Yeşilbük Belde belediyesi öncülüğünde, Yeşilbük Derneklerinin katılımıyla 12 Temmuz 2022 Kurban bayramının 4. Günü Yayla Şenliği yapıldı. 

Gümüşhane/Şiran Yeşilbük Beldesi.

YEŞİLBÜK BELDESİ..

Gezip dolaştığımız yaylacılık yaptığımız yerleri iyi tanıyalım .

Bu yaylalara canları pahasına sahip çıkan ecdadımıza gereken önemi veriyormuyuz..

Popüler sanatçıların katıldığı yayla  şenlikleriyle sınırlı etkinlikler bizleri temsil ediyormu ....

Fatih Sultan Mehmedin uzun Hasan la 2. Karşılaşması gero çimeni dediğimiz çayırlarda olduğunu biliyormuyuz.

Tarih bilinci olmayan toplumlar yok olmaya mahkumdur.

100 yıllık bir mahkeme davasi surecinden sonra bizlere buraları bedeller odeyerek, emanet eden başta Niyazi Onur(Kör Niyazi Yiğit lakabıyla anılır )  Kosenin Dursunu, Allah sağlıklı uzun ömürler versin, cafargilin Osman, ruhu Şad Mekanı cennet olsun, Domcuh Dayı Hüseyin Bölükbaş ruhu Şad Mekanı cennet olsun , Kerim'in yaşarı Yaşar Sarı,dom dom Gazi ,Karabocük Allah rahmet eylesin ruhu şad olsun, haci Ziya Yılmaz,zühtü Şahin Allah rahmet eylesin ruhu Şad Mekanı cennet olsun ,ömer ağa,Zeki bey Allah rahmet eylesin ruhu Şad Mekanı cennet olsun, Usta gilden kazım Demir, kel Kazım ruhu Şad Mekanı cennet olsun ve daha adlarını sayamadığımız yüzlercesi, şahsında bizlerden önce bu topraklarda yaşamış olan atalarımızın Ruhları şad mekanlarını cennet olsun .

Yeşilbük Beldesi Fındıklıbel geçidi gero çimeni mevki..

Gümüşhane'nin Şiran İlçesi Yeşilbük Beldesi ile Giresun'un Alucra İlçesi Hacı Hasan Köyü (Galvarıs) arasında yaklaşık 100 yıldır süre gelen 15 bin hektarlık orman ve meralık alanın kime ait olduğu meselesi, iki il arasında sonu ölümle biten kavgalara neden olmuştur.

Hacı Hasan Köyü ile Yeşilbük Beldesi arasında kalan Fındıklıbel Geçiti ve çevresinde bulunan 15 bin hektarlık orman ve meralık alan sorunu 1900'lü yılların başında başladı. O dönemde, isimleri Gelvaris (Hacı Hasan) ve Korzaf (Yeşilbük Beldesi) olan 2 köy, 15 bin hektarlık alana sahip olmak için birbirleriyle yarışa girdi. Uzun uğraşlar sonucunda bir sonuç elde edemeyen köylüler, 1945 yılında silahlı çatışmaya girdi ve her iki taraftan bir çok insan hayatını kaybetti. Bu olayın üzerine, dönemin Başbakanı İsmet İnönü, soruna el koydu ve bölgeye gönderdiği uzmanlara orman ve meralık alanın kime ait olduğunu belirlenmesini sağladı.

Yaklaşık 2 yıl süren çalışmalar sonucunda 1947 yılında zamanın Başbakanı İsmet İnönü tarafından hazırlanan yazı üzerine, 15 bin hektarlık orman ve meralık alan Alucra'nın Gelviras (Hacı Hasan) Köyü'ne verildi. Bu olayın üzerine harekete geçen Korzaf (Yeşilbük Beldesi) köylüleri kararın iptali için mahkemeye başvurdu. Başvuru üzerine de iki köy arasında 50 yıl sürecek olan mahkemeler dizisi başladı. Uzun yıllar devam eden mahkemenin bir türlü sonuçlanmaması üzerine yine 1972 yılında iki köy arasında silahlı çatışma çıkmasına ve çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu süreçten sonra, köylüler arasında sık sık kavga çıktı. Yaşanan bu sürecin sonucunda  100 yıllık dava sonuçlandı ve davalı olan bu bölge Yeşilbük beldesi lehine kararla sonuçlanmıştır.

 1989 yılında Alucra İlçesi'ne bağlı Gelvaris Köyü ismini Hacı Hasan Köyü olarak değiştirirken, 1976 yılında da Korzaf Köyü Belde olarak Yeşilbük adını aldı.

Bölgemizde gerçek anlamda, yaylacılık yapılan tek yerleşim olan Yeşilbük Beldesi Yaylasıdır, bu anlamıyla Yeşilbük Yaylası'nın her yil düzenlenecek geniş kapsamlı festivallerle turizme kazandırılması, Tarım ve hayvancılığın teşvik edilmesi noktasında çok büyük girişimleri ihtiyacı vardır.

Not:Beldemiz sakinerinden  Molla Mehmet (dedem) Cumhuriyet öncesi istanbula Divan-ı Hümayun a çıkarak,Yeşilbük yaylası davasıyla ilgili belgeleri  bir ay gibi bir sürede  üç çift çarık eskiterek Yeşilbük ten istanbula  yürüme gidip gelelerek  temin etmiştir...

Tarım ve hayvancılık ,Bölgemizdeki  olmazsa olmazımızdır, 450 büyük baş hayvaniyla gerçek anlamda yaylacılıl geleneğini sürdürenlerin yaylası, Yesilbuk Yaylası..

YAYLA ŞENLİKLERİ TÜRK KÜLTÜRÜNÜN YAYLALARDA YANAN ÇOBAN ATEŞLERİDİR..

Ulusal kültürümüzün bir parçası olan yayla şenlikleri , karadeniz insanının vazgeçilmez parçasıdır...

Bazen dağların başında cılız ateşler görünür. Uzaktadır ama umudun adıdır aslında. Ruhumuzu karartan umutsuzlukta o ateşler bize yeniden umut olur. Adı Çoban ateşidir, her yerde yanabilir ama ne zaman işte o bilinmez… Ama ne zaman karanlık baş gösterse, aydınlıklar mutlaka belirir…

Gümüşhane ve yöresinde baharın gelmesiyle birlikte bölge kültüründe önemli bir yere sahip olan yayla şenlikleri ile festivaller de başlıyor.

Türkler'in önemli geleneklerinden biri olan ve tarihte konargöçer yaşam tarzlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan yayla şenlikleri, günümüzde Türkiye'nin halen çeşitli yörelerinde sürdürülüyor.

Doğu Karadeniz'de hayvancılıkla uğraşan insanlar, koyun, inek ve keçilerine otlak bulmak için havaların ısınmaya başladığı 10 Mayıstan itibaren yaylalara göç ediyor.

Tarihte Türklerin hayvancılıkla tanışmasıyla başlayıp günümüzde de yaşatılan konargöçer geleneğin bir parçası olarak, her yıl yaz aylarında Doğu Karadeniz'de yayla şenlikleri düzenleniyor.

Türk tarihinde, göçle gidilen yayla döneminde, kültürün ortaklığını ve yayla ortamında dayanışmayı artırmak amacıyla yayla şenlikleri yapılırdı. Türklerin konargöçer kültüründe obalar ve boylar arasındaki dayanışma ile birliktelik bu şenliklerle sağlanırdı.

Bizim hala süren yayla şenliklerimiz vardır. Aslında bunlar bir eğlencenin yanında bir ortak kültürün beraberce paylaşılması ve yaşanılması organizasyonlarıdır. O binlerce yıllık Türk kültürü, yazılı değil ama sözlü kültür ortamında bu törenlerle günümüze kadar taşınmıştır.

Şenliklerin önemli işlevlerinden biri de insanların bir araya gelmesini sağlamaktır. Yurdumuzun çeşitli yerlerine dağılmış ve birbirini tanımayan insanlarımız böyle bir şenlikte daha da çok bir araya gelebilecek ve birbirlerini unutmayacaktır.

Şenliklerin amacı da halkın birlik ve beraberliğinin sağlanmasıdır.

Yayla Şenlikleri ve festivaller yöresel kültürün bir parçasıdır.. .

Bir topluluğun veya yörenin tarihini, sosyal görüşünü, oyunlarını, gelenek ve görenek gibi kültürel değerlerini yaşatıp bunların diğer topluluklar tarafından tanınmasını sağlayarak aynı zamanda da sonraki kuşaklara aktarmak gibi birçok amaç ve işleve sahip olan festivaller, çoğunlukla gelenekselleşmiş tarih ve günlerde kutlanmaktadır. Temsil ettiği yöre veya sosyal grubun sembolik simgesi haline gelmiş olan bu etkinlikler, aslında ortak hüzün ve duyguların etkileşiminin somutlaştığı beklide hiç farkında olunmamış yaşanmışlıklardır. Başladığı tarihten günümüze kadar olgunlaşıp gelen ve yapısında farklı tarihsel süreçlerden motifleri bulunduran bu şölenleri, tarihsel bir derinliği olan etkinlikler olarak algılamak bunların önemini daha anlaşılır kılacaktır. Çoğu zaman yapıldığı gibi bunların sadece müzik dinletisi, eğlence veya şenlik olarak algılanması ise bu etkinliği gerçek amacından uzaklaştırmaktadır.

Günümüzde yüklendiği toplumsal işlevleri ile gelenekselleşen festivaller, aynı zamanda önemli ekonomik işlevlere de sahiptir. Çeşitli sanat ve kültürel gösterilerin yapılması, ulaşım-konaklama, yiyecek-içecek, kıyafet ve hediyelik eşya pazarı gibi birçok bileşeni bu etkinliklere ekonomik bir boyut kazandırmaktadır.

Sonuç olarak, festivaller amacına uygun bir şekilde iyi organize edilip yönetildiklerinde yapıldığı bölgenin sosyal ve kültürel gelişimine, turizmine ve dolayısıyla da ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır.

Bin yıllık geçmişimizin yansıması olan ,yöresel  kültürümüz , biz yaptık oldu anlayışıyla dar konser organizasyonu olarak geçiştirilemez.....

Kamil Koç

Editör: Kerim Öztürk