BİLİM, nesnel gerçeğe dönüktür.
Ve olgusaldır.
Nesnel gerçek; kişiye özgü bir duygu değildir. Nesnel gerçek; somut olarak vardır.
Bilimin gelişmesi, doğrunun aranması, ancak, eleştiri ve özeleştiri yönteminin dinamik bir süreç hâline getirilmesi ile mümkündür.
Bu ise, dogmacılığa karşı çıkmayı gerektirir.
Çünkü, Dogmatizmde, yanılmaz, sarsılmaz "mutlak doğrular" vardır...
Dogmatizme göre; madem ki doğru bulunmuştur, artık araştırma ve inceleme yapmaya gerek yoktur.
Fikir üretmek mümkün değildir.
Bu da, bilimsel gelişmeyi durdurur.
Bu bakımdan dogmatizm, bilim düşmanı bir tutumdur.
Bilim ise, göreseldir.
Bilimin ortaya koyduğu bulgular, değişmez ve mutlak değildir.
Bilimin olasılık niteliğini hiçbir zaman gözden uzak tutmamak gerekir.
Çok iyi ispatlanmış bir teori veya hipotez için, ancak, olasılık gücü yüksek bir doğru diyebiliriz.
Fakat, "kesin" gözü ile bakamayız.
Dogmatik olmak için, uslu bir çocuk gibi söz dinlemek ve inanmak yeterli ise; dogmatik olmamak için ise, deneye yanıla düşünmeyi öğrenmek gerekir.
Tabulaştırma, dogmatizm, kişileri bağımlı kılar.
Kişiler, özgür ve bilim yöntemi gereğince düşündükçe bağımsızlaşır.
Ve kişilerin yaratıcı olabilmeleri, ancak bağımsız düşünebildikleri ve dogmatizme karşı mücadele ettikleri sürece mümkündür..."
AKLIN, DÜŞÜNMENİN ve BİLİMİN REHBERLİĞİNDE, YARATICI ve AYDINLIK GÜNLERE...
SEVGİ VE SAYGIYLA...