Siyasetin ar damarı tamamen çatladı!..

Artı 18 kaset komplolarından yakasını kurtaramayan ve bir türlü sıyrılmayı da başaramayan necip(!) siyasetimiz çok tehlikeli bir viraja daha girdi; Medya kumpasları...

Havuz medyasında, son günlerde kelimesi virgülüne kadar aynı çıkan manşetler gündem oluşturuyor. Havuz medyasının nereden yönetildiğini, haberlerin nasıl hazırlandığını, TV programlarında neler olup bittiğini yıllardır yazar çizerim. Son gördüklerim beni şaşırtmadı ama CHP’nin şaşmış olmasını çok garipsedim.

Fuat Avni olduğu ileri sürülen Emre Uslu’nun CHP’li Umut Oran ile ilişkileri iddiaları,

Yeni artı 18’lik kasetler, İş Bankası üzerinden CHP’ye usulsüz para aktarıldığı iddiaları, Ve dün itibarıyla, Pensilvanya’dan Sümeyye Erdoğan’a suikast emri verildiği ve bu planın Emre Uslu tarafından CHP’li Umut Oran’a iletildiği iddiaları. 

Amacım CHP’yi savunmak falan değil. Kimin ne suçu varsa  belgelendirilsin ve hâlâ bağımsız bir yargı varsa suçlular hak ettikleri cezaya çarptırılsın. Fakat, benim son havuz operasyonlarında yine dikkatimi çeken husus; her zaman olduğu gibi aklımızla ve zekâmızla alay edilmesi. İlkel kurgu yöntemleri ile hepimizi salak yerine koymaları. Son örnekte olduğu gibi; Recep Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast planı yapılacak, Uslu ile Oran da bunu tivitıra dökecek. Hem de gölgelerinin bile takip edildiğini bildikleri halde. Hani!.. Neredeyse Hakan Fidan bu önceden planlanan ve hazırlanan kurgular karşısında o da  “pes yahu bu kadar da olmaz” diyerek istifa etti diyeceğim!..

Bu arada kafama takılan bir soru daha var, CHP’nin komplo olarak nitelendirdiği bu iddiaları, MİT’de hangi daireler tarafından ve 4 kişi tarafından hazırlandığını ilan etmesi, fakat bu isimleri bir türlü açıklayamaması?..

Bunlara kafa yorarken, 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde Erdoğan’a yakın bir kaynaktan duyduklarım aklıma geldi. Erdoğan’ın yakın kurmayı o günlerde bana;  “Aslında Emine Hanım, Tayyip Bey’in Köşk’e çıkmasını hiç istemedi. Çok şiddetli itiraz etti, (yolsuzluk operasyonlarını kast ederek) ‘sen kendini kurtarıyorsun çoluk çocuğumuz ne olacak’ dedi. Anma reis dinlemedi Emine Hanım’ı” demişti.

Ortaya dökülenlere baktığımda işin sadece CHP’ye yönelik yıpratma kampanyası olmadığını düşünüyorum. Heybelerinde MHP ile alakalı tezgâhlar olduğunu kulislerden işitiyorum. Fakat, CHP’nin çok önemli yolsuzluk dosyaları üzerinde çalıştığını, kendilerine gelen belge ve görüntüler arasından özel hayata ilişkin olanları titizlikle, çalışmalardan çıkardıklarını, son havuz operasyonlarından önce işitiyordum.

Medya kumpaslarının bir yönünün Sümeyye Erdoğan’ı mağdur gösterme operasyonu olduğu çok açık ve net. Sümeyye Hanım’ın AKP’den mebus adayı olacağı ve AKP içinde buna önemli itirazların geldiği de başkent kulislerinde biliniyor. Demek ki; Sümeyye Hanım’ın da dokunulmazlığa çok ihtiyacı var. Demek ki; 7 Haziran seçiminde Recep Erdoğan, sadece  kendisi için başkanlık sistemini değil aile mağduriyetini de oylatacak. Ayrıca, en yakınındakine bile yüzde 100 güvenmeyen Recep

Erdoğan’ın kabinede ne olup bittiğini çok sağlıklı bir şekilde öğrenebilmesi(!) için, kızı Sümeyye Erdoğan’dan başka alternatifi yok!..
Geçmiş yazımda kalan bir sözüm vardı size. Siyasette ittifak arayışlarına değinecektim. Tam yerine geldi oraya geçelim;

Bilinen gerçek. Türk siyasetinde sağın alternatifi sağdır.

AKP’nin önümüzdeki günlerde aday adayları hakkında ilçe ve illerde temayül yoklamaları var. Aynı zamanda partide önemli bir çalışma daha yapılıyor. AKP, metropollerde Kürt nüfus araştırması yapıyor. HDP’ye çıkan oylar, Kürt nüfusla kıyaslanıyor. Buralara bölgeden hangi etkin isimleri milletvekili adayı koyarız diye planlamalar yapılıyor. CHP kumpaslarla meşgul edilirken ,MHP mafya babalarının tezgâhları ile tehdit ediliyor, BBP’nin Alperen Ocakları karıştırılıyor. Tabanda kafa karışıklığı yaratılıyor. Saadet Partisi de Fatih Erbakan bağımsız aday olacak diye Erbakan ailesi üzerinden zora sokuluyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz hafta özel yemekte gazetecilere ittifaklara kapısını kapattığını açıkladı. Buna rağmen Ankara’da arayışlar sürüyor. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Benim hiçbir şartım şurtum yok. Bir şey talep etmiyorum” diyor. Saadet Partisi üçlü ittifaka sıcak bakıyor. Sivil toplum örgütleri arayışların çalışmaya dönüşmesi için mekik dokuyor. Fakat ortada, Devlet Bahçeli ile direkt temas kurulamaması ve randevu alınamaması gibi bir sıkıntı var.

Taraflara sorduğumuzda  “alt kanallardan olumlu sinyaller geliyor” denilirken bir türlü masaya oturulamamaktan şikâyet ediliyor. Geçmiş seçimlerdeki oy oranlarının üstünden yapılan çalışmalarda MHP’nin bazı yerlerde 60-70 gibi bir oyla milletvekili çıkardığı ya da kaybettiğine dikkat çekiliyor.

MHP, BBP, Saadet, Demokrat Parti, Yurt Partisi ve Bağımsız Demokrat Partisi ile yapılacak ittifakın, AKP komplolarına büyük darbe vuracağı ve de büyük sinerji yaratacağı kesin. Gel gör ki mebus pazarlıkları ve de sıra kavgaları bir geri plana itilebilse. Bu büyük birleşmenin yüzde 20’yi çok rahat geçeceği ve daha da yukarılara vuracağını tahmin etmek için kâhin olmak gerekmez. Fakat zaman hızla tükeniyor. MHP çatısı altında gerçekleşecek büyük birleşme komplolarla kirletilen Türk siyasetinin temizlenmesi için büyük fırsat. Sadece bu değil; AKP’nin tek başına iktidarını önlemek ve 276’nın altına düşürmek için de kesin çözüm.
Büyük birleşme gerçekleşirse; o zaman görürüz Başkanlık sistemini, Erdoğan ailesini dokunulmazlık zırhının kurtarıp kurtaramayacağını!..