şimdi Türkiye'de bu kadar demokratik açılımın getirildiği yer burası olmuştur. Sayın Başbakan'ın en son diyarbakır ziyaretinde Barzani denen peşmerge reisiyle bir araya gelerek şarkıcı olup olmadığı şüpheli bir de peşmerge kıyafetiyle sahneye çıkıp millete bazı şeyler söyleyen bir zavallıyla Türkiye'de Kuzey Kürdistan ifadesi ilk kez kullanılmıştır.

2014 yılıdna PKK Suriye'dekine benzer şekilde 2014'ü özerklik yılı ilan ediyoruz diyerek BDP'nin aracılığıyla Kuzey Kürdistan Özerk yönetiminin 30 Mart'tan sonra gelişeceğini ifade ediyorlar. Bu bize verilen sözdür yerine getirmezlerse Başbakan'dan hesabını sorarız diye utanmadan tehdit ediyorlar.
Türkiye'nin birinci iç tehdidi bölünmedir. Türkiye bölünmenin eşiğindedir. Bunu kabul etmeyenler olabilir. Demokratik açılım diyenler olabilir. Allah göstermesin bunları söyleyenler bu gafletten uyanmazsa Türkiye'nin karşı karşıya geldiği kaos kargaşa iç çatışmada ne diyeceklerini şaşışırlar. Çünkü Türkiye karmakarışık olur.

AKP'ye oy veren kardeşlerim sorsun Türkiye'yi nereye götürüyorsunuz diye.

Bir başka konu var ki bu olaylar olurken bu iktidar özellikle de Erdoğan tarafından bazı oyunlar uygulamaya konuluyor. Diyelim ki Türkiye'nin ekonomik sosyal bölünme tehditi karşısında önemli sorunları varken ilkokuldan andımızı kaldırmanın gerekçesi ne olabilir? Türküm Doğruyum Çalışkanım sözünden niçin rahatsız olursunuz? Ziraat bankasının başındaki TC harfleri neden kaldırılır. Bunların kaldırılması ile ziraat bankasının mevduatı mı artmıştır. Halka verilen kredilerde faizler düşürülmüş müdür? Şimdi TC'yi kaldırdınız bunların sonunda nelerin olacağını hiç düşündünüz mü?

Türkiye'nin dağında ovasında her yerde bazı kurumların önlerinde ne mutlu türküm diyene sözünü kazımanın ne faydası var? Demek ki demokratik açılımın kaldırım taşlarını döşemek için sinsi faaliyetlerle bu ülke karşı karşıya kalmıştşır.

Erdoğan kulağın çınlasın. MHP diyor ki! Allah nasip eder iktidar olduğumuzda ikamet ettiğin evin karşısına Ne mutlu Türküm diye yazdırmazsam namerdim! Bazı kurumlarda özellikle de Ziraat bankasında TC'yi kaldıran banka genel müdürü şube müdür kim iseniz oraya tekrar kendi elinizle TC yazdırmazsam namerdim!

Muhterem vatandaşlarım çocukların andını kaldırdılar. Türküm doğruyum çalışkanımdan rahatsızlık duyduysanız o çocuklar şimdi hırsızım soyguncuyum yolsuzum mu desin. Erdoğan oturduğun semttte ilkokula giden çocuklar haftada bir gün evinin önüne gelecek ve andımızı yüksek sesle okuyacak. Duy Recep Tayyip diyecek Türk'üm doğruyum çalışkanım.

Bu süreç buraya gelirken Cenabı Allah'ın lütfu ile 17 Aralık'ta bir olay oldu.

17 Aralık 2015.. 2013... Bu bir kara gündür. Kara günün tekrar aydınlığa dönüşmesi için yolsuzluk ve rüşvet üzerinde yoğun bir mücadelenin yapılması elzemdir. 17 Aralık'ta ne olmuştur. Bir savcı kolluk kuvvetlerini görevlendirerek 41 kişiyi tutuklatmıştır. Bu operasyonun içinde belediye başkanları var bir bankanın genel müdürü var dört tane bakan ve evlatları var. Bu operasyonun içinde İran'dan gelmiş ne idüğü belirsiz 29 yaşında bir uşak var. Bu operasyonda imar yolsuzluğu olmuş. Kamu ihalesine fesat karıştırma var... Altın kaçakçılığı kara para aklama. BUnlar böyle giderken dört buçuk milyon dolar bir ayakkabı kutusunda yakalanmış. Dört buçuk milyon dolar saymayla bitmez. Bir genel müdürün evinde bu ayakkabı kutusu ne geziyor?

Bazı konular yine devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin sayın genel başkanı bunları inkar edeceği yerde deseydi ki ben AK Parti'yim 11 yıldır iktidarım inançlı insanlar olarak kendimizi tanıtıyoruz. Bizim aramızda yolsuzluk ve rüşvet olmaması gerekir. Onun için bütün savcıları emniyet güçlerini görevlendiriyorum. STK'lara çağrıda bulunuyorum ne varsa gönderin yolsuzluğun kökünü kazıyalım. Nereye giderse gitsin yargının önüne çıkaralım diyeceği yerde panik olmuş ve operasyon günü sabah 8 civarında oğlu Bilal'i arayarak bir konuşma yapıyor. O konuşma basına yayıldı. Demek ki yolsuzluğun üzerine gitmemek için reddetmek için başlattığı mitinglerle bu AKP'lilerin gözbebeği başbakan ilerde cumhurbaşkanı olacak olan başbakan bu bana komplodur diyor. Bu yargıyla darbedir diyor. Ama bunu böyle devam ettirirken belli bir süre sonra duyulur duyulmaz montajdır diyor. Böyle bir konuşma yok diyor. İnkara devam ediyor. Ama yolsuzlukla mücadeleyi bir türlü başlatmıyor. Fezlekeler meclise geliyor bakanlıkça iade ettiriliyor.

Yağmur başladı ama 2 dakikanızı istiyorum. Gençlerimiz millete diyor ki benim büyüklerim devleti yönetenler benim sözlerime dikkat et diyor. Adalet ve Kalkınma partisinin vaatlerinin yerine gelmediğini hissedince diyor ki bu Aldatma ve Kandırma Partisidir. Yolsuzluklar ortaya çıkıp dört buçuk milyon dolar görülünce bu zeka fışkıran evlatlarımız uyarıyor bu "ayakkabı kutusu partisidir" diyor. Bu zeka fışkıran evlatlarımız baba oğlun muhabbetini okuyunca internette dinleyince yine zekasını çalıştırıyor bu diyor Adalet ve Kalkınma değil "Aileyi kalkındırma Partisidir" diyor.

Bunların hepsi doğrudur. Vatandaş da öyle esprili ki bir evlat babasına diyor ki baba benim ayakkabım eskidi çarşıya beraber inelim de bana ayakkabı al diyor. Bir mağazaya giriyorlar bir tane ayakkabıyı evlat beğeniyor. Mağaza sahibiyle pazarlık yapıyor ve çocuğuna alıyor. Mağaza sahibi ayakkabı kutusuna koymaya gelince yapma evladım yanlış anlaşılır sokakta gezemem bunu bir gazeteye sar da öyle gideyim diyor.

İşte bu konuma düşmüş bir iktidarın geleceği olmaz! Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi ömrü tükenmiştir. Cumhurbaşkanı olması artık mümkün değildir ya aklanacak paklanacak ya da Yüce Divan'a gidecektir. Çankaya yokuşunu sırtındaki bu haram para ve sırtındaki bu sözlerle çıkamaz dizinin bağı çözülür nefesi kesilir. O sebeple demokrasi içinde bir çıkış bulmalıyız. Demokrasi içinde çıkış seçimdir. En yakın seçim 30 Mart'tır. 30 Mart uyarma görevini yapar. İktidar değişikliği yapamaz. İktidar milletvekili seçimlerinde olur. 30 Mart'ta Erdoğan'ı uyarmak lazımdır. Oylarını kaybettirmek lazımdır. Eğer bunu yaparsanız Erdoğan ya diyecek ki ben yanlış yaptım hatamı anladım kendine çeki düzen verecek ya da daha da kabalaşacak zulme heveslenecek benim dediğim olur ben tek adamım diyecek ve benimle beraber gelecek olanlara da biz böyle yürüyelim diyecek ve AKP'li kardeşlerimi davet edecek. Tek adamlık diktatörlüğe götürür diktatörlerin sonu yoktur. AKP'liler diyecek ki yollarımız ayrılıyor. Senin gittiğin yol dikenli ve tek yön işaret ediyor. Tek yönde ise yüce divan görünüyor diyecektir. Bu seçimde uyarı görevinizi milletin öz evlatları olarak yapın. Kime oy veriyorsanız verin. Ama bugünkü iktidarı eğer Türkiye'de bir kaos kargaşa ve kardeş kavgasına düşürmemek istiyorsak sorunları demokrasi içinde çözmek istiyorsak 30 Mart güzel bir başlangıçtır.


Editör: TE Bilisim